Bölüm 28- Gizemli Cinayet

1.3K 83 9
                                    

Ofisten...

"Yesim denen kadindan hicbir iz yok. Nasil Kemal Bağlıda en azindan bir telefon numarasi bulunmaz ki?" Yavuz kollarini onunde kavusturmus, daha cok kendi kendine konusur gibi mirildaniyordu.

"Yosuna soyledim. Bir de Adnan Akyolun odasini kurcalayacak. Banu sen ne buldun?" Seckin merakla Banuya dondugunde Banu gozlerini bilgisayarindan ayirmadan konuştu.

"Evin sahipleri cok seker insanlarmis." Yavuz bilgisayara dogru egilerek Banuya yaklastiginda Banu öksürerek sandalyesini geriye cekti. Yavuz bilgisayar ekranindaki gulumseyen cifte ve ortalarindaki sarisin kiza soyle bir goz atti. Bu insanlar Yosunlarin eski evlerinin yeni sahipleriydi. Öldürülmüş bir dayanak ajaninin cebinden evlerinin adresinin ciktigini bile bilmiyorlardi. Bilselerdi ne kadar korkarlardi kim bilir?

"Ysni eski evi arastiramiyoruz?" Banu Seckine bakarak basini iki yana salladigimda Seckin derin bir ic cekti.

"Yine elimizde hicbirsey yok. Yine en bastayiz!"

"O kadar emin olma derim." Seckin kaslarini catarak kapidan girmekte olan Hazala bakti.

"Ne demek istiyorsun?" Hazal yarim agiz siritarak elindeki gazeteyi masaya birakti. Seckin kaslarini catarak ilk sayfayi gectiginde koskoca atilmis basligi gördü.

AKYOL KONAGINDA GIZEMLI CINAYET!

***

Iki gün önce...
(Yosundan...)

"Cik dedim sana odamdan. Adami hasta etme Buse!" Buse sagina soluna bakindi. "Yah! Neye bakiyorsun sen?" Buse gozlerini irice acarak Mertin gozlerine bakti.

"A-da-ma." Mert dislerini sıkarak Busenin uzerine atildiginda Buse arkaya dogru kacti ve olasi kazadan kendini son anda kurtardi. Buse onde Mert arkada odanin icinde bir saga bir sola kovalamaca oynarlarken dirsegimle Özgüru dürttüm.

"Müdahale etmeli miyiz sence?" Özgür cins cins bir sure yuzume baktiktan sonra başını iki yana salladi.

"Tabi ki hayir Yosun!" Aa! Ne dedim ben? Oldursunler o zaman birbirlerini. Hıh bana ne!

Buse yatagin ayagina takilip sirt ustu yataga duserken tiz bir ciglik atti. Mert kotu adam kahkahalariyla Busenin uzerine tunedi ve basinin altindaki yastigi hala gulerek cekti. Yastigi Busenin yuzune bastirmadan hemen once konustu.

"Bunu istedin." Yastığı Busenin yüzüne bastirdiginda Buse depelenmeye baslamisti ki tam ileri atilacagim sirada Ozgur koluma yapisti.

"Birak ya, kiz olecek!" Kolumu birakmak yerine beni kendine biraz daha cektiginde göğsüm göğsüne carpti.

"Yosun cidden salak misin?" Tam kaslarimi catip kendimi savunmaya gececektim ki basiyla Mert ve Buseyi isaret etti. Onlardan tarafa baktığımda hala tepistiklerini gordum. Mert bacaklarini iki yana acip Busenin iki yanina dizlerini yaslamis oylece duruyordu. Elindeki yastigiysa hic de Busenin suratina bastirir gibi bir hali yoktu. Bu cok... tatli bir tabloydu aslinda.

Derin bir nefes alip Ozgurun gozlerine baktim.

"Gidelim bence." Zaten neden gelmistik ki? Mert cagirmis iki pes atalim demisti ve yenilmeyi kabullenmeyecegimi iddia ederek ki bu sefer kazanacaktim, Ozguru de hakem yapmisti. Tam oyuna baslayacagimiz sirada valiz bosaltmakla mesgul olan Buse yani Mertin üvey kardesi oldugunu ogrendigim kiz kapiyi calmadan içeriye dalmis ve car car bagirmaya başlamıştı. Ve de sonuc ortada iste.

Buraya gelirken Mert Akyolun pis bir playboy olduğunu soylemislerdi. Kimse onun annesinin kokusunu merak eden, babasini ozleyen ve üvey kardesine karsi birseyler hisseden candan bir arkadas oldugundan bahsetmemisti.

"Bence de gidelim." Özgür elimi tutup cekistirmeye basladiginda itaat edip onu takip ettim. Katimiza indigimizde kapimin önünde durdu.

"Gec oldu." Basimi salladim.

"Evet."

"Hadi iceriye gir." Salak. Goren de evime birakiyor falan sanacak. Yine de gulumsedim.

"Iyi geceler."

"Iyi geceler." Ozgur kendi odasina giden koridoru donerken kapiyi acip iceriye girdigimde Melisi yataginin yaninda yere oturmus hickirarak aglarken buldum.

***

Mertten...

Buse altimda hareket etmeyi kestiginde icime bir kurt düştü. Ya ben yastigi o kadar bastirmadim ki! Hayır- Yastığı cektigimde bana bakan bir cift gozle karsilarsim. O öylece gozlerime bakarken ben yine eskiyi duslemeye başlamıştım.

"Neden geri geldin?" Cevap vermek yerine gozlerime bakmayi surdurdu, sanki birsey anlatmaya calisir gibi.

"Buse!" Yine tepki vermedi. "Bakma öyle, hissetmiyorum hicbir şey." Yutkundugunu daha dogrusu yutkunmaya calistigini gördüm.

"Bus-"

"Sıkıldım. Paris ten de sıkıldım. Edwarddan da sıkıldım." Bu sefer yutkunan bendim.

"Anthony degil miydi?"

"O Edwarddan iki oncekiydi." Kendimi yan tarafina sirt üstü biraktigimda bana dogru döndü. "Oya nasil?"

"O kimdi?" Kikirdadiginda basimi ona dogru döndürdüm. Yaklasip alnini omzuma yasladiginda saclari yuzume surterken burnuma saclarimin kokusu doldu. Cicek kokusu gibiydi. Hangi cicek bilmiyordum. Gerci dünya uzerinde böyle bir cicek var miydi onu da bilmiyordum. Bence bu koku sadece ona aitti. Sadece ona... O ise kimseye...

"Neden bu kadar sıkılıyorum ki?" Basim zorlukla diğer tarafa cevirip yutkundum.

"Bence buradan da sıkılırsın sen. Bence hemen git." Derin bir nefes aldiginda onun yerine ben titredim.

"Sadece buradan sıkılmıyorum. Ama ne zaman gelsem beni kovuyorsun." Sırıttım.

"Çünkü beni sıkıyorsun." Başını omzumdan ayırdı ve hafif dogrulup gozlerimin icine baktı.

"Seni sıkıyor muyum?" Basimi salladim.

"Çok." Sıkılıyordum iste. Ne zaman gelse, ne zaman yanima sokulsa... Tek konustugu diğerleri oluyordu;diger erkekler. Iste bu cok sıkıyordu beni. Bir de annesinden ve babamdan bahsetmesi... Ne vardi sanki bizden bahsetse? Ilk tanismamizdan, beraber gecirdigimiz o tek haftadan. Tum omrumu o bir haftaya sigdirmayi duslerken ben, o beni sıkıyordu. Sonra da gidiyordu baska diyarlara, baska adamlara. Ya ben? Kimden cikarayim sinirimi? Bekleyeyim mi? Asla benim olmayacak birini? Yapamam. Yapmam! O giderse ben de giderim... başka başka kadinlara...

...devam edecek...

Beyaz ve Siyah~Eve DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin