✒Kutsal✒

16K 1.2K 402
                                    

Bayramınız mübarek olsun Gurur'un gurur kaynağı olan insanlar. Iyi okumalar dilerim.

Evlilik;

Arşa uzanan kutsal bir müessese...

Hakikaten arşa uzanan kutsal bir müessese!

Arşa uzanmak, ne demektir?

Veyahut nedir arş?

Allah katına ulaşmaktan söz ediyorum. İki kişinin birleşen hayatları, onun huzurunda kabul buluyor.

Peki Rabbin onayıyla kutsallığı içen bu evlilik mücevherine neden değerle sahip çıkılmıyor?

Insan, niçin en küçük bir mevzu da Allah'ın sevmediği helal olan boşanmayı reva görüyor?

Ben o mücevhere ulaşabilmek için hicran denizinde yüzmüş, kokusu pas, görüntüsü alev; kanla yoğurulan dalgaları yarmıştım.

Çoğu kişinin kolayca eriştiği o mücevhere ulaşabilmek için sabrı içmiş, taşmamıştım.

O yüzden bu evlilik, benim gözümde değerin üstüydü. Şimdi kanın kuruduğu parmaklarımla o mücevheri tutuyordum.

Gerektiği değeri verebilmek için ömrümden feragat edeceğimi de biliyordum.

Sevincini içimde soluduğum adam, uzun zamandır duymak için savaş verdiği müjdeye sonunda ulaşmıştı.

Sesim salonda yankılandığında gözlerinde alev alan zafer, harelerinde ki yeşil başakları kuruttu. Ne yapacağını bilemez ruhu, yapılı bedenine sığmazken oturduğu yerden şahlandı. Bir eli sert sakallarını sıvazladı ve annemin yanında beni utandıracak şekilde haykırdı.

"Cevabınla gönlüm şenlendi kadın! Sözüne kurban."

Sesinde deprem arz edildi, sarsıntının gümbürtüsü kalbimin atımına hükmetti.

Gümledi.

Utancın kabuğunu kırıp içine girdim.

Ellerim gözlerimin hayretine ortaklık edip ne yapacağını bilmez şekilde eşarbımın kıyılarında gezindi.

Annem Mustafa'nın fütursuzluğuna ince zarif kaşlarının altından bakarak cevap verdi.

Mustafa sevincin dehşetini kelimelere bahşedip içinden attığında yaptığı hareketin uygunsuzluğunu yeni fark etti.

Anneme doğru bir adım atıp konuştu.

"Ben...affedin ne olur? Sevincime yenik düştüm." Gülümseyerek söylediği sözlerin ardından bana baktı. Bu daha çok utancımı arttırmıştı.

"Oğlum daha biraz önce içimden ne efendi, olgun çocuk dedim. Sözlerimi geri aldırtma."

Annemin dedikleri keyfimin üstüne bal gibi sürülürken, ilk kez huzurla gülümsedim. Mustafa'nın yüzü ise ciddiyeti takındı. Yine de gülümsememi gördüğünde parlayan hareleri bana bakıp göz kırptı.

Annemin bu hareketi görmemesini umarak rahatsız omuzlarımı kıpırdattım. Hareketini onaylamayan bir baş işareti yapmıştım.

"Neyse, Allah beraber girdiğiniz bu yolda yardımcınız olur İnşaAllah. Fakat ben bunu saymam oğlum. Aileni alıp birkez daha geleceksin. Onlarla da konuşalım."

Annemin sözleri çakmağın kağıda değişi gibi bir anda zihnimde parlayarak alev aldığında bir elim istemsiz kalbime gitti.Mustafa'nın yüzüne baktığımda kara bir bulutun gözlerinin önünü çevrelediğini fark ettim. O bulutların arasından akseden bir şimşek gelip göğsümü parçaladı.

GURURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin