Bölüm 46- Yangın

915 65 0
                                    

04/02/2003

Biri on bir digeri on iki yasindaki iki cocuk yavasca ciktilar odalarindan. Parmak uclarinda yuruyerek indiler mutfaga. Buyuk olan dolabin kapagini actiginda digeri sordu.

"Mutlu olur degil mi?" Buyuk olan ardina donmeden basini salladi.

"Olur." Ardina donup dolabin kapagini ayagiyla ittirdiginde elinde kucuk bir pasta vardi. "Artik onun dogum günü."

Bugün, daha doğrusu saatin on ikiyi gectigi su dakikalarda evlerinin prensesinin dogum günüydü. Gunlerdir babasini beklemekten harap dusen bu prenses bu iki genc icin nasil degerliydi. Sozlesmislerdi kendi aralarinda, bugun gün boyu prenseslerini mutlu etmek için ugrasacaklardi, tek amaclari onu guldurmek olacakti.

Iki cocuk mutfaktan salona acilan kapidan gececekleri sira buyuk bir gürültü duydular. Ardindan annelerinin cigligini...

Kucuk olan ataga gececegi sira büyük olanin kolunu tutmasiyla durdu. Büyük olan bir seyler sezmisti, eger kardesini oraya gonderirse hic iyi olmayacak seyler. Ikisi de egilip yere dusen yaş pastaya baktilar, sanirim prenseslerinin dogum günü birazcik gecikecekti.

Kucuk olan yine ust kata kosmayi denedi yeniden duyduğu ciglikla ve buyuk olan yine engel oldu ona.

"Abi birak!" Buyuk olan dinlemedi onu ve devasa kutuphaneye dogru cekistirdi. Ikili dolabin kapagini açıp kardesine iceriyi isaret etti.

"Gir suraya." Kucuk cocuk alayla tisladi.

"Ne sacmaliyorsun sen? Ya anneme birsey olduysa?" Buyuk olansa inatla dolabi isaret ediyordu. Duymustu çünkü, babasinin annesine soylediklerini. Olagandisi birsey olursa saklanmalarini soylemisti babasi, simdi de olagandisi degil miydi bu cigliklar?

Kucuk olan sonunda pes edip girdi iceriye.

"Sakin cikma disariya. Ben cik diyene kadar sakin cikma!" Kucuk olan basini salladi. Abisi dolabin kapagini kapatip gittiginde dizlerini kendine cekti ve oylece bekledi.

Sadece birkac dakika sonra annesinin cigligi daha yakindi. Tek duydugu ses annesinin sesi degildi tabi, baska bir suru ses duydu. Ama en cok canini acitan annesinin sesiydi.

Tanimadigi bir adam sesi surekli birseyler soruyordu.

"Nerde dedim cabuk söyle!" Babasini sesini duydu ilk kez.

"Olsem de soylemem."

"Oleceksin merak etme, tahmininden cok daha once Ekrem Çolak."

Yavasca dolabin kapagini araladi cocuk ve o kucuk aralaniktan disariya bakti. Kimse yoktu gorus alaninda basta. Sonradan abisi girdi gorus alanina, dizlerinin uzerinde. Iste o andan itibaren tum sesler gitti kucuk olan icin. Annesinin yakarislari, babasinin haykirislari, coktan kötu damgasi vurdugu o adamin alaylari... Hicbirini duymadi Taner, sadece izledi.

Gozleri kapanmadan once tek gördüğü abisinin hala dizlerinin uzerinde olduguydu, tek bir farkla; artik elinde bir bicak vardı, kan damlayan bir bicak. Sonra alevler yavas yavas sardi her yani. Yine de cikmadi dolaptan, cikamadi.

Gozlerini araladiginda evlerinin arka bahcesindeydi. Yavasca dogruldugunda yaninda uzanan prensesini gördü. Ardina baktigindaysa alevler icindeki evlerini...

***

Günümüz...

Taner ne zaman ailesinin bahsi gecse bunları hatirliyordu iste...

Basta Tariktan nefret etti. Ortadan bir anda kaybolan abisinin ardindan bir kere bile gozyasi dokmedi, cunku ona gore katildi abisi; anne ve babalarinin katili...

Buyudukce pisman oldu ama. Anladi herseyin berbat bir oyundan ibaret oldugunu. O gun hepsinin o yanginda olmeleri planlanmisti ve eger abisi ortadan kaybolmasaydi cinnet geciren cocugun ailesini oldurmesi olarak gececekti kayitlara. Ama yapmazdi ki abisi, böyle bir seyi asla ama asla yapmazdi. Taner buyuyup de gercekleri gorebildiginde lanet etti kendisine. Neden cikmamisti ki o dolaptan? Neden cikip abisinin omuzlarini sarsmamisti. Sadece kendisinden bir yas buyuk olan abisi kim bilir nasil etkilenmisti bu olaydan?

Ve iyi ki de kaybolmustu. Suanda yasiyor muydu bilmiyordu Taner fakat en azından oyle bir iftiraya kurban degildi!..

...devam edecek...

Beyaz ve Siyah~Eve DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin