"Günaydın." Bana dönen bakışlara gülerek karşılık verdim. "Ceyla kankam naber ya?" Karşımda Nihat'ı görmeyi beklemiyordum. "Nihat senin burada ne işin var?" "Gruba katıldık biz de." Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. "Siz?"
"Evet çocuklar yerlerinize geçin seçimler başlıyor." Herkes koşuşturarak kendine yer bulurken ben yine en arka sıralara geçtim. Nihat ve Talha ön sıralarda kalmayı tercih etmişti. Burada ne işleri olduğunu hala merakla bilmek istiyordum ama önce senaryom için seçimlere odaklanmam gerekiyordu.
"Asıl karakteri Aslı ve Burak oynayacak." Karakterlere baktım. Bu çok tuhaftı. Birazdan Kerem ile ilk karşılaştığımız sahne prova edilecekti. Heyecan ve biraz buruklukla arkama yaslandım. Aslı üzerinde giydiğim elbise varmış gibi davranıyordu. Burak tam Kerem gibi ukala ve egoist birine benziyordu.
Ela sahnenin arkasından duyulmayan bir sesle yazılanları okurken Aslı söylemesi gereken yeri alıp hareketlerimi yazdığım gibi tekrarlamaya başladı. İnsanın sahnede kendisini izlemesi tuhaf oluyormuş. Burak'ın kıvırcık saçlarına baktım. Tam olarak Kerem'in don lastiği gibi bana baktığı sahnedeydik. Hafif gülümsedim. Gerçekten de oluyor gibiydi. Gülnaz'ın yerini tutan Emel tıpkı onun gibi yerinde duramayan biriydi. Aslı benim kadar suratsızdı. Ona Ceyla rolü yakışmıştı.
İkinci güne geçildi. Kerem'in Mete'yi evire çevire dövdüğü gündeyiz. Kızlarla sınıfta oturuyoruz; Elif, Ada, Gülnaz ve ben süper dörtlü. Ben olayları merak ediyorum ama çaktırmıyorum güya. Gülnaz beni çekiştirerek oturduğum yerden kaldırıyor. Üzerime baktım da şu halime göre gerçekten de erkek kılıklıydım.
Beraber kantine iniyoruz. O sırada sahne kararıyor diğer oyuncular yerlerini alıyor. Kerem Mete'nin üstünde, öldüresiye dövülmüş Mete. Ada benim arkamda gözleri dolu ona bakıyor. İşte geliyor bizim sahne. Kerem'e karşı çıkıyorum. Gözlerindeki ukalalık... Burak bu rol için biçilmiş kaftan olmuştu. Ve o sözler artık listemdesin.
İçimde bir şeylerin yıkıldığını hissettim. Üzücü ama iyi de hissettiriyor. Çoğu insan genelde yaşadıklarını sadece okurken ben izleyebiliyordum. Tekrar yaşıyormuş gibi an be an hatırlarken karşımda canlanıyordu. Derin bir iç çektim.
"Tam burada sadece listeme girdiğini sanıyordun, çok komiktin." Hızla kulağımın dibinde fısıldayan sese döndüm. Kerem oturduğum koltuğa kollarını dayamış başını da kollarına yaslamış oyunu izliyordu.
"Kalbimde olduğunu bilseydin ne yapardın acaba?" Bakışlarını gözlerime çevirdi.
"Biraz konuşalım mı?" Hiçbir şey demeden ona bakmaya devam ettim. Kolundaki saate baktı. "Sekiz ay dört saat kırk sekiz salise sence de çok uzun sürmedi mi?"
#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT 2 * texting
HumorKerem: Sana bugün akrostiş şiir yazdım.. Cin gibidir o cin gibi Eşek gözlü sevgilim benim Yine mi saçlarını boyattın Lan bir gün tanıyamıcam seni Aşkım canım bitanem Kerem: Nasıl olmuş? (Mesaj gönderilemedi.) Kerem: Ceyla? (Mesaj gönderilemedi.) Ker...