18.Bölüm

879 31 6
                                    

Eniştemler Dubai işini tahmin ettiğinden önce bitirecekmiş. Gelince isteme olsun dendi. Burcu ve fadime hanım içeri girdi. Peşlerinden kader geldi. Kocasının yanına oturdu. Eray abim sordu. Ayberk cevapladı.

-Ee Gençler anlatın bakalım. Nasıl tanıştınız? Nasıl aşık oldunuz?

-Kerem abiye misafirliğe gitmişdik. Benim canım sıkıldı. Dışarda da serkan vardı o zaman kavgalıydık. Yukarı çıktım. Kucağında tavşan ile konuşan pembe pijamalı tatlı bir kız. Ne yanına gidebildim ne onu gördüğüm yerden ayrılabildim. Dinledim öylece babasını anlattı, annesini anlattı, onları nasıl özlediğini anlattı. Serenin beni çağırması ile aşağı indim. Kız aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Kim olduğunu merak ettim. 4 gün geçmişti bir daha gittim. Bu sefer dışarıdaydı elinde yine aynı tavşan onu seviyordu. Sallanan bir sandalyedeydi. Tavşanla konuşmasını dinledim yine kendini anlatıyordu. Şeyma abla gelince görünmeden çıktım. Hizmetli kadın beni görünce bahçede ki kızı sordum. Evin kızı dedi. Eren hiçbir zaman kız kardeşinden bahsetmemişti. Yakın arkadaştık. Anlatırdı. Yine de gittim sordum kardeşin falan var mı diye yok dedi. Yine merak etmiştim kızı. Eve girip direk çıkamıyordum da cuma günleri iki saat dışarı çıkıyordu. Hiç yanına gitmeden her cuma gittim. Onu görmeye her cuma uzaktan izledim. Ne zaman aşık oldum. Ne zaman kalbim onunla çalmaya başladı bilmiyorum. Cuma günü kaybolmama alışmıştı aramazdı kimse beni. Ben de gider onu izlerdim gizli gizli. Bir cuma bekledim bekledim gelmedi. Merak ettim bir bahane ile içeri girdim. Tavşanı ölmüş. Gittim aynı tavşandan aldım. Yavru bir tavşan seçmiştim. Odasını biliyordum. İçerden girsem yakalanırdım. Balkona tırmandım. Yavru tavşanı kucağına koydum. Yanında bir not yazdım. Onun sana ihtiyacı var ona iyi bakar mısın? Diye altına da tavşan dostu yazmıştım.

Herkes kahkaha ile gülerken ben gülmüyordum çünkü hepsi gerçekti. Sonra o tavşan öldürülmüştü. Bir dakika tavşanımın öldürüldüğü gün kader bize gelmişti. Ondan önceki tavşanım öldüğünde de kader bizdeydi. Yoksa tavşanlarımı o mu öldürmüştü. Yüzüne baktım vahşi bir gülümseme vardı. O mu yapmıştı ama neden yapsın? Gözlerim doldu ağlamaya başladım. Hayır bunu yapamaz. Bu çok fazla! Ne günahı vardı ki o iki hayvanın. Aileme para için kıymışlardı. Peki ya küçücük hayvanlar? Günü hatırlamaya çalıştım. Gelmiş tavşanımı görmüştü. Eray abinin aldığını öğrenince ki yüz ifadesi geldi gözümün önüne. İkisi de o geldikten sonra ölmüştü. Ama o gittikten sonra sevmiştim ikinci tavşanımı yani off...

Eray abim gelip beni sakinleştirmeye çalışırken ağlamamın şidetlendiğini hatta ve hatta nefesimin kesildiğini hissettim. Ayberk eray abiyi itti kalk manasında kendi yanıma oturdu. Eray abi ne ara yanıma gelmişti, biricik abla kalkıp o ne ara yanıma oturmuştu bilmiyorum. Galiba tavşanlarımı hatırlamak beni o anlara geri getirmişti.

-Kartanem , birtanem , güzelim sakin ol ben yanındayım.

Derken saçlarımı okşuyordu. Ben bir tepki vermedim. Derin bir nefes alıp kendimi toplamaya çalıştım sadece. Neden bilmiyorum ama ayberkin kokusu, sesi , saçımı okşaması yani beni nasıl sakinleştireceğini öğrenmişti. Ne kadar içime atan ve saklayan biri olsam da bir patlama noktam oluyordu. O da şimdiydi galiba.

-Ayberk ben onun hem psikoloğu hem de abisiyim. Sen benim yapamadığımı yapamazsın! Kardelen bir kere ağlama krizine girince kimseyi duymaz ve kolay kolay sakinleşmez. Seni ve beni şuan duymuyor bile. Şimdi kalk oradan kardeşimi tedavi edeyim. Sen de anlamadığın işlere burnunu sokma!

Ayberk tam kalkacağı zaman ona sarıldım. Başımı omzuna koydum. Göz yaşlarım akıyordu. Evet eray abim haklıydı ama beni öylesine kötü yapan karısının bana verdiği ilaçlardı.
Hormonlarımı , dengemi, sağlığımı, psikolojimi çökertmek için her şeyi yapıyordu. Her şey bir şirket için olabilir miydi?

Kardelen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin