Bölüm 6- Alevlere karışan gözyaşı

2.2K 131 0
                                    

14.01.15

"Babis ya, su kulübü kapatma saatini daha mı erkene alsak?" Eski mafyaya babis çok yakışır.

"Aksam ezanıyla indirelim kepenkleri istersen kızım ne dersin?" Alt kattan gelen tepişme sesleriyle başımı salladım.

"Çok iyi olur valla." Babam kulübün hemen üzerinde küçük bir evde yaşıyordu. Aslında ev değil daha çok ofis gibiydi ama banyodaki jakuzi her şeyi tepe taklak ediveriyor iste. Ama babamın zevki, karışamam yani. Mafyalık zamanlarından bırakamadığı en büyük keyif bu sanırsam.

Aşkım Taner, aşkım dediğimi duysa aramızdaki tüm bağı koparır diye düşünüyorum, belinde mutfak önlüğü elinde tavayla masaya gelip tabağıma menemenden biraz koyduğunda sırıttım. Hehe, biber koymamış aşkısı. Ne babamı ne de Taner'i beklemeden yemeğe gömüldüm.

"Baba ya bir şey soracağım?"

"Sor bakalım."

"Adnan amcayı hatırlıyor musun?" Babam yenice aldığı kaşığını yeniden masaya bıraktığında Taner de masaya oturmuştu çoktan.

"Bu nereden cikti simdi?" Kaşığı iki yana salladım.

"Yanlış anlama babis. Sadece bir aralar öyle bir tanıdığımız olduğu aklıma geldi." Başını sallayıp kaşığını eline aldı ve yemeğe daldırdı.

"Ben o isleri bıraktığımda aramızdaki tüm bağ koptu." Başımı sallayıp göz ucuyla Taner'e baktım.

Bu çocuk tam yedi yıldır gerek kulüpte gerekse tamirhanede hep babamla. Is ve kalacak yer arıyormuş, babam da yanına almış. Bildiğim kadarıyla kimsesiz. Hiç de araştırmadım açıkçası. Çünkü bizimle kalmaya başladığı günden beri... ona güveniyorum. Onu izlediğimi fark ettiğinde başını kaldırıp gözlerime baktı ve hafifçe gülümsedi. Eehh, sebepsiz bir güven değil tabi ki. Hoşlanıyorum ben bu çocuktan.

***

Bulaşıklar bittikten sonra salona geçtiğimde babamı tv karsısında uyuklarken buldum. Eee Taner nerede? Parmak uçlarımda yürüyerek salondan geçip balkon kapısına doğru ilerledim.

"Taner?" Perdeyi araladığımda onu balkon demirlerine yaslanmış elindeki sigarasını ağzına götürürken yakalamıştım.

"Sigaraya mı başladın?" Geldiğimi fark ettiğinde omzunun üzerinden bana baktı ve ardından yeniden küçük mahallemizi izlemeye devam etti.

"Bazen." Yanına gidip ben de parmaklıklara dayandım.

"Hava soğuk. İçeride içsen de olurdu."

"Soğuğu seviyorum." Sanırım ben de. Bir AST ajanı olmak için çalışırken soğuk havalarda kendimi daha iyi hissetmişimdir hep. Görevi başardığımda ısınırım nasıl olsa. Başarmak için üşümem gerek.

İstemeden de olsa burnumu çektim. Kıkırdayarak kolunu omzuma attı.

"Üşüyorsan içeri geç. Bitince geleceğim." Elinde tuttuğu bitmek üzere olan sigarayı işaret etti.

"Cık. İstemiyorum." Kollarımı yavaşça beline doladığımda yanağını saclarıma dayadı.

"Bazen geçmişi hatırlıyorum." Kaşlarımı kaldırdım. Evet, sormadım, araştırmadım. Gülümserdi hep, o yüzden bilmiyordum geçmişinde ne var." Gözümün önüne o alevler geliyor. Sonra onu görüyorum... Elinde kan damlayan bir bıçak var. Orada olduğumu bilmesine rağmen bir kere bile olsun donup bakmıyor... Bir damla yas yavaşça çenesinden akıp alevlere karışıyor." Nefesimi tutup devam etmesini bekledim. Kimden bahsettiğini anlamaya, yangın olduğunu tahmin ettiğim o alevi düşündüm.

"Onu bir kere daha görmeyi umut ediyorum." Kimi?

Taner Çolak... Ne yasadın? Ve tam olarak kimsin?

...devam edecek...





Beyaz ve Siyah~Eve DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin