*Özel 2*

5.6K 289 104
                                    

"Ateş et ve unut
Arkanı dön ve git
Yaramı saracak biri var mı diye
Geri dönme sakın
Başka öc alma hiç
Ateş et ve unut
Öylece güle güle"

"Kerem, kapat şu müziği!"

"Hayatımın anlamı." Müziğin sesi giderek artmaya devam edince kafamı yastığın altına sakladım. Uyumaya çalışıyorum be adam. Yatak odasının kapısını açıp içeri girdi. Oflayarak başımı yastığın altından çıkardım. Dudakları arasına dikenleri temizlenmiş bir gül geçirmiş elinde tepsiyle kıvırta kıvırta bana yaklaşıyordu. Arka fonda Mustafa Sandal'ın şarkısı çalmaya devam ediyordu. 

"Ne yapıyorsun?" Gözlerini devirip yatakta oturmamı işaret etti. Mızmızlanarak oturup yorganı bacaklarıma örttüm. Tepsiyi kucağına bırakırken saçlarımı geriye doğru itiyordum. "Kahvaltı hazırladım sana." Gülü yanımdaki boşluğa bıraktı.

"Bu saatte mi?" Üç parmağını birleştirip alnıma yavaşça vurdu. "Kerem Mat sana kahvaltı hazırladı, kendine gel." Gözlerimi devirdim. "Saat sekiz daha."

"Bebeğimiz acıkmıştır." 

"Kerem," Elini göbeğime götürüp zarar vermeden okşamaya başladı. "Aman da babasının güzeli annesi yesinde o da doysun." 

"Daha iki aylık seni duymaz." Sinirle kafasını kaldırdı. "Sussana kızım benim çocuğum o her şeyi duyar." "Ne şüphe." İnce dilimlediği ekmekten ufak bir ısırık alıp ardına zeytin aldım. "Al işte kız olacak aslan prensesim benim." 

"Ne alaka?" Zeytin çekirdeğini çıkarıp merakla ona bakmaya devam ettim. "Ne demişler ye ekşiyi doğur ayşeyi ye tatlıyı doğur hakkıyı." Ben gülmeye başlayınca o da gülmeye başladı. "Kim demiş bunu?" "Geçen annem söyledi." Eğer doğruysa kesinlikle kız olacaktı. Sürekli ekşi şeyler yemeye başlamıştım. 

"İyi ki aldırmadın." İkinci zeytin çekirdeğini ağzımdan çıkarırken gözlerine baktım. Daha dokuz aylık evliydik ve bu sürpriz olmuştu. "Hala emin değilim."

"Başlamayalım yine oldu işte ona kıyacak değiliz." 

"Daha 21 yaşındayız."

"Olabilir annem beni on dokuzunda doğurmuş."

"Ben hala okuyorum."

"Fark etmez oku. En fazla bir sene uzar okulun."

"Sen hazırsın yani?" Yatağa uzanıp ellerini başının altına aldı. "Ne yalan söyleyeyim hiç aklımda yoktu. Ama sen söyleyince.. bilmiyorum Ceyla ilk başta ben de istemedim. Sonra düşündüm elimde böyle küçücük sarışın kıvırcık saçlı.. İnsanın kendi bebeği olunca farklı oluyormuş. Annem hep derdi de inanmazdım."

"Midem bulanıyor."

"Kesin saçlı olacak." Kaşlarımı kaldırıp Kerem'e döndüm. "Annem söyledi." Dudağını büzdü. "Sen bir şeyler yedin mi?" "Sana hazırlarken bir şeyler attım ağzıma." 

"Ben yine de bir şeyler hazırlayayım." "Şuna ben doymadım desene sen." Arkamdaki yastığı alıp kafasına fırlattım. Havada tutup kollarının arasına aldı. Terliklerimi ayağıma geçirdim ve sürükleye sürükleye mutfağa ilerledim. Ortalık temizdi. Kerem benden daha temiz kullanıyordu mutfağı. Birazdan burada harp çıkacak herkes gardını alsın.

Dolaptan üç yumurta, süt ve kabartma tozu çıkarttım. Yumurtaları yıkayıp kenara koydum. Çırpacak kap bulmaya çalışırken mutfağın gerçek hanımı gelip benim için bir kap çıkardı. "Mutfağı senin daha iyi bilmen gerekiyordu." Dişlerimi göstererek sırıttım. "Biz en başından beri terstik zaten."

"Neyse ki çocuğu ben yaptım." Yumartayı sanki kafasında kırıyormuş gibi sertçe tezgaha indirdim. Severek aldığım tel çırpıcı ile karıştırmaya başlamıştım ki Kerem gelip belimden sarıldı. "Söyle hadi derdin ne?" Başını omzuma yasladı. "Hiiç." Yumurtayı kenara bırakıp ona doğru döndüm. "Niye kedi gibi sırnaşıyorsun?" Elimi yanağından çenesine indirdim. Sakallarını bırakınca benden yaşça büyük gösteriyordu. 

"Canım,"

"Kesin bir şey yaptın." Gözlerini devirdi. "Ben değil." Kaşlarımı kaldırdım. "Ben mi yaptım?" Dudağını büzdü. "Yapacaksın." Tek kaşımı kaldırıp merakla ne diyeceğini bekledim. "Gidecek misin?" "Nereye?" "İtalya'ya." O konuyu tamamen unutmuştum. Birkaç gündür gündemimizde bebek konusu vardı. Ender hoca bana harika bir fikirle geleli iki hafta oluyordu. Lacivert ile katıldığımız yarışmada dereceye girmiştik ve İtalya'da sergileme fırsatımız olacaktı. Tabii bunda Ender hocanın katkısı inanılmaz büyüktü. Dudağımı büzdüm. "Bilmem birkaç gündür bunu düşünmeye fırsatım olmadı."

"Hamilesin."

"Altı aylık hamile kadınlar bile geziyor ben hayli hayli yapabilirim."

"Doğru." Yanımdan ayrılıp salona doğru ilerledi. Üstüne gitmemek için yumurtama geri döndüm. Midem yeniden bulanmaya başlamıştı. Elimi refleks olarak karnıma götürdüm. Kerem'e söylediğim ilk gün gelmişti aklıma. Hiç olmayacak şekilde kafede herkesin içinde söylemiştim. Herkes çığlık atmaya başladı. Kerem trene bakar gibi bakıyordu. Ali kolundan tutup sarılınca Ali'yi itip hızla yanıma geldi. Ne dediğimi sordu tekrar hamileyim dedim. Elini ağzına götürdü gözleri küçüldü sonra parmaklarıyla yanağını sıktı. Yüzü kızarmaya başlamıştı. Sonra Ali'ye dönüp 'İnanamıyorum sen şimdi amca mı oluyorsun?' demişti. Hepimiz susmuş Kerem'e bakıyorduk.

'Peki ben şimdi ne oluyorum?' 

'Kızım öyle aniden denir mi adam aklını kaybetti.' Nihat'ın söylediğiyle bana doğru dönüp sinirle yüzüme baktı. 'Sen ciddi misin?' Korkarak başımı salladım. 'Nasıl olur?' Korkudan tüm vücudum titriyordu. Ellerimi birbirine kenetleyip alt dudağımı ısırdım. 'Özür dilerim bağırmak istemedim.' Kolumdan tutup beni bağrına bastırdı. 'Ben biraz hava alayım.' Yanımdan ayrılınca dolan gözlerimle ona baktım. Dışarıya çıkıp birkaç saniye sonra bağırarak tekrar içeri girdi. Bir yandan bağırıyor bir yandan gülüyor bir yandan ortalığı yıkıyordu. 

'Baba oluyorum lan baba!'

Elimdeki teli bırakıp salona ilerledim. Koltuğa uzanmış televizyona bakıyordu. "Benim için kap alır mısın?" Bakışlarını bana çevirmeden yerinden kalktı. İtiraz etmemişti. Tezgaha gelince arkasında durdum. "Hangisini istiyorsun?" Arkasından sarılıp tepkisini bekledim. Başını yan çevirdi, onun dışında hiçbir  şey söylemedi. "Gitmeyeceğim." Hızla arkasını döndü. "Gerçekten mi?" Başımı salladım. "Ama şartım var." "Kabul!" "Emin misin?" "Evet!"

"Yok değilim dur."

"Kabul ettin geçti artık."

"Yoo etmedim." Kaşlarımı kaldırdım. "Sen bilirsin." "Ya tamam bi düşüneyim." Kolumdan tutup beni kendine çekti. "Zorunda mıyım?" Başımı aşağı yukarı salladım. "Başka yolu yok mu?" Bu sefer sağa sola salladım. "Lanet olsun illa o taytı giyecek miyim?" Sırıttım. Bebek için spora başlayacaktım ve eşlerde beraber geliyordu. 

"Tamam giyeriz ne olmuş?"

"Harika ben hocayı arayıp yer ayırtayım." "Yer mi? Özel değil mi bu?" "Hayır kalabalık olacak."

"Ceyla bir daha mı düşünsek güzelim?"

"Hayır."

"Bebeğin de senin gibi şimdiden belamı veriyor." Birkaç saniye ses çıkarmadan bekledi. "Ama sizi çok seviyorum." Sırıttım. "Ben sizi çok seviyorum."

"Tayt siyah olsun bari." Zavallı sevgilim hala tayt giyeceğini sanıyor. "Turuncu aldım." "Allah'tan çocuğu yaptık yoksa adımız gay'e çıkacak."

"Pisliksin."

"Ve yakışıklı." Gözlerimi devirdim. Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de o'dur.



#


LACİVERT 2 * textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin