33. Bölüm

28.4K 985 49
                                    

Fatih'ten

Vay anasını aşk adama neler yaptırıyor arkadaş!

"Koy abi koy elinde ne kadar kırmızı beyaz gül varsa koy."

Adam gülerek başını sallayıp içeri gidince çiçekçinin kapısından giren kızla oğlana takıldı bakışlarım. Oğlan kızın elini tutmuş kız beş karış suratla oğlanın onu çekiştirmesine izin veriyordu. Benim hatun olsa kapının girişinde ki papatya vazosunu çoktan başıma geçirmişti. Düşünmeyi bırakıp dikkatle izledim. Beklerken sıkılmamak için on numara komedi başlayacaktı şimdi. Oğlan kızın elini dükkanın ortasında bırakıp eliyle etrafı işaret ederek "seç beğen al işte kızım bir daha da bana çiçek miçek isteme." Ulan benden gerzeğide varmış diye düşünmeden edemedim. Hanzo kılıklı oğlan kendinden emin bir şekilde kıza bakıyordu. Kız gözlerini devirip kollarını birbirine bağladı. "senden çiçek isteyen mi oldu Allah'ın ayısı." diye terslenince olay iyiden iyiye sarmaya başlamıştı. Oğlan kızı tekrar bileğinden tutup götüreceği sırada kız avazı çıktığı kadar bağırıp elini çekmeye çalıştı. Tam olarak "lan hayvan oğlu hayvan senin aklın almıyor mu beyinsiz misin sen? İstemiyorum diyorum lan. Babam istiyor seninle evlenmemi çok istiyorsanız biriniz cinsiyetinden vazgeçip diğerinin koynuna girsin. Bırak ulan." diyordu.

Kızın söyledikleri ile şaşkınlıktan ilk anda tepki vermesem de çırpınan kızı diğer kolundan tutup oğlana gelişi güzel bir kafa attım. Kızın kolunu bırakıp burnunu tutarak acı dolu haykırdı. Yada böğürdü desem daha doğru olur. Kız arkama geçip" Aslansın abi gücüm yetmiyor diye sabahtan beri sürüklüyor bu hayvan beni. " derken oğlan" Sen ne karışıyorsun nişanlımla olan kavgama lan. "diyerek üzerime gelmeye başladı. Demekki kafa yemek aklını biraz olsun yerine getirmemişti. Yaklaşmasına izin verip bir adım kala bağrına tekmeyi yiyince geldiği yere geri düştü." Kız istemiyorum diyor yaylan koçum. "diyip başımla kapıyı işaret ettim. Oturduğu yerde kıçıyla sürüne sürüne kapıya doğru gidip bir eliyle burnunu diğeriyle bağrını tutup kalktı. Sendeleyerek dışarı çıkıp " bu iş burda bitmedi Zeynep elbet eve döneceksin. " diye ahkam kesmeye devam etti. Elimi kaldırıp gel işareti yaptımsada maçası yememiş olsa gerek gözden kayboldu. Kıza döndüğümde ağlamış olduğunu falan görmeyi beklerken otuz iki diş sırıtıyordu. "Abi ne güzel dövdün ibneyi be eline koluna bacağına sağlık." derken yüzü adeta aydınlandı. Gülmeden edemedim. "Eyvallah ama bu senin peşini bırakmayacak." Dedim. Kız elini sallayıp omuzlarını kaldırıp indirdi. "Boşversene abi babam olmasa bir adım yanıma yaklaşamaz puşt." diye kendinden emin şekilde konuştu. Ufak tefek ama maşallah dili de pabuç kadar. Ben az önce hatunuma laf mı etmiştim. Bu kızın yanında benim karım melekti be. İçimden geçerken bile kokusu burnuma geliyordu. Elinde kocaman gül buketi ile ağzı bir karış açık tezgahın başında duran çiçekçi abiyi görünce elim istemsiz saçlarıma gitti. Ensemi sıvazlayıp mahçup bakışlarımla "abi günahım neyse al burdan." diyerek cebimden çıkardığım kartı tezgaha bıraktım. Adamın bir kaç vazosu kırılıp çiçekleri yerlere saçılmıştı. Çiçekçi kartı alıp "önemli değil kardeşim iyi oldu lavuğa sesi arka bahçeye kadar geliyordu." deyip kartı aldı. "temassız açık istediğin kadar çek sen zararını ödemezsem içim rahat etmez." derken köşedeki tabureye oturmuş telefonunla ilgilenen kıza takıldı bakışlarım. Sanki az önce ki olayların baş rolünde o yokmuş gibi rahattı. Taş çatlasın on sekiz on dokuz yaşındaydı. Babası olacak herife iki çift lafım vardı lakin önce ne olup bittiğini öğrenmem şarttı. Ödemeyi yapıp dükkandan çıkacağım sırada hafif öksürüp "gel bakalım Zeynep şurada beş dakika konuşalım." Dedim. Yerinden kalkıp çiçekçiye başıyla selam verdi. Kapıdan benden önce çıkarak geri döndü. "Abi yanlış anlamazsan önce ben bir şey sorabilir miyim?" başımı olur anlamında salladım. "Ne eşeklik ettin de çiçekçiyi satın almak zorunda kaldın. Hayır elinde ki çiçekle elli beş kere kız istemeye gidilir." deyip sırıttı. Cıkcıklayıp arabanın kapısını açarak elimdeki gülleri arka koltuğa bıraktım. "kızım sen düzgün konuşamıyor musun?" derken ciddi ifademe aldırış etmediği bariz belliydi. İyice sırıtıp "tamam anladım çok seviyorsun." diyerek kaldırıma oturdu.

DELİ KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin