Bölüm 1- Kurye

9.4K 277 11
                                    

Buna inanamiyorum. O kadar uğraştık o kadar didindik, nasıl bir hatada bizi dağıtma kararı alabilirler ki? Üstelik hata bile değilken? Durun anlatayım...

11/01/15

Uğultunun içinde çalan telefonumu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim aşkım?"

"1.70 boylarında. Kilolu, kel. Sarı montlu." Bir yandan sırıtırken bir yandan da metronun içini tarıyordum. Yavuzun tarif ettigi gibi birini gördüğümde bakışlarımı onda sabitledim.

"Evet aşkım ama bence dışarıda yemeyelim bugün." Sarı montlu adam yavasça arkasına dönüp omzunun üzerinden benden tarafa baktığında bakışlarımı kaçırdım.

"Adamı sakın kaçırma. Elinde siyah bir çanta olması lazım. O çantayı ele geçir."

"Ben de seni seviyorum canım." Telefonu kapatıp cebime yerleştirdim ve sarı montlu adamın olduğu yöne doğru ilerlemeye başladım. Tam da siyah canta görüş alanıma girdiğinde adam geriye doğru savruldu.

"Ahh özür dilerim." Adama carpan yirmili yaşlarinda bir kızdı. Adama elini uzattığında gozlerim istemsizce kıza doğru kaydı ve de kazağının ucundan çok az bir kısmı görünen bileğindeki dövmesine. Dayanak burada!

Biranda kapıların açılmasıyla sarı montlu adam çantasıyla dışarı fırladı. Ben de önce o dayanak ajanının dışarı çıkmasını bekledim fakat genç kız yerinden bile kıpırdamadığında kapıların kapanmasına saniyeler kala metrodan fırladım. Cebimdeki kulaklığı kulağıma yerleştirirken bir yandan da koşuyordum.

"Yavuz! Adamı kaybettim. Onu bana bul." Yavuz kızgınlığını belli edip homurdanırken Seçkinin sesini duydum.

"Sag taraftaki cıkışa git ben sola gidiyorum." Seçkinin ikazıyla sağ çıkışa doğru koşmaya başladım. O adamı kaybedemezdik. Tam bir aydır peşindeydik bu adamin. Adam dayanak ve müşterileri arasında kuryecilik yapıyordu. Evet biraz önce bir dayanak ajanı keşfetmiştim fakat şu anda o çantanın içindeki görev çok daha önemliydi. Bir şekilde o çanta dayanağın eline geçtiğinde ya hırsızlık, ya cinayet; bir grup suç birbirini kovalayacaktı.

Merdivenlerden acele acele çıkıp temiz havaya merhaba dedim. Çıktığım yer daha çok binaların arasında kalan bir yerdi ve eğer ki adam izlendiğini farkettiyse saklanmak icin süper bir yer olacaktı.

"Seçkin adamı gördün mü?"

"Merdivenler meydana çıktı. Çok kalabalık. Aramaya devam ediyorum." İçimden bir küfür mırıldanıp dar sokaklardan birine daldım.

"Yosun, girdiğin sokakta kamera yok haberin olsun. Seni izleyemiyorum." Yavuza cevap verecegım sıra ayakkabıma bulaşan kırmızı sıvı beni susturmaya yetmişti. Bir adım atıp köşeyi döndüğümde yerde boylu boyunca yatan sarı montlu adamı gördüm. Bıçaklanmıştı ve sarı montu yavaşça kırmızıya dönüyordu. Derin bir nefes alıp adamın yerde duran çantasına yürüdüm.

"Çocuklar adam ölmüş." Yavuzun oflarken Seçkinin sessiz bir küfür mırıldandığını duydum.

"Bittik. Bu sefer kesin bizi eve gönderecekler." Yavuzun sesini duymazdan gelerek yavaşça yere çöktüm ve çantaya doğru elimi uzattım.

Bir yıldır dayanağın peşindeydik. Türkiye şubesi, Almanya şubesi, Amerika şubesi tonlarca yol katederken biz daha olduğumuz yerde sayıp duruyorduk. En sonunda İngiltere şubesini gorevden çekmeyi kararlaştırmışlardı ve biz de bizden beklenmeyen bir performansla bir kuryenin varlığını tespit etmiştik. Ve evet, o kurye birkaç dakika önce bir dayanak ajanı tarafından öldürüldü. Belki de metrodaki kızdır ama hayır. O inmedi. Belki de o katil şu anda duvarların arkasına saklanmış bana kıs kıs gülüyordur.

Çantayı açtım. Elbetteki o dayanak ajanının dosyayı almadan gittiğini düşünüyordum ama yine de çantayı açtım. Ve içinde ne kadar dosya varsa kucağıma alıp ayaga kalktım. Türkiye ye döneceksem bile, elim boş dönmek istemiyordum...


...devam edecek...

Beyaz ve Siyah~Eve DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin