Tam öpecekken gözlerimi açtım ve onu onu göğsünden ittim.
"Gitmek istiyorum. Aç şu kapıyı"
"Bu sorunu çözene kadar hiç bir yere gitmiyorsun"
"Beni burada zorla tutamazsın"
"Hmm. Sanırım şuan tamamen öyle yapıyorum"
"Eğer açmazsan polisi arayacağım"
"Seni evine kilitleyen bir adamı şikayet etmen mantıklı olurdu" dedi ve çantamdan telefonu çıkardım. Telefonum kapanmıştı bile. Şarjı bitmişti.
"Lanet olsun" dedim
"Bu laflar sana hiç yakışmıyor" dedi. Önce biraz geri gittim ve tekrar yerime geldim.
"Şuan yaptığına zorbalık denir"
"Buna aşık olmak denir"
"Gitmek istiyorum"
"Benimle bu sorunu çözmeyene kadar bir yere gidemezsin"
"Seninle konuşmayacağım"
"Pekala. Vaktim çok. Bekleyebilirim" dedi ve gidip salondaki koltuğa oturdu. Televizyonu açıp kurcalamaya başladı. Ben hala yerimde bekliyordum. Biraz daha durdum. Bir şeyler düşünmeye çalışıyordum. Anahtarı nasıl alabilirdim?
Hiç bir çözüm yolu bulamadım ve salondaki koltuklardan birine ona arkamı dönük oturdum. Bir film oynuyordu. Neredeyse 1 saat izledim ama umursamadığıma eminim. Ne izlediğimi bile hatırlamıyorum. Harry sonunda konuştu.
"Konuşmayacak mısın?" dedi. Hiç ses çıkarmadım. Hala televizyona bakıyordum. Biraz sonra Harry'nin telefonu çaldı.
"Merhaba" dedi telefondakine. Kim olduğunu merak ediyordum. Devam etti.
"Tamam. 10 gün daha gelemeyeceğim ama ödevi yetiştireceğim. Bana konuyu mail atar mısın?"
"Teşekkür ederim dostum. Görüşürüz" gibi cümleler kuruyordu. Artık Soph olmadığından emindim.
Okula geri mi dönmüştü merak ediyordum.
Ona döndüm ve konuştum sonunda.
"Okula geri mi döndün?" dedim. Önce güldü. "Evet. Çünkü söylediklerinde haklıydın. Aslında söylediklerini yüzlerce kişi söyledi ama sen söylediğinde ikna edici oldu" dedi. Hala gülümsüyordu.
"Sevindim" dedim arkamı tekrar dönerken.
"Hadi ama yine mi?" dedi. Evet yine. Okula dönmesi fikrini ve söylediklerini sevmiştim ama kızgınlığım henüz geçmemişti.
"Ben çok acıktım. Ya sen?"
"Aç değilim" dedim. Yalan söylüyordum. Çünkü kahvaltı bile yapmadan buraya gelmiştim ve açlıktan ölüyordum.
"O halde bize yiyecek bir şeyler hazırlayacağım. Çünkü açlıktan ölmek üzereyim" dedi ve arkama geçtiğini fark etmedim.
"Bana yardım etmek istersen mutfaktayım Şirine" dedi arkadan kulağıma. Nefesini hissettim ve konuşurken irkildim. Ona baktığımda yüzünde ki yine o alaycı gülüşü vardı. Bir şey demedim. Arkamı tekrar dönüp dizlerimi kendime çekip, kollarımla sarıldım. Kafamı da koltuğa yasladım. Mutfağa giderken ki ayak seslerini duydum. Aradan 10 dakika geçti.
"Ahh" diye acılı sesini duydum. Yerimden zıpladım ve koşarak mutfağa gittim. Mutfağın kapısından baktığımda eli kanıyordu. Hemen yanına gittim ve eline baktım. Parmağını kesmişti. Elini tuttum.
"Gel buraya. Yıkamalıyız" dedim ve çekiştirerek lavobaya getirdim. Parmağını suya tuttuğumda dişlerini sıkıyordu. Biraz tuttuktan sonra çeşmeyi kapattım. Uzanıp peçeteyi alıp sardım ve biraz bastırarak parmağını avucumun içinde tuttum.
![](https://img.wattpad.com/cover/29486902-288-k870178.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Türkçe) First Love! Harry Styles)
FanfictionYağmur hayatında hiç âşık olmayan üniversiteli Türk bir kızdır. İki arkadaşıyla 2 haftalığına İngiltere'ye giderler. Ve hayatlarında ki ilk deneyimleri yaşarlar. Bu maceraya siz de katılın ve hikaye kahramanlarını kendi hayal gücünüzde oluşturun.