Selamun aleyküm.
🍀
Bazı gözler içinde dünyayı, alemi taşırdı. Bakınca okyanuslar taşardı kederden. Bakınca romanlar yazılırdı yaşanmışlıktan. Bakınca ormanlar yanardı yüreğindeki ateşten. Bakınca buzullar erirdi sıcaklığından. Bakınca insanlar ölürdü yaralı, insanlar doğardı yaralı.
Öyleydi dedemin gözleri, bakışları.
Babamın gözlerinin içine bakarken göz bebekleri titriyordu. Bu yaşında özür dilemişti ya benim de yüreğim titriyordu. Yanak içlerimi ısırmaktan ağzımın içini kana bulamıştım. Korkuyordum babamın ağzından sert bir kelam çıkacakta şu hüzünden kararmış gözlerine bir yürek yangını daha düşürecek diye. Allah biliyor ya kendi derdimde değildim.
"Ben kızımı size kurban eder miyim?" Tuttuğum nefeste boğulmak istedim. İçimdeki yangın beni yaksın da sevdiğim iki insan birbirine böyle baksın istemedim.
"Baba..." dedim elini sıkıca tutarken. Yüzünü bana dönmedi. Ben seslendiğimde bakardı bana. Merakla bakardı, şefkatle bakardı, anlayışla bakardı. Şimdi yüreğini sevdiğim bu adam neden yüzüme bakmıyordu?
Bana hep büyüklerine saygı duymayı öğretmişti. Bugün neden öfkesine yenilip babasına böyle konuşarak bana kötü örnek oluyordu?
"Size kurban olan canlar yetmedi mi Zekeriya Bey?" Elini sıktım. Vereceği cevabı vermişti. Sussaydı ya artık. Kat ettiğimiz yollara duvarlar örmeseydi. Okyanusları aştığımız gemilere sözlerden delikler açmasaydı.
"Bana kurban olan her cana ben de kurban oldum oğlum." Titreyen dudaklarımı ısırdım. Yaşlarla dolmuş gözlerimi dedemin yüzüne diktim. Gözündeki fer sönmüştü. "Kimi gömdüysem yüreğimden bir parçayı da gömdüm. Reva mı bu senin ettiğin?"
Babam konuşacağı sırada müsaade etmedim. Dedeme bir şey olursa pişman olacağını biliyordum, kendimden biliyordum.
"Baba..." Gözleri beni buldu. Dakikalar sonra ilk defa bana baktı.
"...Söyleyeceğini söyledin. Gidelim mi artık?" Kaskatı kesilmiş yüzü gevşedi. Öfkesi kenara çekildi, aklı görünür gibi oldu."Burada benim elimden başka tutacak el yok sana Yonca'm. Gidelim." Elini kavrayan elim gevşedi. Usulca elini bıraktığımda kenara çekilen öfkesi yine meydana çıktı.
"Hayatım hakkında ben karar veririm. Sen, dedem veya bu odadaki başka bir erkek değil baba. Ben karar veririm." Yanından geçip hızlı adımlara odadan çıktım. Ben onlara müsaade ettikçe beni rüzgarlarına katıp bir yaprak gibi oradan oraya savuruyorlardı. Artık onlara müsaade edemezdim. Evet onunla gidebilirdim. Sırf üzerimdeki hakları için bunu yapardım ama bundan sonra hayatımı istediğim gibi yaşayacaktım. İstersem sınava hazırlanacaktım, istersem çalışacaktım, istersem günü geldiğinde istediğim adamla evlenecektim, istersem bu sevdayı yüreğimin en dibine gömüp ömrümü bir başıma tamamlayacaktım.
Merdivenleri indiğimde babam ardımdaydı. Konuşmasına izin vermeden ona döndüm.
"Nalan halamın neden istediği okulu okumak için kaçmak zorunda kaldığını şimdi anlıyorum. Ya da Rozerin ablanın neden istediği adamla evlenmek için kaçmak zorunda kaldığını anlıyorum baba!" Merdiven bitiminde durdu. Tane tane yağan kar kirpiklerime dokunuyordu. Ona artık içim acıyarak bakmak her bir kartenisinin gökten düşmesi gibi düşüp parçalara ayrılmama sebep oluyordu. Ona artık içim burkularak bakmak üşümeme sebep oluyordu.
"Ya neden?" dedim sadece onun duyabileceği bir sesle. "Neden hayatınızdaki kadınlara bunu yapıyorsunuz? Neden hiç saygı duymuyorsunuz hayallerine, istediklerine, sevdalarına? Benimde mi kaçmam lazım baba? Sizin yanınızda olmak isterken neden bana kaçmam için elime kozlar veriyorsunuz? Bana sordun mu?" dedim göğsüme vururken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecruh
ChickLit"Ben seninle heba olmaya da razıyım." 🍀 HAYAL ÜRÜNÜDÜR Başlangıç Ekim/2019