"Önce şuraya girelim." Onlardan önce gelip biraz sahil havası almak istememle ne kadar doğru bir tercih yaptığımı boğucu alışveriş merkezine girince anladım. İçerisi tıklık tıklık kalabalık ve havasızdı. Üst kattan gelen yemek kokuları sanki yanımızda pişiyormuş gibi üzerimize sinmeye başlamıştı bile.
"Çıksak mı acaba buradan?" "Neden beğenmedin mi?" Elif'in tarzı liseden sonra epey değişmişti. Artık daha kadınsı takılıyordu. Ben ise erkek kılıklı halime geri dönmeyi planlıyordum. "Yemek kokusu boğdu beni." "Valla beni de acıktırdı." Telefonum arka cebimde titreyince elime alıp kızların arkasından mağazaya doğru ilerledim.
+90 534 123 ** **: Nasıl gidiyor?
Ceyla: Klasik.
+90 534 123 ** **: Sıkıcı diyorsun.
Ceyla: Demedim ama neyse.
+90 534 123 ** **: Ben dedim yeter işte.
Ceyla: Neden hala konuşuyoruz?
+90 534 123 ** **: Bilmem neden yanıt veriyorsun?
Ceyla: Boşluğuma denk geldi.
+90 534 123 ** **: Önüne bak.
+90 534 123 ** **: Tebrikler kafanızı kırdınız.
Elimi kafama götürüp birkaç adım geriledim. "Kocaman direği görmemen peki?" Kafamın acısına gülerek karşılık verdim. Bu da acı mı ya? Siz içimdekini görün diye soyunasım geldi.
+90 534 123 ** **: Gülebiliyor muşsun.
Ceyla: Uzun zaman oldu.
+90 534 123 ** **: Okulda ruh gibi dolaşmayacaksın yani artık, üzücü.
Ceyla: Kimsin?
+90 534 123 ** **: Ben de diyorum ne zaman soracak. Ben kaçar.
"Kim o?" "Sapığım." Telefonu kilitleyip yeniden arka cebime sıkıştırdım. "Ne demek sapığım?" Elif elindeki kıyafetleri aynanın karşısında kendi üzerine tutmaya başlamıştı bile. "Öyle bildiğin sapık işte. Kulüpten numaramı almış yazıp duruyor." "Sen de yanıt veriyorsun." "Evet, arada."
"Neden?" Keşke ben de bilseydim. "Bilmiyorum, yalnız hissetmiyorum." "Ceyla psikolojik destek almak ister misin?" "Gerek yok." Pantolon reyonuna gidip siyah pantolonların en küçük bedenini topladım. Kabine giderken sağda solda kazak bakınıyordum. En köşede duran siyah yarım kazağın tek omzu yırtıktı. Düşünmeden elime alıp kabine girdim. Pantolonlardan bir tanesini denemem yeterli olacaktı. Üzerime kazağı da geçirip kabinden çıktım.
"Nasıl oldu?"
"Güzel olmuş." Yabancı gelen erkek sesiyle bakışlarımı oraya çevirdim. "Üstüne bunu da denemelisin." Uzattığı civciv sarısı bol kazağa baktım. Çok tatlı gözüküyordu ama ilgimi çekmedi. "Hayır teşekkür ederim." "Siyahların kızıyım diyorsun." Dudağı hafif kıvrıldı. "Dövmen çok hoş olmuş." Saçlarımı omzumun üstünden arkaya doğru atıp hafif gülümsedim. "Teşekkür ederim."
"Neden bunu da denemiyorsun?" Tuttuğu kıyafetlerin en altından siyah uzun siyah bir elbise çıkardı. "Elbise giymiyorum." "Çok yakışacaktı ama." Israrla uzattığı elbiseyi alıp kabine girdim. İlk başta büyük sandığım elbise bedenime tam oturmuştu. Omuzları yırtık balıkçı yaka dizime kadar yırtmacı olan elbiseye düşmüştüm. Kabinden çıkıp kızların yanına gittim. Elif'in ağzı açık kalmıştı. "Nasıl olmuş?"
"Nereden buldun bunu hemen göster, hemen." "Burada bir çalışan verdi." Elif telaşla etrafına bakınırken ben de çalışan çocuğu arıyordum. "Elbiseden bir tane bile yok." "Nasıl yok?" "Bayağı bildiğin yok bu mağazanın elbisesi değil." Kaşlarımı çatarak kabine geri döndüm. Elbiseyi çok beğenmiştim. Askıda asılı duran pantolonumun arka cebinde titreyen telefonumu alıp gelen mesaja baktım.
+90 534 123 ** **: Tahminimden daha çok yakıştı.
#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT 2 * texting
HumorKerem: Sana bugün akrostiş şiir yazdım.. Cin gibidir o cin gibi Eşek gözlü sevgilim benim Yine mi saçlarını boyattın Lan bir gün tanıyamıcam seni Aşkım canım bitanem Kerem: Nasıl olmuş? (Mesaj gönderilemedi.) Kerem: Ceyla? (Mesaj gönderilemedi.) Ker...