Savaş hanedan

460 21 0
                                    

-Efendim kızım ?

-Baba ben seni çok özledim.

-Bende kızım ama çok işim var. Bir süre annenle kal. Ben seni alacağım Türkiye'ye. Buradaki hayatımı önce düzene koymalıyım.

-Ben annemi istemiyorum ki seni istiyorum.

-kızım bende seni çok istiyorum ama buraya gelirsen beni hiç göremeyeceksin ki. Hem annen de laf edecek bir kaç ay sonra. Şimdi sen annenle kal. Ben işlerimi halledince seni yanıma alıcam. Hiç ayrılmayacağız bir daha.

-Baba. Ben annemin kocasını hiç sevmiyorum. Hep bana bağırıyor. Annem de bir şey demiyor. Ben senin yanında olmak istiyorum.

-Bebeğim. İşte bunlar seni bana vermeleri için bir fırsat. Bir daha seni istemiyecekler benden. Hep benimle kalacaksın. Annen beni arayıp al kızı diyene kadar alamam ben seni. Mahkeme ona verdi seni.

-Merak etme baba. Onlara öyle şeyler yapıcam ki beni hemen senin yanına göndericekler. Ablamla barıştın mı?
Onu çok merak ediyorum.

-Hayır miniğim barışmadık daha. Sen geldiğinde belki barışırız.

-Ben ona kocaman sarılıp. Babamı affet dersem affeder seni. Ne yaptın kızdırdın ablamı bilmiyorum ama büyüyünce anlatacaksın.

-Tamam kızım. Sen iyisin dimi. Bir şeyin yok.

-Yok babacım iyiyim. Sadece biraz kalbim baba özlemi çekiyor. Senin yanına gelince geçer.

-Seni yerim ama ben.

-Ben koskoca kız oldum babişko. Beni yiyemezsin. Annem geldi sonra görüşürüz babacığım. Dünyanın en iyi babasına bay bay.

Acı bir tebessüm ile kapattım. Bir kızım uzakta olduğu için kavuşamıyorum. Diğer kızım çok yakınım da ama kavuşamıyorum.

Kardelene her şeyi anlatalı bir hafta oldu. Benimle konuşmuyordu. Kendi kendine düşünüyordu. Ne ben ona kızım demiştim ne o bana babam demişti. Mithatı asla kötülemedim ona. Eğer kötülersem onu kaybederdim. Ben istesem de istemesem de o onun babasıydı.

Köyden bir kaç gün önce ayrıldık. İstanbul'a geri geldik. Onu bizim için yaptığım eve getirdim. Ev iki katlı müstakil bir evdi. 6 odası vardı. Oturma odası, misafir odası, kızların ve benim odam. Salon çok büyük olduğu için orada da oturma yeri ve yemek masası vardı. Mutfakta da masa vardı. Güzel bir bahçesi vardı. Küçük kızım için oyun parkı yaptırmıştım. Büyük kızım için ise ağaç ev vardı. Ağaç ev ışıklar ile süslüydü. Oyun setleri ve küçük bir televizyon vardı. 4 kişi sığabiliyordu. Gizli yatak vardı. İki kişilikti.

Küçük kızımın odası tamamen lilaydı. En sevdiği renkti çünkü. Büyük kızımın odası mor ve griden oluşuyordu. Benim odam ise turuncu ve kırmızıydı. Oturma odası ve misafir odası maviydi.

Arka tarafta sera vardı. Her türlü bitkiyi diktirmiştim. Her şey çok güzeldi. Kardelen de beğenmiş ama bir şey dememişti. Yüzmeyi sevdiği için denizin kenarında tutmuştum evi. Havuzlu bir yer tutmamamın nedeni suda tedavilerin hep havuzda olmasıydı. Hatırlatsın istemedim.

Hazırladığım yemekleri kardelene getirdim. Yine bir şey demeyecek diye düşünürken bu sefer konuştu benimle. Ona o gün küçük kızımı anlatmamıştım. Buraya gelme hikayemi biliyordu ama kardeşini bilmiyordu.

-Baba

-K-kızım.

Heyecandan kekelemiştim. Onun beni kabul etmesini asla düşünmemiştim. Beni asla kabullenmez diye düşünüyordum.

Kardelen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin