Bölüm 61- Pamuk Şeker

756 55 1
                                    

Salondaki koltuklardan birine eğreti bir şekilde oturduğumda elinde bir tişörtle içeri girdi. O tişörtünü başından geçirmeden önce odayı mis kokusu kaplamıştı.

Sessizce gelip yanıma oturduğunda dudaklarımı birbirine bastırarak ona baktım. Bana değil karşıya bakıyordu. Kulağının hemen ardında saçlarından süzülen su damlasını gördüğümde gülümsedim. Bu hali... çok hoşuma gitmişti.

"Pekala.. en baştan başlamamı ister misin? " Yüzünü aniden bana çevirdiğinde gereksiz yere telaş yaptım ve sonuç olarak bu sefer karşıdaki beyaz boş duvara bakan bendim. Neden ona bakarken yakalanmaktan utandıysam? Hadi ama biz öp- Elimi dudaklarıma gitmek için havalandığında hala beni izlediğini farkedip iki elimi birbirine bitiştirdim ve bacaklarımın arasına koydum.. güvenli yer...

"Evet, evet baştan başla." Hala beyaz duvara bakıyordum.

"Duvarı ben boyadım.. yani kusur arıyorsan?" Başımı aniden ona çevirdiğimde kütleme sesi duydum.

"Nasıl sen boyadın?" Gülümseyerek omzunu silkti.

"Burası benim evim." O an bu eve ne için geldiğimi hatırladım işte. Kulaklığı kapatıp cebe atmış olabilirdim fakat dışarı da hala olan birşeyler vardı, mesela Seçkini oyalamaya çalışan bir Hazal.

"Anlat, dinliyorum." Başını salladı ve vücudunu bana doğru döndürdü.

"On yıl önce tanıştım Seçkinle." Kaşlarımı çattım. O yıl uzun bir süre. "O kurye meselesi... zaten ölmesi gerekliydi." Ona inanamıyormuş gibi baktım. Ne demek ölmesi gerekliydi?

"Onu Seçkin mi-" Başını salladığında yutkundum.

"Ayrıca Mertin annesinin evinde olanlar... mesajı atan Seçkindi."

"Biliyorum."

"Bildiğini ben de biliyorum Seçkin de." Yine de gözlerime bakıp kahvesini içerken fazla soğukkanlıydı. Aramayı görmediğini düşünmüştüm. "O evden çıkmanız gerekliydi. O mesajı gördüğünde benden şüphelenecektin ve kaçacaktınız. Eğer kaçmasaydınız Sönmezin adamları gelecekti. O sıralar... Sönmezin planlarını öğrenmek için ona çalışıyordum ama gelen mesaj Sönmezden değildi, Seçkindendi."

"O zaman neden geri geldin?" Burukça gülümsedi.

"Çünkü benden şüphelenmiştin. Bu.. rahatsız ediciydi. Doğruyu söylemek gerekirse azıcık azar yemiş olabilirim." Gülümsememe mani olmak için dudaklarımı birbirime bastırdım.

"Birkaç gün önce Mert kaçırıldığında.. o evde rahat hareket edemeyeceğimi farkettim. En doğrusu dikkatleri üzerime çeksem de ortadan kaybolmaktı. Nasıl olsa en sonunda yırtarım diye düşündüm. Seçkinle beraber işin peşine düştük ve depoyu keşfettik. Bu büyük oranda sizin sayenizde olduğumdan o depoyu siz de bulmak üzereydiniz ve... aslında bu işimize geldi. Merte açık vermek istemedik. O adresi bulman birazcık sadece birazcık planlıydı." Başımı sağ tarafa yatırdım.

"Nasıl emin olabildiniz ki? Merti bulamayabilirdim."

"Sadece sana bağlı değildi.. Merte de bağlıydı. Ne zaman uyandığı ya da ne yöne ilerlediği." Başımı salladım.

"Kabul edilebilir."

"Ne kabul edilebilir?" Omzumu silktim.

"Mert geri döndü." Gülümsedi.

"Mertin senin için değerli olması güzel." Koltukta ona doğru kaydım. Aslında bu kadar açıklama bana yeterliydi.. ben onu özlemiştim.

"Ortak nokta ha? Sonunda Mert senin görevin ve- Bir dakika! O zaman Seçkin neden bizimle? Ne yaptığımızı önceden öğrenmek için mi?" Neredeyse birbirimize yapışık gibiydik. Resmen içine girmiştim çocuğun.

Beyaz ve Siyah~Eve DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin