5. Bölüm

383 14 0
                                    

*Yağmur'un ağzından*

Koşarak yürüme başladım. Bütün hayallerim, bütün çalışmalarım az önce o bencil herif yüzünden çöpe gitti. Ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilmiyorumdum. Sadece gerçekten canım yanıyor. Eve gitmek istiyorum. Kendimi odama kitleyip günlerce kimseyle iletişime geçmek istemiyorum.

"Yağmur lütfen sakin ol" dedi Diana.

"Sadece eve gidelim. Lütfen!" dedim ve gidene kadar tek kelime etmedim. Milyonlarca şey söyleyip durdular ama hiç bir şey duymadım. Kafamda onca düşünce dolanıp duruyordu. Eve vardığımızda Diana arabayı park alanına çekti ve hemen kapıyı açıp koşarak eve gittim. Kapıyı çaldığımda Jesy kapıyı açtı. Selam bile vermeden koşarak odaya çıktım. Merdivenleri ne zaman çıktığımı bile hatırlamıyorum. Odanın kapısını açtım. Hemen içeri girip kapıyı kilitledim. Ayakkabılarımı çıkarıp gelişi güzel fırlattım. Ve kendimi yüz üstü yatağa attım.  Göz yaşlarıma yine hakim olamadım.

"Yağmur kapıyı aç. Senin için endişeleniyoruz"

"Lütfen aç kapıyı" kapıyı tıklayıp sürekli aynı şeyi söylüyorlardı. Zar zor ağlamaya ara vererek nefes aldım.

"Iyi olacağım. Sadece beni biraz yalnız bırakın" dedim. Sonra sesler kesildi. Sanırım artık pes etmişlerdi. Bir iki saat sessizce odamda oturdum. Sonra kapı çalındı.

"Canım yemek yemen gerekiyor. Lütfen odadan çık ve bir şeyler ye" Diana'nın sesiydi.

"Aç değilim. Uyumaya ihtiyacım var"

"Pekala" dediğini duydum. Sonra telefonum çalmaya başladı. Arayan annemdi. Tatilimin kötü gittiğini söyleyemezdim. Buna çok üzülürdü.

Açmazsam eğer çok merak edecekti. Derin bir nefes aldım ve telefonu açtım.

"Efendim"

"Merhaba canım. Nasılsın?"dedi. Kötüyüm.  Gerçekten çok kötüyüm. Keşke burada olsaydın yada ben orada olsaydım. Sarılır beraber uyurduk. Saçlarımı okşardın. Beni teselli ederdin. Her şeyin yoluna gireceğini söylerdin.

"Yağmur orada mısın?"

"Evet anne buradayım. Her şey harika gidiyor" dedim sahte bir ses tonuyla.

"Çok sevindim hayatım. Bugün kardeşin sonunda düzgün bir şekilde gitar çaldı inanabiliyor musun? Burada olsaydın 'dur sakın bir yere kımıldama' der koşa koşa kameranı almaya giderdin" dedi. Ve yine göz yaşlarıma engel olamadım. Art arda dökülmeye başladı.

"Çok sevindim. Artık kızların yanına dönmeliyim anne. Seni seviyorum"

"Bende seni seviyorum bebeğim. Kendine iyi bak" dedi ve telefonu kapattık. Tekrar kafamı yastığa koydum ve ağlamaya başladım. Ağlarken uyuya kalmışım. Bir ses duydum. Gözümü açtığım da oda karanlıktı. Kalktım ve ışığı yaktım. Etrafa bakmaya başladım ama bulamadım. Tam ışığı söndürecekken tekrar aynı ses geldi. Aynı sesin pencereden geldiğini fark ettim. Pencereye yaklaştım ve dışarı baktım. Hava karanlıktı. Muhtemelen saat gece yarısı olmuştu. Kafamı bahçeye bakmak için aşağı eğdim. Havuzun kenarında biri duruyordu. Dikkatlice baktığım da Harry olduğunu fark ettim. Pencereyi açtım.

