Kapı zili caldiginda Melis once ellerine sonra da bana bakti.
"Sen bakar misin?" Basimi salladim. Melis neredeyse uc saattir Umran teyzenin zoruyla borek acmaya çalışıyordu. Ve obur bir olarak söylüyorum, hic fena gitmiyordu. En azindan bana gore. Acikcasi ben elime o merdane midir nedir, onu bile alabilecegimi sanmiyordum. Gerci kapiyi actigimda da Hazalla karsilasmayi beklemiyordum ama kader iste, ne yaparsiniz...
"Ne işin var senin burada?"
"Arkadasimi ziyarete geldim." Arkadas mi? Ziyaret mi? Nece konusuyor bu kiz?
"Calisiyorum, hic bos vaktim yo-"
"Seni kastedmedim." Evin icine girdiginde onu durdurmak icin gec kaldigimin farkina varmistim, bildiğin girdi kiz iceri.
"Haza-"
"Mertin odası nerede?" Haydaaa! Mert dedi degil mi o? Ben yanlış duymadım? Hah, Mert bitti bu basladi iyi mi?
"U-ust katta. Koridorun sonu." Burada ne isi olduğunu soracagima bir de cevap veriyorum, ne güzel.
Gulumseyerek merdivenleri tirmanmaya basladiginda basimi iki yana sallayip mutfaga geri dondum. Nasil olsa cikar kokusu...
***
Mertten...
Kapim iki kere tiklandiginda nasil olsa Yosundur deyip iceri girmesini soyledim. Nasil olsa beni üstsüz gormeye alismisti degil mi?
"Ben geld-" Basini kapi araligindan iceriye soktugunda cumlesi yarim kaldi. Beni soyle bir baştan ayağa suzdukten sonra uzun bir ıslık caldi. "Uvv Mert bey, iyi vücut." Nedense ellerimi onumde caprazlayip kendimi korumaya alasim geldi. Tabi ki simdiye kadar vucudumu oven insan gordum hatta dolusuyla fakat bu kiz ovuyor mu alay mi ediyor belli değil arkadas.
"Senin ne işin var burada?" Omuzlarini silkip tam anlamiyla iceriye girdi (Tabi ki ben de onu suzdum. Neyse burayi gormemis gibi yapabilirsiniz ki karsimdaki pilicin yaptigi tam olarak bu?) ve cok begenerek aldigim fosforlu yesil armut koltuguma kendini birakti.
"Soyler misin, neden fosforlu yesil?"
"Neden geldin dedim?" Omuzlarini silkti.
"Unuttun mu? Bur anlasmamis vardi ve sen cok bosbogaz oldugunu soylemistin." Basimi iki yana salladim.
"Kimseye soylemeyecegim Hazal, icin rahat olsun." Alayla sirittiginda sonunda bir tisort bulup üzerime geçirmeyi basarmistim.
"Sadece bu degil tabiki." Kaslarimi catip yuzume bakarak kendimi yatagima biraktim.
"Baska ne?" Yüzü bir anda ciddilesirken bogazini temizledi.
"Aklimin almadigi seyler var. Gülsu sadece Kemale Yosunu korudugun icin tesekkur ederim dedi, ne yani Yosun Gülsunun kızı mi ya da degil mi?" Bunu ben de cok düşünmüştüm. Gülsu teyze... Aslinda oyle olmasini diledigimi farkina vardigimda silkelenip kendime geldim ve omzumu silktim.
"Bilmiyorum."
"Ve de-" Devam et dercesine gozlerine baktim.
"Yesimin kocasiyla ilgili tonlarca sey soylediler. Kemal amcayl babani tehdit ediyormus. Acaba.."
"Acaba ne?"
"Su ölümden dondugun kaza da Ilhan Sonmezin isi olabilir mi?" Ne diyordu bu kiz? Ustelik kazayi nereden biliyordu? Hadi diyelim magazinde gordu veya okudu, nasil böyle hemen bir baglanti kurmaya cesaret edebilir?
