♙İnşirah♟

7.5K 445 254
                                    

Bu bölümü, beni yıllardır çoğu paragraflardan eksik etmediği birbirinden güzel satır içi yorumlarıyla güldüren   nurgulkorkmaz 'a armağan ediyorum.

Selamun aleyküm canlarım. Yeni bölüm ile karşınızdayım çok şükür.

Biliyorsunuz ki bir ay önce aileme ve bana kovid tanısı konmuştu. Bu yüzden bölüme yoğunlaşamadım. Allah'a şükür iyiyiz ama genel olarak o vakitler benim için farklı oldu. Anlatılacak gibi değil ama peygamberimizin şu hadisini sonuna kadar hissettim. Ağızların tadını kaçıran ölümü çokça hatırlayın.

Ölümü hatırlamıyor muydum önceden peki? Hatırlıyordum ama her hatırlamada bu derece hissetmiyordum ve bu süreçte gerçekten hayata dair olan tadım kaçtı. Rabbim bir daha bizi ne de başka kimseyi sağlıkla imtihan etmesin.

Ve ricam yeniden yaşamamak için duanıza talibiz. 🤲

Daha sağlıklı günlerde buluşmak duasıyla Allah'a emanet.

🕯

Dünya dozunu fazla kaçırmaktan müptelası olduğumuz bir acı eşiğiydi.

O mutluluğun kendisinin üzerine inşa edilmediğini her fırsatta insanoğluna anar, neşenin deryasına hüznü kattıkça katardı.

Öyle ya, gözden yaş gelinceye kadar gülenimiz çoktu da acıdan kahkahaya boğulan hiç yoktu.

Buna rağmen, dozu nasıl fazla kaçırmıştık ki acıyı hissetmiyorduk da hala dünyaya bağlanıyorduk ve dahası acıyı duyar duymaz yaralı bir aslan gibi gürlemeye başlıyorduk.

'Oysa keder, Allah'ı unutmayalım diye var kılınmıştı, O'na isyan etmek için değil.'

Mustafa'yı yerde iki büklüm olmuş oturur vaziyette ve parmaklarıyla alnına dökülen saç tutamlarını pençelediğini gördüğümde bir acı yokladı kalbimi; dudaklarımda adı tiz bir çığlıkla döküldü.  

Duş başlığından sağanak sağanak dökülen sular üzerini sırılsıklam etmişti ve deyim yerindeyse sudan nefret eden bir kedi gibi kaskatı olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Duş başlığından sağanak sağanak dökülen sular üzerini sırılsıklam etmişti ve deyim yerindeyse sudan nefret eden bir kedi gibi kaskatı olmuştu. O an, onu çoktan krizin kıskıvrak ettiğini anladım ve hızla yanına çömeldiğimde dizlerim zemine sertçe vurmanın acısını hayıflanarak benden çıkardı.

"Musfata, bana bak. Bana bak." Sesimdeki evham banyoda yankılandı.

Yüzünü görmek için alnını karmaklayan parmaklarını tutmaya çalıştım ama taş gibi mıhlanmış vaziyette bana gram izin vermedi.

"Ne yapıyorsun? İzin ver." Benim sesim titrediğinde onun derinleşmiş soluklarına karışmıştı.

"Su..." Aldığı nefesleri veremiyordu. "Su...yu keser misin?"

GURURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin