Bölüm 2- Kuzu kuzu

4.6K 201 6
                                    



"Lütfen efendim, bir şans daha. Ne kadar çalıştığımızı biliyorsunuz. Adamlar gölge gibi, yakalayamamak bizim suçumuz değ-" Bülent bey hışımla arkasını dönüp parmağını bana yönelttiğinde sustum.

"Başımı ağrıtmayı kes Yosun. Kararları ben vermiyorum." Artık son şansımızı da kullanmıştık. Bülent beyi ikna edebilseydik gider konseyle konuşurdu ve biz de kaldığımız yerden devam ederdik. Sinir adam ya! Üç yıldır beraber çalışıyoruz hala soğuk, hala soğuk.

Adımlarımı ofisimize doğru çevirdim. Yavuz telefonuyla oynarken Seçkin bir spor dergisi karıştırıyor, Banu ise tırnaklarını törpülüyordu.

"Valizini hazırladın mı Yosun?" Dudaklarımı büzerek Seçkine döndüm. Başını dergiden bile kaldırmamıştı. Ah ne rahat!

"Hayır." Çünkü ayrılmak istemiyordum. Londra'ya okul için gelmiştim fakat çok farklı bir hayatla tanışmıştım. Seçkin Yavuz Banu ve ben... Üç yıl önce tanıştık birbirimizle ve o günden beri de yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi zaten. Ama Türkiye'ye dönersek... Seçkin Antalya ya döner büyük ihtimal. Yavuz Konya'ya... Banu'nunsa tonlarca arkadaşı var zaten. Tam anlamıyla parti kızı. Yalnızları oynayacağım ya! Artık babam ve Taner'le oturup televizyon karşısında çekirdek çitleriz.

Oflarken gözüme adamın çantasından aldığım dosya takıldı. Yavaşça ilk sayfayı cevirdim.

JackNew şirketinin mali kayıtları ve düzenlediği kapmaya için ihaleye giren şirketler. Ufak tefek tonlarca isim var ve- Kazanma olasılığı en yüksek olan şirket Circle, ama ya Daniel şirketi? Bilgisayarımın arama motoruna girip Daniel şirketinin adını yazdım. Önüme tonlarca bilgi serildiğinde yüzümü buruşturdum. Hayır, ufacık şirket, hakkında neden bu kadar çok bilgi var ki? Ya da neden... Tüm ayrıntılar tek bir şeyi işaret ediyor. 'Bizi seçin.' Masanın altından Yavuzun ayağına bir tane geçirdiğimde kaşlarını çatıp yüzüme baktı.

"Ne?"

"Suna bir bak." Uyuşuk uyuşuk yerinden kalktı ve yanıma gelip bilgisayara doğru eğildi.

"Nesi varmış bu şirketin? Bizi kurtarabilir mi?" Sırıtarak başımı salladım.

"Büyük ihtimal evet." En sonunda siteyi kontrol etmeye karar verip beni yerimden kaldırdı ve ben de zıplaya zıplaya kahve almaya gittim.

***

"Haklısın. Paravan şirket bu. Sitelerin hepsi farklı formatta ustaca düzenlenmiş. Ama tabi ki benden kaçmaz." Gözlerimi devirdim. Seçkin yerinden kalkıp bilgisayarın yanına gitti.

"Ne yani? Bulduk mu?" Ellerimi çırparak yanına ulaştım ve kollarımı boynuna doladım. Ha hah! Bu is de bu kadar. Seçkin de kahkahalar atarak beni kucaklarken Yavuz gururla bizi seyrediyordu.

"Ne paravanı, ne şirketi? Anlamadım ben bir şey." Masadan aldığım bir kalemi Banu'ya fırlatırken hiç acımadım. Gerçekten.

Seçkin beni kendinden uzaklaştırıp ellerini omzuma koydu.

"Yalnız bir sorunumuz var."

"Ne gibi?" Başını iki yana salladı.

"Kanıtımız yok. Sadece bir şirket. Kime inandırabiliriz ki, bu şirketin daha büyük bir gücün paravanı olduğuna?"

"Bülent beye anlatabiliriz ve-"

"Bizi dinlemez bile." Haklıydı. Dinlemezdi. Suratımı astım.

"Ee ne yapacağız o zaman? Kuzu kuzu donuyor muyuz eve?" Masanın üzerinden dosyayı çekip elime verdi.

"Şimdilik yanına al. Yavuzla ben de bu gece küçük bir araştırma yapalım." Yavuza baktım. Seçkine hak vermiş gibiydi. "Bu dosya dördümüzün arasında sır, tamam mi?" Ucumuz de başımızı sallamakla yetindik.

***

Eve geldiğimde dosyayı yatağımın üzerine bırakıp banyoya ilerledim ve suyu ayarlayıp küvetin dolmasını beklemeye başladım. Bu sırada da telefondan sevdiğim bir şarkı açmış ona eşlik ediyordum. Su dolduğundaysa çeşmeyi kapatıp ellerimi gömleğimin düğmesine götürdüm. Gömleğimi çıkarıp kirli sepetine fırlattığımda sanki bir şeyler ters gidiyormuş gibi hissettim. Sanki... izleniyormuşum gibi...

Hayır, saçmalama Yosun. Bugün bir ceset gördün, o yüzden öyle hissetmişsindir. Kotumu da çıkarıp sepete fırlattım. Ayna iyice buğulanmıştı. Elimi uzatıp aynanın buğusunu sildiğimde arkamdaki karartıyı fark ettim...

...devam edecek...





Beyaz ve Siyah~Eve DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin