"Ben... " Ne diyeceğimi bilemiyordum. Bu durumda kalınca ne yapmak gerekiyordu? Kendimi mi savunmalıydım bu olayla alakam olmadığı halde? Neden benim yüzümden ayrılmış oluyorlardı ki? Bu kızın aklından sorunu vardı çünkü aralarındaki olayı bana bağlaması hiç mantıklı gelmiyordu. Belkide çok sinirli olduğu halde çıkışacak birini arıyordu. Eğer öyleyse çıkışmak için yanlış kişiyi seçtiğinin farkında mıydı?
Üstelik neden kekeliyordum ki bildiğim kadarı ile bir suç işlememiştim. Hadi Elif sor bu kıza sana çıkışmanın nedenini!
"Sen ne dediğini sanıyorsun. Ayrılmanızla ne alakam olabilir ki? Tabi egodan geçilmezse bünye terk edilmeyi de kaldıramaz. Yalnız bunun hesabını benden değilde sevgilinden sorsan diyorum. Nasıl olur? "
Sevgilin kelimesini vurgu yaparak söylemiştim. Mustafa 'nın ayrılalım demesi yüzünü sinirden kıpkırmızı yapmıştı. Benim laflarım ise mora doğru yol almasını sağlamıştı. Belki bu durumda uygun değildi ama içimden gülme isteği geliyordu.
"-Bana bak masum ayağına yatıp kenara çekilebileceğini mi sandın sarıklı?" dedi.
Ellerimi yumruk yaptım ve kendi kendime dayan dedim. Dayan tüm bu hakaretlerin sonu selamet...
"- Buğra 'nın peşinde olduğunu biliyordum. Görüyordum ama görmemezlikten geliyordum çünkü Mustafa 'nın sana bakmayacağını biliyordum. " Durdu. Mustafa 'ya bir bakış attı ve başını yine bana çevirdi.
"Yanılmışım. Bunu nasıl başardın bilmiyorum ama sonunda Buğra 'yı kaptın.
Şıllığın tekisin hatta sü..."
"Kes sesini Derya. "
Mustafa 'nın sesi beni yerimde zıplatmıştı. Hem korkmuş hemde Derya 'nın dedikleri yüzünden sinirlerim oynamıştı. Tüm sinir sistemlerim "saldır" komutu veriyordu. Belki başka zaman bu emre itaat etmezdim ama bedenim çoktan harekete geçmişti ve bende bedenime uymak zorundaydım.
Ne var ki bir şey bana engel olmuştu. Mustafa. Kolumu tutmuş ve beni durdurmuştu. Ne yani kızıl kafa o kadar laf etmişti ve o benimi durduruyordu hemde onu savunarak. Kalbimin kırıldığını hissettim.Ta ki o konuşuncaya kadar.
"Derya ne dediğinin farkında mısın ? Nasıl böyle konuşabilirsin? Onu nasıl yargılarsın. Sinirini başka birinden çıkartma. Eğer ayrılmamız medenice olmayacak ve sen bu hallere gireceksen ayrıldığın kişi benim gel sorununu bana söyle."dedi. Durdu bana baktı ve devam etti.
-"Üstelik onun karakterine yakışmayan sözler ile ona hakaretlerde bulunma. " Bunları söylerken bana bakıyordu ama ben yüzümü Derya'ya çevirmiştim ve Derya'ya attığım ölümcül bakışlarım onun her sözünde utanca dönüşüyordu. Tabi sadece benim bakışlarımda değişiklik olmuyordu. Derya'nında benden aşağı kalır yanı yoktu.Sinirle kısılmış gözlere içinde bulunan ama Mustafa'nın her sözünde biraz daha belirginleşen kıskançlık kıvılcımları bakışlarından bana ulaşıyordu.
Mustafa'nın sesi birbirimizle bakışarak savaştığımız alana düştü.
-"Seni hiç böyle tanımıyordum Derya. Sen bu değilsin, bu değildin. Belkide ben görememişim. Kendini topla ve Elif'ten özür dile. Üstelik senden ayrılma sebebim o değil. Ayrılmamıza böyle bahaneler üretme..."dedi.
Derya kendini zorlayarak konuşmaya başladı.Çenesi sinirden kasılmıştı.
"Ondan asla özür dilemeyeceğim. Ben böylelerini tanırım. Yüzleri iyilik meleğini andırır ama içleri... " Mustafa'nın uyarısı sözünü yarıda bırakmasını sağladı.
"Tamam. Hakaret yok. Zaten hakarete gerekte yok.Onun nasıl biri olduğunu gördüm ben ama biliyor musun Buğra beni arayacaksın. O kız sana göre değil bunu anladığın zaman bana geleceksin. O zaman görüşeceğiz Mustafa Buğra ALTINEL."Dedi ve bana omuz atarak gitti. Ben ise gidişini izlemiştim sadece. Oysa o bana demediğini bırakmamıştı ve Mustafa araya girmese bırakmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURUR
Romansa"Ben harama bakamam. Sen bana haramsın. Gözlerine bakmak, ateşe düşmek demek. 'Saçlarına dokunmak istiyorum' diyorsun lakin o dokunuşların benim için bir adet kurşun olduğunu biliyor musun? En acısı da ne biliyor musun? Benden, saçımdaki örtümden u...