"Evet, annecim. Maaşı oldukça iyi. Tabii dizinin tutup tutmayacağı belli değil ama çeviriden gelecek para elime geçene kadar beni idare eder. Hayır, anne. Deniz'le ayrıldık dedim ya. Yakışıklı olduğunun ben de farkındayım. Hayır, annecim. İş, diyordum. Can sağ olsun, CV'mi kanaldan birine ulaştırmış. Doğru birine. Hayır, anne. Can ile aramda sandığın gibi bir şey yok. Otuz yaşına geldiğimin inan ki farkındayım. Üç. Hala üç beyaz saç telim var anne! Proje, diyordum." Anca proje diyordu zaten. "Kanal ne zamandır yeni bir iş arıyormuş. Beni yapımcıya yönlendirdi. Onlar da senaryoyu beğendi." Can mıydı yapımcı? "Hayır annecim, Can yapımcı değil." Yönetmen? "Hayır." O halde oyuncu? "Hayır." Geriye iş mi kalmıştı canım?! "Komedyen." O bir meslek miydi? Hem, hangi kanaldaydı şovu? "Herhangi bir kanalda komedyenlik yapmıyor." Nasıl? Nerede yayın yapıyordu peki? "Youtube. Hayır, anne. Onunla evlenmeyeceğim. O zaman neden mi yardımcı oldu? Bunu neden ona sormuyorsun? İstemeye gelince soramazsın çünkü evlenmiyorum. Turşu olmaya niyetim var. Benim turşum iyi olur." Bir gün elbette ki evlenecekti. Fikrini belki bu çocuk değiştirirdi. Olmaz mıydı? "Hayır, annecim."
Üşüyen kollarını sıvazladı. Annesinin söylenmelerini, evliliğe dair fikirlerini, hayata bakış açısını dinledikten sonra bezgin bir şekilde nefeslendi. "Kanal, diyordum."Araya girmeyi başardığı ilk fırsatta monoloğuna devam etti. "Can yapımcıya ulaştı, yapımcı da bana. Ulaş Beyle bugün protokol imzaladık." Evlilik sözleşmesi gibi bir şey miydi bu da? "Hiç alakası yok annecim." Olsa şaşardı zaten. "Protokol diyordum, altı bölüm için. En azından altı bölümlük maaşım kesin. Sandığın kadar çok kazanmayacağım." Can'a bir hediye alsaydı keşke. "Yemeğe çıkarttım ya adamı anne!" Ay... Ne romantikti ama! "Son kez söylüyorum: Can sevgilim değil. Ve hava çok soğuk!" Buza kesen parmaklarına bakıp iç çekti. "İçeriye geçiyorum ben artık."
Dışarıda ne işi vardı ki? Yoksa yine... "Sigarayı bıraktım." Yalan söylenmezdi anneye. Taş olurdu, taş! "Anne bıraktım dedim ya! Hayır, beni Deniz alıştırmamıştı. İtin köpeğin önde gideni, evet. Yeni dizisini bayıla bayıla izliyorsun ama. Bütün akrabalara havasını attın resmen! Kimseye anlatmadın mı? Hawaii'deki halam bile arayıp düğünü sordu geçen gün anne. Neyse... Kapatıyorum ben. Hava çok soğuk. Hayır anne, Can'da kalmayacağım. Kalayım mı? Annecim bir salsan mı artık?" Gözlerini devirip homurdandı. "Serhan kim anne? Zübeyde teyzenin oğlu mu? Mimar mı? Yanında ne yapıyor o? Yanında değil mi? Annecim en iyisi telefonu kapatalım. Hoşça kal. Öpüyorum seni. İlaçlarını almayı unutma." Üşütme bak oralarda. "Tamam." Su içmeyi de ihmal etme. Sen havalar soğuyunca su içmeyi unutuyorsun çünkü. "Tamam." Doğru düzgün yemek ye bir de! "Tamam." Cancığım'a da selam söyle. "Söylerim. İyi geceler."
Beresini burnuna kadar çekiştirip üşüyen ellerini birbirine sürttü. Kar taneleri küçülmüş, hava yeniden serinlemeye başlamıştı. Telefonu kapatıp kabanının cebine sokuşturdu ve sigarasını söndürüp kapıya doğru hareketlendi. Annesi, sonunda kalıcı bir iş bulduğunu duyduğunda gözyaşlarına boğulmuştu; onun bu aşırı tepkisine gözlerini devirmekle yetinmişti. Ne söylerse söylesin ağlamayı bırakmayacaktı nasılsa? Gecesinin beklediğinden daha iyi gittiğini kendine itiraf etmeliydi. Can'ın interaktif bir komedi programı yaptığını öğrendiğinde içten içe onu biraz küçümsemiş olabilirdi. Bunlar hep Deniz denen o domuzdan kalma saçma düşüncelerdi. Adam gerçekten eğlenceliydi ve entelektüel açıdan oldukça bilgili biriydi. En azından muhabbet edecek bir şeyler bulmuşlardı. Kapının dışarıya doğru açılmasıyla geriye doğru sıçradı, az daha karda kayıp poposunun üzerine düşecekti.
-"Hala dikkatsizsin."
Gözlerini devirerek küçük gövdesini açık kapıdan içeriye sokabilmek için hareketlendi ama Deniz yolu tıkamış, bir çift kömür kadar karanlık gözlerini yüzüne dikip uzun uzun bakmıştı. Onun kenara çekilmek için en ufak bir gayret göstermeyeceğini fark ettiğinde "Ayrılalı bir ay oldu," diye homurdanmıştı. Gecesi iyi gidiyor sayılırdı. Eski sevgilisiyle karşılaşmamış olsa on üzerinden yediyi hak edecek kadar iyiydi hatta. Ama karşılaşmışt. "İnsanlar bir ayda sandığın kadar değişmezler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freya
RomanceBir kez ayrılınca ilişki bitmiş sayılır mı, yoksa emin olmak için birkaç kez daha mı ayrılmak gerekir? Ayrılmayı başaramayan ama bir arada da kalamayan; yarım akıllı bir oyuncu ile sıkıcı bir çevirmenin ayrılık hikayesi bu... Ya da bir barışma hikay...