Utanç

104K 4.2K 555
                                    

@hatice23hatice

Yazım yanlışlarım için kusura bakmayın.
İyi okumalar

Derya'nın gülümseyen yüzüne tokat atmamak için kendimi zor tuttum. Biliyordum ki tokat atmak bir çözüm değildi.Onu ALLAH'ıma havale ediyordum.Bana atmış olduğu iftiranın karşılığını bulmasını istiyordum.

Mustafa'nın yüzü bana dönük olduğu için Derya'nın sinsi gülüşünü göremiyordu. Zaten görse ne değişecekti. Hiç sorgulamadan Derya'ya inanmayı seçmişti. Gerçeği göremeyecek kadar inanmayı...

-"Elif!" Düşüncelerimden Mustafa'nın seslenişi ile sıyrıldım.

-"Bana verebilecek bir cevabın bile yok. Doğruluyorsun herşeyi demek. İkili oynadığını, beni kendinden uzak tutarken başka bir erkeğin kollarına atıldığını..."dedi.

Keşke demeseydi dedim. Bu sözleri keşke duymasaydım. Sözleri bedenimi öyle bir sarsıyordu ki.İçim daralıyordu. Şuan tirtir titrediğimi görmüyormuydu.

Sözleri boğazımdan kalbime, oradanda mideme bir acı saplıyordu ki... Bu sözler içimi öyle bir acıtıyordu ki... Anlatamıyordum. Bu duygu anlatılamazdı. Hissedilirdi sadece. Ama kimsenin hissetmesini istemezdim. İnsanı bitirirdi bu duygu. Yok eder,tüketir,utanca boğar,yıkardı. İftiraya uğramak... ve üstünede sevdiğin tarafından ağır sözler duymak...Derin bir nefes aldım. Kimsemin beni olmadığım biri gibi görmesine katlanamazdım. Ben sevdiğim adamın dahi ellerini tutamazken başka bir erkeğin kollarınamı atılacaktım. Hayır! Asla!

-"Aslında şuan görüyorum ki sen çoktan inanacağın şeyleri dinlemişsin. Benim sözlerimin üzerinde bir etki yapmayacağı belli. Bunu gözlerindeki öfkeden anlayabiliyorum. Bana karşı sarf etmekte olduğun sözlerden...Yine de kimsenin beni olmadığım biri gibi görmesine ve bu çirkin sözleri sarf etmesine karşı kayıtsız kalamam. " dedim yüzüne bakarak. Dışarıdan fazlasıyla sakin göründüğüme emindim. Sözlerimi söylerken bile kulaklarıma ulaşan ses tonum beni oldukça şaşırtmıştı. İçimde oluşan hayal kırıklığının parçaları ağzımdan keskin bir eda ile çıkar zannediyordum. Oysa ki sakince akmakta olan bir ırmaktan farkı yoktu.

-"Öncelikle sana sormak istediğim bir soru ile başlayacağım Mustafa. Bu soru beni Yağız la düşünmenden daha da kalbimi kırıyor. " durdum. Bu sefer gözlerine bir an için gözlerimi dikmekten başka birşey yapmadım. Bunu yapmamın amacı sorunun benim için önemli olduğunu vurgulamaktı. Sonra gözlerimi yerdeki menekşelere diktim.

Menekşelerin o harikulade renkleri Mustafa'nın gözlerinin etkisinin yanında sönük kalıyordu. Sadece normal bir yeşil işte! Ne önemi vardı ki beni bu kadar etkileyecek. Taze yeni çıkmaya başlayan bir yaprağın yeşilimsi tonuna sahip. Bir çekiciliği yok!

-"Derya 'dan ayrılmış olsan bile sözleri zannederim ki hala değerini koruyor. Yoksa neden söylediği bir sözde hemen gelip benden hesap soracaksın ki. "

-"Derya'ya gerçekten Yağız ile görülmüş olmalısın yoksa bana bu soruyu soramazdın "dedi dişlerinin arasından. Bu sözler karşısında biran duraksadım.

-"Evet ...yani...İnkar edeceğim birşey yok ki. Derya sana nasıl anlattı bilmiyorum ama Yağız üniversitenin kapısında arabasıyla bekliyordu ve..."Sözümü kesti.

-"Seni bekliyordu"diye kendince düzeltme yaptı.

-"Evet ama ben beklememesini güzel bir dille izah ettim. Buna bu kadar takılman çok saçma. Bunda büyütülecek hiçbirşey yok!" dedim. Artık sesimi aynı tonda tutamıyordum.

-"Evet büyütülecek hiçbirşey yok. Nasıl olsa aynı apartmanda oturmanız sorun değil. Sürekli sana sulanmasıda. Hatta sevdiğin adama 'biraz mesafemizi koruyalım' derken aslında onunla daha yakın olmayı amaçlıyor olmanda büyütülecek bir mesele değil."dedi oturduğu banktan ayağa kalkarak.

GURURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin