sena3472 ithaf edilmiştir. Bol yorumlu pek sevgili can okur.
Selamun aleyküm
Canpareler bu sizi çok seven yazarınızdan bir kurban bayramı hediyesi...🖤
Uzun ve iyiden hallice olduğunu düşündüğüm bir bölümle karşınızdayım. Yazım yanlışlarının hepsine bakamadım gördüğünüzde affedin geçin.🕊
Tüm İslam aleminin kurban bayramı mübarek olsun 🌹
🕯
Zamanın girdabı insan ömrünü dehlize sürüklemeye ant içmiş bir caniydi. Ömür bu girdaba bir kez kapıldı mı nihayetinde boğularak can vermeliydi. Bir ten suyun altında uzunca bir süre kaldığında derisi büzüşürdü. Bu olgu zamanın suyu içinde geçerliydi ve o acıydı, yakıcıydı. Bu ömür suyunda yıllarca yüzen insanın rahimden doğma tazecik bedeni elbet bir gün buruş buruş olacaktı.
Zamanın girdabı durmuyordu. 'En güzel an bu ise akıntıyı kestim,' demiyordu; en derine en dibe acımasızca çekiveriyordu. Yine öyle olmuştu ve evlendiğim günün üzerinden haftalar akıp gitmişti.
Görünen o ki zaman, en tatlı saatlerini ellerimize uzun vadeli vermeyecek kadar cimriydi.
Bu düşüncelerin sessizliğine fazla dalmış olmalıyım ki deminden beri şalın aynı yerini ütülemekte olduğumu fark etmiştim. Ales sınavımın sonucu açıklanmıştı ve bugün yüksek lisans başvurusu için ilk üniversiteme gidecektim. Heyecanlı olmakla birlikte gergindim ve hedefime giden yolun bir basamağını daha çıkmak için ilk adımımı atacaktım. Rabbim beni rızıklandırırsa başladığım ama bir şekilde oradan mezun olmak nasip olmayan üniversitemde yüksek lisansımı tamamlayacaktım.
Şalımın kumaşı kırışan bir yapıya sahip olduğu için beni uğraştırırken hafif dağılmış topuzumdan çıkan bir kaç asi tel ensemde pusuya yatmış, tenime sürtündükçe rahatsız ediyordu ve üstüne eylülün cılız sıcağına ütü de yapıyor olmak eklenince fazlasıyla boğucu olmuştu. Yapacağım başvurunun gerginliği ve anlık gelen sinir harbiyle sızlanarak nemlenen ensemi ovuşturdum ve bitirmek üzere olduğum işe devam ettim.
Tam o esnada saçımda esamesi okunmayan bir ağırlık hissetmiş ve akabinde çekiştirilen lastik tokamla birlikte omuzlarımdan aşağı özgürlüğünü ilan eden saçlarım, ensemdeki birkaç teli öksüz kalmaktan men etmişti.
Şu iki günde aşina olmaya başladığım parmakların hissiyatı saçlarımdan ayrılan tokayla birlikte yok olduğunda şaşkınlıkla ardıma dönüp Mustafa'ya bakmıştım.
"Ne yapıyorsun?"
Cennet gözlerinde istediğini aldığını haykıran bir nida oynaştığında ağırca omuzlarını 'hiç' der gibi oynattı.
"Sana evdeyken saçlarını dağınık tutmanı söylemiştim. Toplamanı istemiyorum. Yıllarca saçlarının tonuna meraklı kalan gözlerimin artık doyasıya bayram etme vakti." İki parmağının arasında tuttuğu lastik tokayı herhangi bir yere keyifle fırlattığında söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURUR
Romance"Ben harama bakamam. Sen bana haramsın. Gözlerine bakmak, ateşe düşmek demek. 'Saçlarına dokunmak istiyorum' diyorsun lakin o dokunuşların benim için bir adet kurşun olduğunu biliyor musun? En acısı da ne biliyor musun? Benden, saçımdaki örtümden u...