Yarım saat boyunca sessizce oturduk. İkimizde kımıldamadık bile. Sonunda fırsat bulmuştuk ve bunun keyfini çıkarıyorduk.
Dış kapının kapanma sesini duyduğum anda kucağından indim ve sandalyemi biraz uzaklaştırarak oturdum. Harry çoktan surat sallamaya başlamıştı bile. Mızmız olmasına kızsamda her zaman çok sevimli görünüyordu bu hareketleri.
''İyi akşamlar çocuklar'' diyerek annem ve babam içeri girdiler.
'İyi akşamlar. Gelsenize'' dedim davet ederek.
''E kızım bize şöyle güzel bir Türk kahvesi yapar herhalde. Özledik senin kahveni'' dedi babam beni överek. Harry'nin şuan anlıyor olmasını dilerdim. Benimde övülmeye ihtiyacım var hele ki Harry gibi kendini beğenmişliğin dibine vuran bir erkek arkadaşa sahipken.
''Elbette'' dedim ve ayağa kalktım. Harry ile konuşmaya dalarak unuttuğumuz soğuk kahvelerimizi de alarak içeri girdim. Açıkçası kahve umurumda değildi. Onunla konuşmak her zaman iyi hissettiriyordu.
Mutfağa gidip hepimize orta şekerli türk kahvesi yaptım. Umarım Harry de beğenirdi. Çünkü ben her zaman çok severdim ama İngiltereye gittiğimden beri hiç içmemiştim. Açıkçası yemeklerine alışmak da çok zordu. Türk mutfağının kıymetini bir kez daha anlamış oldum.
Kahveleri tepsiye koyup bahçeye geldim. Bahçeye çıkar çıkmaz Harry ile göz göze geldim. Sıkıldığı apaçık belliydi ki beni görünce gözleri parladı. Benimkilerin parladığına da eminim. Çünkü hiç bir zaman ona tepkisiz kalamıyordum.
Kahveleri önce babama sonra anneme uzattım ve en son tepsiyi Harry'e uzattığımda bir an kafamda Harry'nin beni istemeye gelmiş halini canlandırdım. Oldukça saygılı ve sakin duran. Sürekli tebessüm eden.
Kahvesinden bir yumdum aldığında tuz yüzünden o iğrenç tadı alan kahvenin Harry'nin suratını buruşturması. Önceden 'içmezsen sevmiyor anlamına gelir' diye tembihlendiği içın mecburen bitirmesi. Sonra babasının beni istemesi...''Teşekkür ederim hayatım. Ama bir şey mi yapmam gerekiyor?" Harry'nin sesi beni hayallerimden bir çırpıda koparmıştı.
''Hayır. Neden böyle bir şey düşündün" (ing)
''Dakikalardır burada dikiliyorsun''
''Ah'' dedim ve tepsiyi masaya koydum. Kendi bardağımı da alıp yerime oturdum.
Pür dikkat Harry'i izlemeye başladım. Kahveye vereceği tepkiyi ve yüzünün alacağı şekli çok merak ediyordum.
Bir yudum aldı önce. Sonra kaşlarını biraz çattı ama hemen düzeltti.''Beğendim mi?" (ing) dedim sabırsızca.
''Evet. Bunu sevdim'' dedi tebessüm ederek. Annem ve babamın bana merakla baktığını fark edince açıklamak zorunda hissettim kendimi.
''Ona beğendim mi diye sordum oda beğendiğini söyledi'' diyerek açıkladım.
''Nerelesin oğlum sen?" dedi babam.
''Nereli olduğunu soruyor'' (ing) dedim Harry'e.
''İngiltere'' de dedi Harry, kısa bir cevapla. Babama da çevirmekte pek de zorlanmadım.
''Ailesi nasılmış peki sor bi kızım''
''Ailen nasıl diye soruyor'' (ing)
''Benim yerime cevap verebilirsin. En son beraber gördük''
''Bu pek doğru olmaz'' (ing)
''Peki. O zaman onların iyi olduğunu ve teşekkür ettiğimi belirt'' dedi.
''Onların iyi olduğunu ve teşekkür ettiğini söylüyor. Bu arada o annesini bu sene içinde kazada kaybetti''
''Üzüldüm yavrum benim ya. Başı sağolsun'' dedi annem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Türkçe) First Love! Harry Styles)
FanficYağmur hayatında hiç âşık olmayan üniversiteli Türk bir kızdır. İki arkadaşıyla 2 haftalığına İngiltere'ye giderler. Ve hayatlarında ki ilk deneyimleri yaşarlar. Bu maceraya siz de katılın ve hikaye kahramanlarını kendi hayal gücünüzde oluşturun.