"Sen az önce benim fotoğrafımı mı çektin?" Şüpheli gözlerle Kaya'ya baktım. Elektrik kesintisinden dolayı mum ışında oturuyorduk. Ender ve Roman hoca nedenini öğrenmek için yanımızdan ayrılmışlardı ama baya zaman geçmişti aradan. "Evet, güzel çıktın." Kıvrık gülümsemesi kıvırcık saçlarının gölgesinde az çok belli oluyordu. Saçları ilk gördüğüm güne nazaran daha bi toplu kıvırcıktı, tıpkı perma yapmıştır gibi. Ya da öyle bir şey işte.
"Neden çektin ki?" Dudağını büzüp telefondaki bakışını bana çevirdi. Biriyle kısa süren mesajlaşmasını bitirip telefonu yanındaki sehpaya bıraktı. Ortamın gerginliğiyle bacaklarımı biraz daha kendime çektim. Kaya'nın gözleri her hareketimi takip ediyordu ve bu beni ilginç şekilde rahatsız etmeye başlamıştı. Burada ne işim vardı benim? Sıcak yatağımı özlemiştim.
"Üşüdün mü?" Aslında üşümesemde başımı evet anlamında sallayıp öyle sanmasını istedim. Belki de üşüyorum ama içimdeki korkunç üzücü his üşüdüğümü hissettirmiyordu bana. "Pembe yakışmış sana sahnede söyleyemedim." Sahnelerimiz güzel geçiyordu. Kaya ya tahmin ettiğimizden daha profesyoneldi ya da o bir... Söylemeye dilim varmadı.
"Kahve içer misin?" Gözlerimin anlık aydınlandığını görünce sırıtıp yerinden kaktı. Gözlerimle salonun deposunu süzdüm. "Burada bulabilir miyiz ki?" Arkasını dönüp elinde duran poşet kahveleri altın bulmuş gibi sevinerek salladı. "Mum bile bulduk kahve olması şaşırtmadı doğrusu." Haklıydı. "Ben sıcak su bulup geleyim." Yerimde huzursuzca kıpırdandım. Hocalardan hala ses seda yoktu. "Gitmesen mi acaba?" Omzunun üstünden bana bakıp hafif gülümsedi. "En fazla beş dakikaya gelirim. Korkma." Sanki elimdeydi.
Kaya kapıdan elindeki kupalarla çıkınca depoda gözlerimi gezdirmeye başladım. Geldiğimizden beri gezdiriyordum ama şimdi dikkatimi dağıtan birisi olmadığı için daha detaylı bir inceleme yapma fırsatı bulmuştum. Eşyaların hepsi kutular içinde ya da çarşaflar altındaydı. Hiçbiri kullanılmayan tiyatro eşyalarıydı. Burası bizden önce en son beş yıl önce kullanılmış bir tiyatro salonuydu. Böylesi eski bir salonda yeni marka kahvelerin olması ne büyük tesadüftü.
Yaklaşık on dakika sonra Kaya elinde buharları yüzünü yalayan iki bardak kahveyle dönünce dizlerimin üzerinde dikilip kahvemi almak için elimi uzattım. Dökmemeye özen gösterip kahvelere bakarak bana doğru ilerliyordu. Gözlerim ayağının altında ezilen kablonun sesiyle oraya kaydığında her şey için çok geçti. Arkada kalan ayağı gerilen kabloya takılınca Kaya dengesini kaybedip üzerime doğru düştü. Bacağımda hissettiğim sıcaklıkla tiz bir çığlık atarken Kaya da saniyeler içinde tok bir çığlık atmıştı. İkimizi de yakmıştı.
Kaya refleks olarak üzerindeki kazağını çıkarınca taytımı kavrayan ellerim gevşemişti. İnsan atlet falan giyer. Gözlerimi ondan kaçırıp bacağımdaki sıcaklığa üflemeye başladım. Beni o halde görünce yanıma eğilip taytı bacağımdan uzaklaştırmak için eliyle kaldırdı. "Böyle olmaz yapışır tayt bacağına çıkarmalısın."
"Olmaz." Hayretle yüzüme baktı.
"Ceyla yapışacak bacağına. Çıkar da buz falan bulup koyalım."
"İyiyim böyle."
"Güzelim inat etme canın acıyor işte." Taytı yavaşça bırakırken sıcaklık tekrar tenime değince ağzımdan tutamadığım bir inilti çıktı. "Üstün büyük bak elbise gibi sorun olmaz." İtiraz etmeden gözlerine bakınca arkasını döndü. "Bakmayacağım söz. Hatta şöyle arkalara gidiyorum." Oturduğu yerden kalkıp kolilerin arkasına doğru gitmeye başladı. Sonunda kolilerin arkasında çökünce bakmadığının verdiği rahatlıkla taytımı çıkardım. Bacağım kıpkırmızı olmuştu. "Of!" "İyi misin?"
"Bakma sakın!"
"Tamam tamam bakmıyorum." Gözlerim Kaya'nın bakıp bakmadığını kontrol ederken kapı iki kere tıklatıldı. "Sonunda geldiler." Ender ve Roman hoca söyledikleri vakitten uzun süredir dışarıda kalmışlardı. "Ben bakarım sakın çıkma oradan." Üzerimdeki sweat'i biraz daha aşağı çekiştirip kapıya doğru ilerledim. Kapıyı sonuna kadar açarken sitemle yakınmak istiyordum ki karşımda Kerem ve Ali'yi görünce diyeceklerimi saniyesinde yuttum. Kerem kızaran gözleriyle beni baştan aşağı süzerken Kaya'nın yarısı görünen çıplak bedeni kolilerin arkasından çıktı.
"Kim gelmiş güzelim?"
#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT 2 * texting
HumorKerem: Sana bugün akrostiş şiir yazdım.. Cin gibidir o cin gibi Eşek gözlü sevgilim benim Yine mi saçlarını boyattın Lan bir gün tanıyamıcam seni Aşkım canım bitanem Kerem: Nasıl olmuş? (Mesaj gönderilemedi.) Kerem: Ceyla? (Mesaj gönderilemedi.) Ker...