Kaybetmeyi göze alamıyorsan, kazanmayı da hak etmiyorsun demektir.
--
Sis, uzun bir süredir olduğu gibi o gece de Mnestra şehrine çökmüştü ve güneş doğana dek dağılmayacağını belirtir nitelikte bir yoğunluğa sahipti. Şehrin sokakları, son zamanlarda hiç güvenli değildi ve şehir halkı çok iyi biliyordu ki, bunun nedeni Koruyucuların gitmiş olmasıydı.
Kısa sürede herkes tarafından duyulan bir gerçekti bu. Lerna Elçileri, bu haberi gizlemeye ve ört bas etmeye çalışsa da herkes hissediyordu. Artık onları koruyan birileri yoktu etrafta.
O gece, diğer herkes gibi yatağında olması gerekirken şehrin güvenli olmayan sokağında merakı yüzünden gezen bir kurt vardı. Karanlığa hakim olan sisli sokakta yürürken kendi adım sesleri ve nefes alışverişi dışında hiçbir şey duymuyordu. Yaşı henüz gençti ve deneyimsizdi. Yalnızca beş ay önce dönüştürülmüş olmasına rağmen lideri de dahil olmak üzere bütün sürüsü katledilmişti.
Çıkan dedikoduları dikkate almak istemese de kendisine yardım edebilecek biri olduğunu bilmek, onu Terambos'tan buralara kadar getirmişti. Yalnızca merak etmişti. Doğru olup olmadığını. Bahsedildiği gibi birinin gerçekten var olup olmadığını merak etmişti ve bu merakı onu buralara sürüklemişti.
Eski, taş evlerin olduğu sokakta ilerledi. Kendisine itiraf etmek istemese de korkuyordu. Çünkü uzun zamandır yalnızdı, dönüştüğünde kontrolünü kaybediyor ve ertesi güne büyük bir acıyla uyanıyordu. Bütün kemiklerinin yer değiştirmesine henüz alışamamıştı ve alışabileceğini de sanmıyordu. Bazen kendini ailesi olmayan kimsesiz, küçük bir çocuk gibi hissediyordu. Ona sahip çıkacak, yol gösterecek birine muhtaçtı. Bunu istemiyordu. Birine muhtaç olmaktan nefret etmişti her zaman. Ama mecburiyet bazen insanın elini kolunu öyle bir bağlardı ki, yapmak istemediği şeylere muhtaç bırakırdı.
Ormanlık alana çıkan yolda bir süre daha yürüdü. Fakat tahmin etmediği, o gece başına gelmesini belki de asla beklemediği bir şey gerçekleşti. Boyası dökük eski evin duvarının önündeki gölgeye dikkatle bakarken nefesleri istemsizce sıklaştı. Beş ay önce sıradan bir genç kız iken, şimdi bir kurdun çevikliğine, gücüne ve hatta iyileşme yeteneğine sahipti. Ne yazık ki bunların hiçbirisi, onun korkuyla atan kalbini değiştirmiyordu.
Gölgeye yaklaşırken içinden, lütfen ölmüş olma, diye geçirdi.
Duvara sırtı yaslı, yerde oturan gölgeye yaklaştıkça bunun genç bir adam olduğunu görerek nefesini tuttu. Onun ağır ağır atan kalbini duyuyor olsa da alışkanlık gereği yanına eğilip nabzını kontrol etti. Anında kendini salak gibi hissetmişti. Çünkü bir başka kurt onun bu haline kahkahalar atarak gülerdi. Duyuları böylesine gelişmiş bir canlının, sıradanlar gibi davranması trajikomikti. Fakat alışkanlıklar kolayca değişmezdi. Genç kurdun da yeni hayatına alışması için zamana ihtiyacı vardı.
Genç adamın yüzü doğru dürüst görünmese de yaralı olduğunu anlayabilmişti. Kan kokusunu algılaması uzun sürmemişti. "Hey! Burası uyuman için doğru bir yer değil. Birileri eşyalarını çalabilir. Daha kötüsü sarhoş biri seni öldürebilir. Ah, bu çok kötü. Neden burada oturuyorsun bilmiyorum ama derhal kalkmalısın."
Adamın ses çıkarmadığını fark edince nefesini dışarıya bıraktı. "Elbette konuşamaz geri zekalı, adam baygın. Yardım etmem gerekirken, oturmuş nasihat veriyorum."
Kendi kendine konuşmaya devam ederken göz kapakları kısık bir şekilde açılan adamı fark etmedi. O sırada kaşlarını çatmış bir şekilde "Acaba uyuşturucu bağımlısı mı? Uyanıp bana saldırırsa ne yapacağım?" diye sorgulamakla meşguldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Metanoia
Fantasy- Avery serisinin ikinci kitabıdır. °Tamamlandı. Karanlıktan kurtulmak için önce ona teslim olmalısın. & Düzen değişiyor, bilinenler usulca bilinmezliğe yelken açıyor. Gecenin karanlığı artık gündüzlere de hükmetmeye başlarken ölümler zamana yayılı...