Yosun yavaşça yere çöktü. En son kapkaranlık bir depoda olduğunu hatırlıyordu... şimdiyse bembeyaz bir odadaydı. Ne olmuştu? Kaçırılmış mıydı? Neden?
Derin bir nefes alıp bir kere daha etrafına baktı. Ardından az ileride çok az ton farkı olan bölgeyi farketti. Kapı!
Hızlıca yerinden doğrulup kapıya koştu ve delice yumruklamaya başladı.
"Kimse yok mu? Heyy! Ben size hiçbir şey yapmadım. Beni serbest bırakın. Heyyy!" Avazının çıktığı kadar bağırsa da kapıyı açan olmadı. Ne yapacaktı? Buradan nasıl çıkacaktı? Beklemekten başka çaresi yok muydu?
***
Hazal gözlerini bileklerinden ayırıp karşısındaki adama bir kez daha baktı. Adam başını yavaşça iki yana salladı.
"Keşke hep ölü olarak kalsaydın İpek." Hazal kaşlarını çattı. İpek de kimdi?
Adam yavaşça yerinden kalktı ve kendine doğru yürüdü. Tam karşısında durduğunda Hazal sallanarak adamın suratına tekme geçirmeyi düşünse de vazgeçti. Herşeyin bir sırası vardı. Şuan en azından ayakları serbestti, bu serbestliğin kısıtlanmasını hiç istemiyordu.
"Bu sabah ne oldu biliyor musun? Hah, evet bilmiyorsun. Açıklayayım... Annen valiziyle beraber merdivenlerden aşağıya indi. Hanımefendi İpeğin yaşadığını öğrenmiş ve nasıl olduysa... onu bulabileceğine inanmış. Bak bak! Ben buna izin verir miyim?" Hazal karşısındaki adamın gözlerine son kez bakıp başını yukarıya kaldırdı. Neyden bahsettiğini anlamıştı İlhanın. İpek kendisi olmalıydı ve... annesi onun yaşadığını şimdiye kadar bilmiyordu. Derin bir nefes aldı ve düşmanının karşısında ağlamamak için havaya bakmaya devam etti.
İlhan adamlarıyla beraber odadan çıktığında karanlıkla başbaşa kalmıştı... Sadece karanlık ve o vardı artık... İstediğini yapmakta özgürdü...
***
Kemalin evinin bulunduğu sokağa geldiklerinde Adnan şoförüne arabayı durdurmasını söyledi ve arabadan indi. Ay ışığı altında tamirhanenin olduğu araya gireceğinde karanlıkta yürüyen gölgeyi farketti. Kemaldi bu.
Adnanın gireceği aradan çıkmış ve ters tarafa yürümeye başlamış olduğundan Adnanı farkedememişti. Adnan Kemalin bir gece yarısı nereye gittiğini merak ettiğinden gizlice peşine takıldı. Kemal yürüdükçe o da yürüdü. Park gibi bir yere geldiğindeyse kulak tırmalayıcı bir ses duydu.
Kemal çocuk parkına doğru ilerleyip o rahatsız edici sesin sebebi olan salıncakta oturan karanlık siluetin karşına geçtiğinde dizlerinin üzerine çöktü. Adnanın gözleri irice açılırken karanlık kişi de sallanmayı kesmişti. Salıncaktan çıkan o ses kesildiğinde park tam bir sessizliğe büründü. Adnan Kemal konuşuncaya kadar kendi nefes sesini dinledi.
"Biliyorum... iyi bir baba olamadım. Onu koruyamadım.. Ama ben... onu kendi kızım kadar çok seviyorum Ela, hatta kendi çocuğum olsa ondan bile çok severdim. Lütfen.. sana yalvarıyorum... onu bana geri getir... Onu bul.. lütfen bul!" Adnan karanlık kişiyi görebilmek için ardına saklandığı ağacın ardından yavaşça çıktı.
"Kemal! Ne kadar pişman olduğumu biliyor musun? Şuan nasıl hissettiğimi? Eğer ben... yarım yamalak yapacağım bir annelik için kızımı babasından saklamasaydım... o adam intikam almak için Yosunu kullanmazdı. Eğer Yosun ve Mert başından beri beraber büyüselerdi... İlhan sırf Yosuna ulaşmak için Merti kaçırtmazdı. Eğer ben o yangın günü... o yangın günü Taneri de Hazalı da orada bırakmamış olsaydım...Tarığı köprü altında kanlı bir bıçağa gözyaşları içinde bakarken bulduğumda keşke geri dönüp onları da Tarık gibi yanıma alabilseydim... o adam Hazalın Yeşim ve Ahmetin kızı olduğunu öğrendiğinde çılgına dönmezdi. Ben... o gece o otel odasında olanları korkmadan Adnana anlatabilseydim, kim olduğumu söyleyebilseydi-" Kemal dizlerinin üzerinden kalkıp Elayı kollarının arasına aldı ve kendine sımsıkı bastırdı. "Kemal ben-"
"Yeşim de korktu ve Ahmeti terketti, kızını terketti. Yanlış birşey yapmadın Ela. Adnan da korkardı. Sadece senden kaçmakla kalmazdı, çocuklarından da kaçardı. O yüzden kendini suçlama, sen... mükemmel bir anneydin. Gördüm... Yosuna her sarılışında gördüm, Mertin her elini tutuşunda gördüm. Yosun da Mert de sana bir yabancıymışsın gibi teyze derken senin nasıl mutlu olduğunu gördüm. O yüzden kendini suçlamaktan vazgeç. Ahmet ve Ekremin ölümü de senin suçun değil... İlhanın babasına yaptığınız şey... dördünüzün de ortak kararıydı."
Adnan yavaşça geri çekildi. Bu gece buraya gelirken Kemale hesap sormak istiyordu, bağırıp çağırmak istiyordu ama vazgeçti. Ardına dönüp geldiği yöne doğru ağır adımlarla yürürken eskiyi düşünüyordu. Yeşimi, Ekremi, Kemali... Sonra bir anda hayatlarına giren Ahmet ve Elayı... Eğer bir yolu olsaydı en başa dönmek isterdi, yaşananların hiçbirini yaşamamak..
***
Güneş yenice yüzünü gösterirken Seçkin ağzına bir yudum su aldı ve dürbününe sarılıp sahildeki evin etrafındaki korumaları bir kere daha saydı.
Ast ajanları çoktan peşlerine düşmüş olmalılardı, Özgür o odadan kaçtıktan sonra ortadan kaybolması dikkat çekmiş olmalıydı. Üstelik Yavuz ve Banunun ifadeleri de olacaktı.
İlk kurşun atıldığında Ast ajanlarına ilk sinyal gidecekti. Bu da birimlerin hemen yola çıkmaları ve bulundukları bölgeye veya şehrin tam öbür tarafındaki depoya gitmeleri için yirmi dakika demekti. Yani şu evin önündeki herifleri indirip evin içine ulaşmak için on dakikaları vardı, ardından hemen buradan tüymelilerdi.
Artık başlama vakti gelmişti. Çantasını sırtına alıp eve biraz daha yaklaştı.
"Özgür, ben hazırım. Sağ tarafı halletmem uzun sürecek gibi."
"O zaman eve ben giriyorum kardeşim. Başlayalım. Şimdi!"
Biranda silahlar konuşmaya başladığında evin çevresindeki adamlar ne yapacaklarını şaşırdılar. Birkaçı silahını kavrayıp rastgele ateş etmeye başladıklarında bir çoğunu çoktan halletmişlerdi. Özgür evin sol tarafından dolaşıp eve ilk adımını attığı anda birkaç adam üzerine atılmış fakat Özgür onları da kolaylıkla halletmişti. Evin içini tam anlamıyla temizleyip bodrum katındaki kilitli kapıya ulaştı. Kapının kilidini kolaylıkla açıp içeriye göz attığında beyaz yatağın üzerinde bembeyaz elbisesiyle uyuyan sevgilisini gördü. Tüm bedenine bir rahatlık hakim olurken yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti. Çamura bulanmış siyah botlarıyla bembeyaz odaya ilk adımını atacağında kulağına bir inleme sesi çalındı.
Boğazına yerleşen bir yumruyla kapı tokmağını bıraktığı gibi üst kata, oradan da evin dışına koştu.
Yere serili İlhanın köpeklerinin arasında dizlerinin üzerinde olan kardeşini gördü. Ellerini sertçe karnına bastırıyordu....
...devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz ve Siyah~Eve Dönüş
Ficción General"İşte benim hayatım da böyle." Fısıldamıştı. "Tüm hayatım tepe taklak. Olmadığım biri gibi davranıyorum ya da olmak istediğim kişiyi saklıyorum ama..." Yüzünü yavaşça benden tarafa çevirdiğini göz ucuyla gördüm. "Ama sana baktığımda başım öyle bir d...