98: Dağın Göğsündeki Zehirli Çiçek

1.8K 106 166
                                    

Merhabalar. Finale son iki. Keyifli Okumalar.

🍀

Cihan Murtezaoğlu/ Bu Bir Yağmur mu? 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cihan Murtezaoğlu/ Bu Bir Yağmur mu? 

Gülşen/ Emrin Olur

Gözde Öney/ Kavga

🍀

İstemediğim çok şeye mecbur kalmıştım. Bazen bu mecburiyetler bana dayatılmış, seçenek sunulmamıştı. Bazen de ben boyun eğip tercih etmiştim. Dünya denen bu zindanda bir ben değildim elbette bunları yaşayan, birçok insan o veya bu sebepten mecburi şeyler yapmıştı. Mecburiyet bittiğinde, insan biraz kanatlarını açıp şöyle bir süzüldüğünde hem bir daha o pranga bileğine vurulmayacak sanıyordu hem de o pranga bir daha bileğine vurulur diye ödü kopuyordu.

Sen istememişken sana verilen söz de bir prangaydı.

Yatağın içinde doğrulup bağdaş kurduğumda gözleri yüzümdeydi. Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp gecelik takımının önünü düzelttim.

"Ben böyle bir söz istemedim," dediğimde bunu zaten biliyordu, kafasını salladı. "Tuncay benim umurumda değil. Ölse arkasından bir Fatiha okumam. Ama ona vereceğin bir zarar seni de mahveder. Ona bulaşmanı istemiyorum."

"Ben ona uzun zamandır bulaşmıyordum. Anlamadığın bir şey var Bersin. Şehri yangın sardığında camını, kapını kapattın diye senin evine sıçramaz mı sanıyorsun?"

"Dedem yapılması gerekeni yapacağını söyledi?"

"O adam hasta!" Dedi aniden sesini yükselterek. Bunu ilkin kim için söylediğini anlayamadım. "Yaşlı ve hasta bir adam ne yapabilir ki? Afili birkaç öğüt savurunca Tuncay yola mı gelecek? Öğüt onu dinleyene işler, kulağı tıkalı olana değil."

Neden aniden bu kadar yükseldiğini, öfkelendiğini, göğsünün bir körük gibi inip kalktığını anlamlandıramadım. Bana mı kızmıştı ona karşı çıktım, karşı fikir sundum diye?

"Neden bağırıyorsun? Sağır mıyım ben?" Benim gibi sırtını doğrultup bir ayağını altına çekti, gözlüklerini çıkarıp bir eliyle gözlerini ovarken sessizdi birkaç dakika.

"Sana bağırmak istemedim, üzgünüm. Asabım bozuk bu aralar, anla lütfen."

"Hem anlıyorum hem anlamıyorum." Diye mırıldandım düşünceli gözlerle onu süzerken. Sırtımı başlığa yasladığım sıra elini yüzünden indirdiğine kollarımı açtım. "Gel."

Ne itiraz etti ne duraksadı. Yatağın içinde kayıp kollarını bedenime sardı, başını iman tahtama bastırdı. Omuzlarına sarılıp saçlarından öptüm. Nefesinin sağanağı gerdanıma dökülürken ağırlığını üstüme vermeden göğsümde dinlenmeye başladı. Parmaklarımı yumuşacık teller içinde gezdirerek saçlarını okşadım.

MecruhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin