"Ohaa! Mert Akyol mu?" Gözlerimi devirerek carlayan Banu'ya baktım. Bu kız ve ayarsız tepkileri. "Cidden Mert Akyol un pesine mi düşüyoruz? Ne yapacağız, arkadaş falan mı olacağız? Yoksa ayartacak mıyız? Ben ben ben! Lütfen ben yapayım!" Yavuz 'ya sabır' çekerek yüzünü sıvazladığında sırıtarak Seçkine döndüm. Gülümseyerek Banu'yu izliyordu.
"Banu sessiz ol!" Bülent beyin ikazıyla Banu sandalyesine gömülürken hepimiz Bülent beyin yapacağı açıklamayı bekliyorduk.
"Mert Akyol gecen gece bir kaza geçirdi."
"Ayyyy!" Bülent Bey elindeki kalemi Banu'ya fırlattığında hepimiz yarıldık.
"Banu atacağım simdi seni dışarıya. Öhöüm. Küçük bir kazaydı. Fakat daha büyüğü de olabilirdi. Bir şekilde frenler boşalmış ve bir ağaca toslamış." Allahtan küçük bir kazaymış haa! "Normal bir durumda arabanın ezilmesi ve Mertin ağır yaralanması gerekirdi. Tuhaf olan sadece kolunu kırarak kazayı atlatmış olması." Toplantı salonunda bir sessizlik oldu. Ne yani birisi kazanın etkisini mi azalttı. Nasıl? "Frenlerle kimin oynadığı bilinmiyor. Otopark kayıtları da ortalarda yok. Güvenliğin söylediğine göre tam da Mert Akyol'un arabasının olduğu yerde güvenlik kameraları bozukmuş." Neredeyse soğumuş kahvemi ağzıma götürdüm. Iıy buz olmuş. "Kaza yerindeki kameralar incelendi. Görüntülerin bir kısmı yok. Daha önce kimsenin izlemediği ya da kurcalamadığı bir görüntü. Yani büyük ihtimalle bilgisayar üzerinden hacklenmis." Bülent Bey ellerini beline dayadı. "Bölgeye yakın bir kameraya bir kamyonet takıldı. Kazanın gerçekleşme saatinden iki saat önce o yolda durdu ve yaklaşık olarak kaza olduktan iki dakika sonra yeniden yola çıktı. Plaka daha önce karşılaştığımız bir plaka." Bak isler gittikçe ilginçleşmeye başladı. "Atina daki kovalamacayı hatırlıyor musunuz?" Nasıl hatırlamam. Öndeki arabayı bir turlu yakalayamadık. Araba bir dayanak ajanı tarafından kullanılıyordu ve- "Dayanak ya bu kazanın sorumlusu ya da Mert Akyol'u kurtaran kişi."
Yavuz uzun bir islik çaldı.
"Vay, dayanağa bak sen. Sosyete ve playboylara da merak salmış." Mert Akyol sosyete miymiş? Hiç bilmiyordum.
"Peki, neden bu isle biz ilgileniyoruz. Türkiye şubesi ne güne duruyor." Bülent Bey tek kaşını kaldırarak sırıttı.
"Çünkü Mertle iletişime sen geçeceksin Yosun."
"Neden ben?"
"Çünkü birbirinizi tanıyorsunuz."
***
Kolumu Banu'nun kollarından bir kere daha kurtardım.
"Allah aşkına sus artık Banu ya! Ben adamı hatırlamıyorum bile." Yavuz başını iki yana sallayarak cikladi.
"Ayıp ama Yosuncuğum insan arkadaşını unutur mu?" Arkadaş ne ya? Altı ustu bir kaç kere evcilik oynadık diye arkadaş mı olduk hemen.
Aslına bakarsanız hayal meyal hatırlıyordum. Adnan amcayla babamın hala dost olduğu zamanları. Tabi o zamanlar anlamazdım ama babamla beraber bir anda yasadığımız evden ayrılmıştık. Babam su anda işlettiği boks kulübünü ve o tamirhaneyi açmıştı. Çevremizdeki insanlar tamamen değişmişti. Simdi anlıyorum babamın her şeyi geride bırakmasının sebebini. Babam önceden her turlu islere bulaşmış bir adamdı. Kumar, uyuşturucu, haraç... Kısaca mafya... Uzunca bir zamandır tam da babamın o isleri bıraktığı zamanlardan beri Adnan amcayı görmemiştim. Yani... Adnan amca da mı mafyaydı? Belki de hala aynıdır ha? Hatta dayanağa bulaşmış bir mafya. Bunun bilmenin tek bir yolu var sanırım. Mert Akyol olayını çözmek. Bunun içinse o eve yerleşmek...
...devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz ve Siyah~Eve Dönüş
Genel Kurgu"İşte benim hayatım da böyle." Fısıldamıştı. "Tüm hayatım tepe taklak. Olmadığım biri gibi davranıyorum ya da olmak istediğim kişiyi saklıyorum ama..." Yüzünü yavaşça benden tarafa çevirdiğini göz ucuyla gördüm. "Ama sana baktığımda başım öyle bir d...