"Aşağı gel konuşmamız gerekiyor" dedi.

"Hiç bir yere gelmiyorum. Git buradan"

"Sadece 5 dakika lütfen" dedi.

"Sana ayıracak bir dakikam bile yok. Git" dedim.

"Hadi ama. İn aşağı sadece konuşacağız"

"Sessiz ol birilerini uyandıracaksın" dedim

"Eğer gelmezsen daha çok bağırırım" dedi.

"Bağırmayacaksın. Hemen buradan gideceksin. Şimdi"

"Nee, duyamadım" diye bağırmaya başladı.

"Bağırma"

"Nee? Aşağı gelecek misin?" daha yüksek bağırdı.

"Geliyorum Allah'ın cezası beni rezil edeceksin" dedim Türkçe ve sessizce.

"Anlamadım" dedi bağırarak.

"Geliyorum. Tamam sus bağırma" dedim. Ve hala üstümde elbisem vardı.  Terliklerimi giyip dışarı çıktım. Berbat görünüyordum ama umurumda değildi. Sessizce merdivenlerden indim. Bahçe kapısına yaklaştım. Bahçeye inen merdivenlere oturmuş yere bakıyordu. Bahçeye çıktım ve arkamı dönüp ses gitmesin diye kapıyı kapattım. Önüme döndüm ve birden onu önümde ayakta görünce irkildim.

"Ne kadar korkaksın" dedi gülerek.

"Ne söyleyeceksen söyle. Zamanım yok" dedim.

"Pekala. Ben bugün için özür dilerim. Kameranın başına gelenler için çok üzgünüm. Ben arkadaşlarımla şakalaşıyordum ve birden beni itince sana çarptım. Hiç biri isteyerek olmadı" dedi. Hiç bir şey demeden onu dinledim. Bir süre bakıştık.

"Eee? Bir şey demeyecek misin?" dedi.

"İyi geceler" dedim ve arkamı döndüm. Bir anda kolumu tuttu ve ona doğru dönmemi sağladı. Aramızda neredeyse mesafe yoktu. Nefesinde ki içki kokusunu alabiliyordum.

"Bak ben gerçekten üzgünüm. Bu konuda ne yapmamı istersen yaparım"

"Yapacak hiç bir şey yok. Olan oldu"

"Beni affedecek misin peki?"

"Affetmek mi? Umurunda olmadığını sanıyordum"

"Hayır unurumda" dedi

"Neden? Tanışmıyoruz bile. Seni dördüncü kez görüyorum ve her seferinde ya ukalalık yapıyorsun yada bencillik" dedim. Yerden bir fotoğraf makinesi aldı.

"Bak bu benim makinem. Bende resim çekmeyi çok seviyorum. Ve bence bir yarışma için yeterli olabilecek kadar iyi fotoğraflar var. İstersen al bu resimlerden biriyle katıl yarışmaya" dedi.

"Sen nereden biliyorsun bunu?"

"Bugün bencillik yaptığım sırada Ece söyledi" dedi.

"Ah Ece" dedim sessizce.

"Senden yardım filan istemiyorum. Bunların hiç biri benim çekimlerim değil. Nasıl olurda bunu bana teklif edersin. Şimdi de bana acıyor musun? Harika" dedim ve hızlıca kapıyı açtım. Kolumu tuttu ama hızlıca onu itekledim. Koşarak yukarı çıktım. Ağlamamak için çok hızlı nefes alıp veriyordum. Hemen yatağa uzandım ve uyumaya çalıştım. Bütün gün yaşadıklarım aklımda dolanıyordu. Neden bu saatte gelip benden özür diledi ki. Gerçekten beni umursuyor muydu? Yoksa başka planlarımı vardı. Kesin karara ulaşmam mümkün değil onu tanımıyorum bile. Düşüncülerde boğularak uykuya kalmışım.

(Türkçe) First Love! Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin