Eve nasıl geldiğimi bilmiyordum.Aklım o kadar Mustafa ile meşguldü ki beynim etrafımdaki hiçbir şeyi algılamıyordu. Varsa yoksa sadece yeşil gözler...
Karşılaştığım bu olayla nasıl başa çıkacaktım. Eğer Mustafa, Derya'nın sözlerine,davranışlarına karşılık verdiyse ne yapardım.Görmek istemediğim o görüntüden kaçarken kalbimi parçalayan o manzara gerçekleştiyse...Düşünmesi dahi beni sarsmaya yetiyordu.Asansör açıldığında karşımda evimin kapısı belirmişti.Bu binanın en sevdiğim yanı asansörün oturduğum dairenin hemen karşısında olmasıydı. Bu sayede bavul gibi ağır şeyleri taşımak rahat oluyordu.
Bu halimle eve nasıl girecektim. Girsem dahi bu halimi anneme nasıl izah edecektim bilmiyordum.
Çantamın kücük bölmesini açarak evin anahtarlarını içinden aldım.Gözlerimi buğulaştıran gözyaşları anahtar deliğini görmemi zorlaştırsada anahtarları yerleştirmeyi başardım ve 3 çeviride kapıyı açtım. Borda renklı ayakkabılarımı çıkararak içeri girdim. Anahtarları kapının kenarında olan anahtarlığa asarak odama doğru yol aldım. Annem beni bu halde görmeden yüzümü yıkamalı ve kendime çeki düzen vermeliydim.
Tam odanın kapısının kulpuna uzanmıştım ki annemin sesini duydum.
-"Elif sen mi geldin" annemin seslenmesi ile hızlıca kapıyı açtım ve kendimi odaya attım. Kapıyı hemen kilitledim. Annemin beni bu halde görmesini istemiyordum. Üzüleceğini biliyordum .
Annem benden ses alamayınca yeniden seslendi.
-"Elif, Banu siz mi geldiniz?" Dedi annem.
-"Benim anne merak etme"dedim. Sesimi ne kadar güçlü ve pürüzsüz tutmaya çalışsamda başaramamıştım. Gözümün önünden hiç gitmeyen o görüntü buna engel oluyordu.
Annemin telaşlı bir şekilde odanın kapısına yaklaşan ayak seslerini duyunca sesimdeki değişimi fark ettiğini anladım.
-"Kızım iyi misin? Bir sorun yok değil mi yavrum? "Dedi.Onunda sesinde endişe vardı. Canım annem kızına birşey olmasından çok korkuyordu. Küçüklüğümden beri üzerime titriyordu.
Ben annemden razıydım. ALLAH'ımda ondan razı olsun.
Kendisi dünyanın en güzel annesiydi benim için. Hoş herkesin annesi kendisine güzeldi.
İçimdeki fırtınaları sesime yansıtmamaya çalışarak anneme cevap verdim.
-"İyiyim annem. Sadece..."bütün çabama rağmen kalbimin yolladığı acı dolu gözyaşları ile kavrulmuş ses tonunu engelleyememiştim.
Annem ağlamaklı ses tonumu duyunca dahada endişelenmişti.
-"Kızım söyle bana ne oldu. Okullamı ilgili,arkadaşlarınla aranda birşeymi oldu? Endişelendirme beni kızım ne olur söyle "
Yere oturmuştum. Sırtımı yatagın ucuna dayadım.
-"Kızım endişeleniyorum bak. Benide üzüyorsun yavrum. Kızım biri birşeymi yaptı yoksa,söylesene "dedi. Sözlerinden sonra gözyaşlarım dahada arttı. Evet birileri birşey yapmıştı anne . Kalbime çok kötü şeyler yapmıştı. Anneme bulunduğum durumun şiddetini belli etmemek için tuttuğum çığlıklar serbest kalmıştı. Yatağınüstündeki yünlü ve mor renkli yastığı aldım ve yüzüme kapattım.Annem acı dolu çığlıklarımı duymamalıydı. Yinede yastığı almadan önce dudaklarımın arasından bir çığlık firar etmişti bile.
-"Elif yoksa O mu kızım..." Annemin kimden bahsettiğini biliyordum.Gözlerimi sımsıkı yumdum. İçimden kopan acı dolu aşkın sahibi elbette oydu.
-" Kalbi güzel, kendi güzel birtanecik kızım. Elif'im"dedi. Kısık ve boğuk çıkan ses tonundan anneminde ağladığını anladım. Onun üzülmesini istemiyordum. Geçmişte babam yüzünden yeterince acı çekmişti. Birde benim yüzümden acı çekmesine dayanamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURUR
عاطفية"Ben harama bakamam. Sen bana haramsın. Gözlerine bakmak, ateşe düşmek demek. 'Saçlarına dokunmak istiyorum' diyorsun lakin o dokunuşların benim için bir adet kurşun olduğunu biliyor musun? En acısı da ne biliyor musun? Benden, saçımdaki örtümden u...