Sırıttım.
"Bu ne şimdi? Hakkımda arastirma falan mi yaptin?" Omuzlarini silkti.
"Belki." Cidden anlamiyordum. Neden? Bu kizin amaci ne? Yuzune dik dik baktigimi farkettiginde armut koltugumda daha da diklesti ve tam da gozlerimin icine bakarak konustu.
"Ahh! Suan da belki de hayatimin en buyuk hatasini yapiyorum senin gibi biriyle konusarak." Kaslarimi cattigimda basini iki yana salladı. "Ama yine de soyleyecegim."
"Neyi?" Derin bir nefes aldı.
"Devlet tarafindan senin su kaza olayinin perde arkasini ogrenmek icin gorevlendirildim. Hani su sevgilim diye takildigim adam varya, hah iste o da ekip arkadasim." Aniden oksuruk krizine girdigimde yerinden kalkıp komidinin uzerindeki su dolu bardagi bana uzatti. Tum bardagi dipleyip yeniden nefes almaya basladigimda sok icinde yuzune baktım. Bu sefer cok daha yakinimdaydi tabi, gelip yatagima oturmustu.
"O gece duydugumuz seyleri ekibimle paylasabilirdim ama istemedim. Kabul etmek zor olsa da ailem de bu isin icinde..." Derin bir nefes aldı. "Babamin beni terkettigini saniyordum, annem gibi. Ama öldüğünü öğrendim. Gizli bir örgüte calisiyormus, buyuk ihtimalle öldürüldü." Yeni bir öksürük krizine girecegim sira uzanip elimi tuttugunda bogazimdaki hareketlenme bir anda durdu.
"Beraber birsey yapacağımiz yok. Sadece... sirrimi bilen kisisin ve... beni korumak icin vasifsizin teki de olsan o gece guvende hissettim." Simdiye kadar soyledigi seyleri duymazdan gelip kasimi kaldirdim, gerçi neden bu noktaya takildigimi da bilmiyordum ya?
"Vasifsiz?" Gozlerimin icine bakip sanki cok normal seylerden bahsediyormusuz gibi basini salladi.
"Evet vasifsiz. Daha kendine hayrin yok." Gulumseyip diger elini bana dogru uzatti. "Benimle misin?" Bir eline bir de yüzüne baktım. Hadi ama, kamera sakasi falan mi bu? Az sonra Yosun biryerlerden cikip kandirdim diyip uzerime atlayacak degil mi? Basimi iki yana salladigimda yüzünü burusturdu.
"Hadi ama?" Basimi yana yatirdim.
"Ciddi misin sen?" Basini salladiginda halime bir kere daha sukrettim. Hem yakisikliyim hem zekiyim, cidden Allahın hikmeti. Ya bu kizcagiza ne demeli, güzel ama..
Basimi salladim ve elini tuttum. Gulumsediginde kulagina dogru yaklastim.
"Merak etme, babamin cok parasi var. Sen akil sagligini kazanincaya kadar tum masraflari ustlenebiliriz." Dik dik bakmaya basladiginda sirittim.
"Tamam o zaman soyle yapalim." Düşünürmus gibi yaptim. "Silahin falan da vardir simdi senin, onu goster ben de inanayim?" Bir süre tepkisiz kaldi ardindan elini ardina götürüp belinden- OH MY GOD!! Silah mı lan o???
...devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz ve Siyah~Eve Dönüş
Aktuelle Literatur"İşte benim hayatım da böyle." Fısıldamıştı. "Tüm hayatım tepe taklak. Olmadığım biri gibi davranıyorum ya da olmak istediğim kişiyi saklıyorum ama..." Yüzünü yavaşça benden tarafa çevirdiğini göz ucuyla gördüm. "Ama sana baktığımda başım öyle bir d...