VAVEYLA'DAN

31.2K 1.4K 230
                                    

Bu VAVEYLA adlı yeni bölümden bir alıntıdır.

"Zümrüt bu konuyu kapattık. Hem hadi git, abin gözlerini yeni açtı. Seni görmek isteyecektir." Abisinden bahsetmek gögüsümden boğazıma doğru baskı yapan bir duygu yoğunluğu oluşturuyordu.

Zümrüt'ün gitmesini bekledim. Oysa o son cümlelerimden sonra kaskatı kesilmişti. Körpe bedeninin bir anda yaşlandığını gördüm. Somut bir yaşlılık değil, ruhunu harap eden bir yaşlılık. Bu görüntüsü hayra alamet değildi. Kötü bir şeylerin olduğunu sezen kalbim dile geldi ve sordu.

"Ne oldu?" Bir şey olmuştu. Zümrüt'ün yüzündeki her ince detay bunu dile getiriyordu ve ben öğrenmek istiyor muydum? Bilmiyordum.

"Sen bayıldığında abimin bilinci yerine gelmişti. "

Bunu biliyordum. Bilinci yerine geldiğinde bizzat yanında bulunmuştum. Sesini duymuştum.

"Evet." Dedim devam etmesini isteyerek.

"Doktor bir şeylerden bahsetti. Anlamamız için daha sade bazı şeyler söyledi.Kazada beyninin arka tarafına aldığı darbe sonucunda beyninden gözlerine giden damarlardan bir sorun oluşmuş ve..." Buraya kadar soğukkanlı konuşmuştu. Oysa son anda yüzünün altında gizlediği asıl gerçek ortaya çıkmıştı. Acı yüzünü kemirirken yatağımın ucuna çöktü.Gözlerinden dökülmeye başlayan gözyaşları yanaklarını temizleyerek geçiyor ve boynunun göremediğim bir yerinde uğurlanıyordu. Sesinde ki yalvarır ifadeyi duyduğumda ise dehşete kapıldım. Ama asıl dehşet sözlerindeki feryat ettirici anlamdı.

"Lütfen Elif, o cümleyi söyleyemem. Benden sonunu söylememi isteme. Lütfen...İsteme. Nasıl söylerim? Abimin, kör olduğunu nasıl söylerim?"Cümlelerinin yan etkisi tüm bedenini ele geçirirken gözyaşları ile birlikte omuzlarıda sarsılmaya başladı.

Ben ise dediklerini algılayamıyordum. Evet, ne dediğini gayet iyi biliyordum. Ama buna karşın tepki gösteremiyordum. Sadece düşünüyordum. Karanlığı gòzlerime misafir etmek ve körleri bir nebze anlamak istiyordum.

Karanlık.

En sevdikleri renk,siyah mıydı?

Bildikleri tek cisim, yokluk mu?

Peki, tüm bunlar dünyada ki her insana bahşedilen imtihanlardan biri miydi?

Benim imtihanım, Mustafa'nın karanlık kuyularında mı gizliydi?

Hissedebiliyordum. Sadece hissetmekle kalmıyor, görüyordum. Daha yeni başlayan imtihanımın yorgunluğunu kalbime giden damarların içinde duyumsuyordum.

Sonra aklıma yeni bir görüntü süzüldü ve Zümrüt'ün dediklerini inkar etmek adına bir fırsat doğdu.

Beynim onun kör olduğunu anlamak ve kabul etmek istemezken bu iyi bir inkar olacaktı.

"Hayır, o uyandığında yanındaydım. Benimle konuştu ve gözleri beni görüyordu. Bana bakıyordu. Anlıyor musun?" Son sözlerimle iyice kendimi kaybettim ve onu omuzlarından tutup sarstım. Anlamıyor gibiydi ve ben anlamasını istiyordum. Sanki o anlarsa, inanırsa Mustafa kör olmayacakmış gibi. Inandığı için biraz önceki sözlerini silecek ve yeni bir cümleyi 'kör değil' diyecekmiş gibi. Huzur gibi...Oysa biraz önce söyledikleri vaveyla gibiydi. Çığlık gibi, aslı karanlık bir kuyu gibi.

Şimdi sevdiğimin gözleri karanlığı mı sevdi?

Benden sizlere...Lütfen okumadan geçmeyin.

Büyüyorsun, hayat; hayal kurmaktan dahası oluyor. Büyüyorsun, artık kurulan hayali karakterleri kâğıtlara yazmaktan daha farklı ve acımasız uğraşların peşinde koşuyorsun. Internet ve bir hikaye. Hayır artık bunlardan daha gerçek ve ağır sorumluluklar altına giriyorsun. Bazen diyorum, belki bu hikayeyi burada hiç yayımlamasaydım o zaman okuyuculara karşı büyük bir sorumlulukla yükümlü olmazdım. Ama bir kere paşladım ve bu sorumlulugu sonuna kadar yüklendim. Final yapmadan buradan gitmeyeceğim. Üstelik gitmeyide istemiyorum. Bu hikayeyi yayımladığım için de pişman değilim.

Bölümleri erken yayımlamadığım için sizi düşünmediğimi, egoist olmadığımı bilin lütfen. Ben size o kadar değer veriyorum ki, bazen ders çalışırken yarı da bırakıyor ve GURUR'a yoğunlaşmaya çalışıyorum. Bazen elimde bir işim varsa hikayenin olaylarına dalıp gidiyor bulunduğum ortamdan uzaklaşıyorum. Yazmaya gelince kelimelerle cebelleşiyorum. Bunun bu kadar zor olduğunu bilmezdim. Ama bir kaç aydır yazamadıkça zorluğunu hisseder oldum. GURUR'u yayımlayalı bir yıl oldu ama bu 3 ay çok fazla zordu.

Yine de mutluyum ve burayı bir nevi seviyorum. Bana gelen güzel mesajlar her şeye değiyor. Bir okuyanın yüzünü gülümsetmek bana verilen en güzel ödül. Burada maddi bir kazanç elde etmiyorum. Bana para veren yok, zorla tutan da yok. Ben gelen güzel yorumlar ve özel yollanan içten mesajlarla burada duruyorum. Benim maddi ve manevi kazancım sizin verdiğiniz içten sevgi ve gülücüklerdir. Burada ki amacım sizin kalbinize hikayemi işlemek. Eğer maddi bir amacım olsaydı bana gelen birkaç teklifle kitap çıkartırdım. Oysa sizin bana verdiğiniz bu güzel değerlere karşılık bu hikayeyi yazacağım ve finali size güzel bir armağan olarak sunacağım. Ama hızlı yazma konusunda benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Lütfen anlayın. Deneyeceğim her hafta bir bölüm atmak için elimden geleni yapacağım.

Adımı bilmeyenler için: ENNUR KARAKOL

GURURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin