*Harry'nin ağzından*
Zar zor kendimi banyoya attım. Yüzümü yıkamak yerine duş almanın biraz daha iyi hissettireceğini umuyordum. Sıcak su vücuduma ulaşırken düşünceler deli gibi aklımda dolanıyordu. Az önce adını bile söyleyemediğim kız beni bu halde görmüştü. Normalde olsa birinin beni bu halde görmesi fikrinden nefret ederdim ve büyük ihtimalle kolundan tutup dışarı atardım. İnsanların beni böyle görmelerinden nefret ederim. Ama az önce onun beni böyle görmesinden hiç rahatsız olmamıştım. Aksine yanımda olması bana sarılması çok iyi hissettirmişti. Böyle hissetmeme neden olan neydi. Ondan hoşlanıyor falan olmam mümkün değildi. Tanımıyorum bile. Tek bildiğim sürekli kavga ediyor olmamız. Hem o bir buçuk hafta sonra gidiyor. Belki bir daha hiç görmeyeceğim onu. Bu yüzden fikirlerimede, kalbimede sahip çıkmalıyım. Onun da benden hoşlanmadığına eminim. Öyle olsaydı Ally'yi bana ayarlamaya çalışmazdı. Kim hoşlandığı birine başka birini ayarlamaya çalışırdı ki. Annem için ağlarken nasıl bir anda bu düşüncelere dalıp da beş dakika da olsa annemin acısını unuttmuştum. Oysa ki annem aklıma geldiğinde hiç bir şey beni teselli edemezdi. Ondan başka hiç bir şeyi düşünemezdim. Bunu nasıl mümkün olurdu.
Düşüncelerimi uzak tutmaya çalışarak banyodan çıktım. Saçlarımı kurutup hemen bir şapka taktım. Her zaman ki desenli gömleklerimden birini ve oldukça dar siyah pantolonumu giydim. Odadan çıktım. Merdivenlerin başına geldiğimde salona bakındım ve onu göremedim. Aramaya başladım. Gitmiş miydi diye merak ediyordum ve merdivenlerden asagiy inerek salona girdim.
*Yağmur'un ağzından*
Gözüme kahve makinası takıldı. Belki kahve yapmalıydım. Bu Harry'i rahatlatabilirdi. Bazen bende işe yarıyordu. Kahveyi aramaya başladım ve kısa sürede buldum. Biraz bekledim Harry'i. Sonra kahveyi yapmaya karar verdim, umarım yetişirdi. Kahve olduktan sonra 2 tane kupa çıkardım. Kupaların hepsi çok şirindi. Seçmekte zorlansam da iki tane seçtim sonunda. Kahveleri kupalara koyarken Harry'nin ayak seslerini duydum. Merdivenlerden iniyor olmalıydı. Salona doğru yürüdü. Arkasından giderek
"Bir kahve" dedim sahte bir gülümsemeyle. Kötü havayı dağıtmak adına.
"Hey! Gittin sandım" dedi
"Hayır kahve yapmak için mutfağını kullandım" dedim kahvemden bir yudum alarak diğer kupayı da ona uzattım.
"Şimdi de benim her zaman kullandığım kupayı kullanıyorsun" dedi elimden kupayı alırken. Gülmeye başladı.
"En çok bunu beğenmiştim. Umarım senin için sorun yoktur" dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Hayır. İstersen senin olabilir"
"Hayır, Teşekkür ederim. Ama bir dahakine geldiğimde yine bu kupada isterim kahvemi" dedim bir anda. Sonra kızardığımı hissettim. Neden böyle bir şey dedim ki. Bu da nereden çıktı. Bir daha buraya gelebileceğimi nasıl düşünmüştüm. Harry bozuntuya vermedi.
"Elbette. Lütfen bir daha gel. Belki seneye de ben seni davet ederim" dedi. Şaşırmıştım.
"Tekrar kameramı kırman için mi? Bu iyi fikir gibi gelmiyor" dil çıkardım ve gülmeye başladık.
"Gel benimle" dedi. Elimdeki kupayı aldı ve kendi kupasıyla birlikte sehpaya bıraktı. Bileğimi tutup yukarı doğru yürümeye başladı. Yine bir tedirginlik içimi sardı. Neden çekiştirerek odasının olduğu kata beni götürüyordu ki.
"Seni resmen çekistiriyorum. Hadi ama kımılda biraz. Merak etme bir şey yapmayacağım. Sadece bir şey göstereceğim" dedi gülerek. Aklımı okumuş gibiydi. Yada yüzümden okunuyordu tedirginliğim. Sonra bir odanın kapısının önünde durduk. Kapıyı açıp iyice geriye doğru itti. İçerisi bembeyazdı. İçeri bir adım attım. Duvarlarda fotoğraflar vardı. Yerde de bir birinden göz alıcı tablolar vardı. Hepsi klasiğin çok dışında farklı boyamalardı. Hepsine hayranlıkla bakıyordum. Bakarken bir tanesine takıldım ve tam düşecekken Harry belimden yakaladı. Tabi ki tablo devrildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Türkçe) First Love! Harry Styles)
ФанфикYağmur hayatında hiç âşık olmayan üniversiteli Türk bir kızdır. İki arkadaşıyla 2 haftalığına İngiltere'ye giderler. Ve hayatlarında ki ilk deneyimleri yaşarlar. Bu maceraya siz de katılın ve hikaye kahramanlarını kendi hayal gücünüzde oluşturun.