25. Bölüm

46K 1.1K 69
                                    

Ali

Arkama dönüp vatani görevimi yaptığım birliğe son kez baktım. Terhis olduğum için değil de Mihrimah'ın tepkisini merak ettiğim için garip bir his vardı içimde. Son kez selam durup acele etmeden havalimanının yolunu tuttum. Önce İstanbul'a gidip kardeşimin evliliğinin iyi gidip gitmediğini kontrol edecektim. Sonra da köye gidip babamın hayallerini gerçekleştirmek için elimden geleni yapacaktım.

Son konuşmamızda çok iyi bir iş olduğunu Fatih'in referansı ile askerlik bitince hemen başlayabileceğini söyleyerek baya ısrar etmişti Elif bildiği halde ısrar ediyordu çünkü oraya dönüp boşa kürek çekeceğimi düşünüyordu. Israrlarına direnemeyip düşüneceğimi söylemiştim. Henüz düşünmeye fırsatım olmamıştı. Ama babamın hayalleri kendi hayallerimden önce geliyordu işte.

Uçağa binip gözlerimi yumdum. Bu merete bir türlü alışamamıştım. En iyisi uyuyup tedirgin olmamaktı.

*

Yanımda ki hareketlenme ile yolculuğun bittiğini anlayıp gözlerimi açtım. Kalkıp uçaktan inerek bavul için bir süre bekledikten sonra nihayet havalimanından çıktım. Taksiye binip Elif'lerin evinin adresini verdim. Havalimanına çokta uzak olmadığı için kestirmeye devam edemedim ne yazık ki.

Taksiden inip bavulumu alarak Binaya girdim. Merdivenlerden çıkıp Mihrimah'ın kapısının önünde durdum. Yüzümde ki manasız gülümsemeyi silerek zile bastım. Aslında direkt üst kata çıkacaktım ama onu görme fikri karar mekanizmamı sallamamıştı anlaşılan.

Bir kaç kez zile basıp evde olmadığını anlayınca şansıma küsüp arkamı dönmüştüm ki kapı açıldı.

Mihrimah

Duştan çıkarak ferahlamış vücuduma havlu ile işkence etmek istemediğim için kurulanmadan kısa bir gecelik ve iç çamaşırı giydim. Rahatlamış ruh halimle kendimi koltuğa bıraktığım sırada zil çaldı. Şu an üzerimi değiştirmek istemediğim için duymazdan geldim. Tekrar çalınca tıpış tıpış kapıya gidip dürbünden baktım. Kapının arkasında ki Ali'miydi? Yoksa ben yine rüya mı görüyordum. Tam arkasını dönüp gideceği zaman kapıyı açıp koluna yapıştım.

Daha ne olduğunu anlamadan içeri doğru çekiştirip kapıyı kapattım. Yaptığım şeyin sonuçlarını düşünürsem asla cesaret edemeyeceğim için kollarımı boynuna doladım. Bir süre sarıldıktan sonra kollarımdan tutarak beni uzaklaştırdı. O an yaptığım şeye pişman olmuştum.

Sonra beni baştan aşağı ima ile süzerek elini çenesine koyup konuştu.

"Kapıyı bu halde açacak kadar özledin mi beni?"

Pişmanlığım şu an hat safhaya ulaşmıştı.

Tebrikler Mihrimah yarı çıplak kapıyı açıp adama koala gibi yapıştığın için bravo!

Ama özlemişmiydim evet. Beni utandırdığı gibi ben de onu utandırmak istedim. Alayla gözlerimi kırpıp başımı hafif sağa yatırdım.

"Çok özledim ya sen?"

Lakin pek utanmış gibi bir hali yoktu şu an. Dudakları kıvrıldı. Gülümsemesi içimi çekmeme sebep olacaktı neredeyse, sonra bir adım atıp oldukça yakınımda durdu yavaşça kulağıma yaklaşıp fısıldadı.

"Hem de nasıl."

Ben kaskatı kesilmiş vaziyette nefesimi tutarken o geceliğin ince askısını parmaklarıyla hafifçe ittirip omzuma bir öpücük kondurdu. Askıyı tekrar yerine getirip belimi kavrayarak bedenimi iyice kendine yaslayıp sarıldı. Ölüyorum sandım. Gerçekten özlemişmiydi?

DELİ KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin