"Abi tercih yapacağım ama senin onayını almadan olmaz."Ali kardeşini ne kadar okutmak istese de hem çalışıp hem okuması içine sinmiyordu. Fatih Komutan İstanbul'da okursa ona sahip çıkabileceğini söylese de o kadar da olmazdı. Kendisi kardeşinin yanına taşınabilirdi elbet ama babası ölmeden evvel küçücük ellerini tutup başladığım işi bitir evlat demişti. Ali kardeşini ne kadar istemese de dayısına emanet ederek okumuş şimdi de kutsal görevi olan askerliğini yapıyordu.
Aslında dayısı annesinden payına düşen mirası bedelli askerlik için kendine üç kuruşa satması konusunda çok dil dökmüştü. Ama Ali asla kabul etmedi. Hem ata mirasını satmayı göze alamadı. Hemde uzun dönem bu şanlı Türk ordusu için askeri vazifesini yerine getirmek istedi. Babası okumasada mühendislere taş çıkartacak ziraat bilgisine sahipti. Ama hep keşke imkanım olsa da ziraat mühendisi olsaydım. O zaman şu kuru toprağı şahlandırmasını başarırdım belki diye hayıflanırdı.
Ali ziraat mühendisi olmuştu. O toprakta başarısı filizlenmeden de o köyden taşınmaya niyeti yoktu. Ama gel görelim bacısına haksızlık etmiş olacaktı.
Komutanı geçici görev ile arada buraya gelen aslında bir bordo bereli olduğuna dair birçok şey dinlemişti arkadaşlarında. Gizli tutuluyor o yüzden göreve gitmediği zamanlarda bütün grubu dağılıp bizim gibi çaylakların eğitimi için görev yapıyorlarmış demişti Ahmet Çavuş. Pek inanası gelmemişti Ali'nin. Adam deliydi bir kere. Gerçi bordo berelilerde pek aklı başında olmazmış ama neyse dedi içinden. Düşünceler arasında boğulurken er arkadaşlarından biri kolunu dürttü.
"Sana sesleniyorum devrem, dalmışsın."
"Öyle düşünüyorum işte hayırdır?"
Çocuk sırıtarak cevap verdi.
"Senin Deli Komutan gelmiş. Seni çağırıyor."
Kardeşini getiremeyeceğini söylemişti telefonda o yüzden heyecan yapmadan oturduğu ranza dan kalkıp Fatih Üsteğmen'in odasına ilerledi.
Tam kapısını çalmadan girecekken kendine gelip silkindi.
Adam askerlik arkadaşı değildi sonuçta Komutan'ın odasına destursuz girecek kadar aklını kaybetmemişti henüz. Ona yardım etti diye laubali olması mı gerekiyordu. Deli damarına bir kez şahit olmuştu. İki arkadaşı nöbet sırasında uyuyakalınca onları yakalamış.
"Canını size emanet eden Türk Askerini böyle mi bekliyorsunuz."
diyerek buz gibi havada ikisini de baştan aşağı ıslatıp sabaha kadar öyle nöbet tutturmuştu. Arkadaşları hasta olup revire kaldırılınca da onları ziyaret etmiş hal hatır sormuştu.
O günden bu yana nöbette uyuyan yada kaynatan olmamıştı hiç.
Kapıyı çalıp bekledi. İçeriden "Gel Asker." sesini duyunca girip selam verdi.
"Ali Güneş Artvin emret komutanım!"
"Rahat Asker."
Komutan karşısında ki sandalyeyi gösterip oturmasını işaret etti. Temkinli bir şekilde oturup bekledi.
"Kardeşini İstanbul'da kız kardeşim ile bıraktım. Aklın kalmasın."
Minnetle Komutanına baktı bacısı bir başına elin memleketinde kalacak diye canı hayli sıkkındı.
"Teşekkür ederim Komutanım Allah sizden razı olsun."
Komutan başını sallayarak yanıtladı.
"Okul meselesini düşündün mü Ali?"
Ali düşmüştü de bir karara varamamıştı.
"Kardeşim de İstanbul'da okuyor ikisine ev açarım orada olduğum süre de göz kulak olurum."
![](https://img.wattpad.com/cover/213418520-288-k882478.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ KOMUTAN
RandomDeli Komutan ve asi kızımız Elif'in dolu dizgin hikayesini okumaya hazır mısınız? Bence hazırsınız. *** +18 içerikler mevcuttur istemeyenler atlayarak okuyabilecekler. Wattpad'deki "Deli Komutan" isimli ilk hikayedir.