62. Bölüm

139 7 0
                                    

Sabah telefon sesiyle uyandım. Gözümü zar zor araladım. Harry yoktu yatakta. İyice açtım kendimi ve yatağa oturdum. Banyoya doğru seslendim.
"Harry" dedim ama ses yoktu. Komidinin üzerinde bir kağıt fark ettim ve uzanıp aldım. Bu bir nottu.
'Şirinem bugün okula gitmem gerekiyor. Bir kaç derse katılmak zorundayım.
Yastığımın altına bak ve lütfen bana kızma.
Tüm sevgilerimle H
(All the love ;))'
Notu okuduktan sonra gülümsedim ve Harry'nin yastığını kaldırdım. Tabi ki de hemen kızdım. Bir telefon vardı ve IPhone serisindendi. Belki de son modeldi, bilemiyorum pek telefonlara ilgim yoktu ama pahalı olduğuna eminim. Bana pahalı şeyler almasından pek memnun olmuyordum açıkçası. Benim için normal şeyler olabilirdi. Harry kırmadan önce taksitini yeni bitirdiğim bir kamera vardı. Onun yerine son model bir kamera almıştı. Bütün kıyafetlerim, kozmetik ve aksesuarlarım markaydı. Şimdi de son model bir telefon. Bunlar için gerçekten utanıyordum. Simon'ın dediği kızlar gibi hissetmeye başlamıştım. Yani gerçekten Harry'le parası için birlikteymişim gibi görünüyordu. Eğer burada kalmaya devam edersem mutlaka bir işe girecektim ama önce kızmam gereken bir Harry vardı. Telefonu alıp açtım. Bir mesaj vardı.

Gln; 'Yeni telefonuna merhaba de. Umarım kızmamışsındır :)'

Gdn; 'Kızdım'

Gln; 'Oops!'

Gdn; 'Sana almamanı söylemiştim. Hiç beni dinlemiyorsun"

Gln; 'Gerçekten kızındın mı? :('

Gdn; 'ne bekliyordun?'

Gln; 'hmm. Mesela Seni seviyorum, sana aşığım gibi şeyler ;)'

Gdn; 'telefonu geri iade etmelisin. Bu çok pahalı bir telefon Harry'

Gln; 'Ah üzgünüm, tünele girdim. Telefon çekmiyor. Sesin gelmiyor. Al- a- alo'

Gdn; 'bu bir mesaj Harry. Kötü bir oyuncu ve yalancısın'

Gln; 'Bana iki dakika verirsen daha mantıklı bir yalan bulabilirim'

Gdn; 'ciddiyim Harry. Geri vermelisin'

Gln; 'Bebeğim biliyorum beni çok özledin ama dersteyim yazamıyorum. Seni seviyorum :*'

Yine beni atlatmayı başarmıştı ama eve gelince kızmayı düşünüyordum. Kalbim, 'sana jest yapmış çok abartmıyor musun?' diyor. Aklım, 'ama onu uyarmıştın. En azından ucuz bişe alabilirdi' diyor. Her zaman ki kalbim ve aklımın iç savaşının ortasında kalmıştım. Sonra ekrana bakınca gülümsedim. O gün sabah ki ikimizin çekindiği, benim onu öperken ki resmimi koymuştu ekrana. İtiraf etmeliyim ki bunu çok sevmiştim. Anlamsız bir şekilde galeriye girme isteği duydum. Sonra hızlıca galeriyi açtığımda her baktığım resimde ayrı güldüm. Ben uyurken şebek şebek şeyler yapıp resim çekmiş. Birinde benim saçımı kendine bıyık yapmış. Birinde parmağını burun deliğimin üstüne koymuş. Birinde beni öperken çekmiş. Allah'ım ya, birinde de bana kulak yapmış. İnsan sevgilisine kulak yapar mı Harry? Birinde de dil çıkarıp peace yapmış (✌).
"Bu kadar sevimli olmak zorunda mısın?" Dedim kendi kendime ve güldüm. Son resmi görünce şok oldum. Burnumu siyah kalemle karalamış ve kedi bıyıkları yapmıştı. Görünce yataktan koşarak çıktım ve aynaya baktım. Gerçekten de yüzümü boyamıştı. Sabah sabah muzurluğu üstündeymiş anlayacağınız. Hayır o değilde, onca şey yapmış ve ben hala dünya dan habersiz uyuyormuşum. Insan hiç mi uyanmaz, hiç mi kımıldamaz. Uykudayken gerçekten çok savunmasız oluyorum. Bu kötü, çok kötü..
Sonunda banyoya girip yüzümü yıkadım. Dar bir siyah pantolonla salaş bir tişört giydim. Altına da pudra renkte ki tomslarımı giydim. Hafif bir makyaj yaptım. O mükemmel parfümü de sıktıktan sonra telefonumu (kızar ama sahiplenirim) cebime koyup aşağı indim. Bu arada bileklik bileğimdeydi hala. Robbie'nin evindeyken bahçe den bulup saklayarak eve getirmiştim ve çantama koymuştum. Hâlâ bilekligi korumaya çalışıyordum. Oysa ki başına neler gelmişti.
"Merhaba anne!" dedim Barbara'yı öperek.
"Merhaba canım. Uyandın sonunda. Otur sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım" dedi.
"Zahmet etme Barbara. Birlikte dışarıda yiyeceğiz" bu Harry'di. Göz kırptı ve yanağımdan öptü.
"Derste olduğunu sanıyordum"
"Aslında çoktan dersim bitmişti. Daha iyi bir yalan bulabilirdim" dedi omuz silkerek.
"20 gün daha uzatıldı ama bir an önce İngiltere vatandaşı olmak için başvurmamız gerekiyor" dedi
"Burada temelli mi kalacaksın?" Dedi gözleri parlayan Barbara
"Hayır. Yani bilmiyorum, karar vermedim daha"
"Tamam bunu sonra tartışabiliriz. Açlıktan ölüyorum da" dedi ve elimi tuttuğu gibi hızlıca yürümeye başladı.
"Görüşürüz" dedim anneme koştururken. Evet koşturuyordum.
"Harry neden koşturuyoruz?" Dedim ama evden çıkana kadar cevap vermedi. Kapıyı kapatınca belimden tutup kendine çekti.
"Çünkü seni çok özledim. Annenin yanında dikkat etmem gerektiğini söylemiştin"
"Aferin sana. Arada laf dinliyorsun" dedim gülerek. Bir anda dudaklarıma yapıştı ve bir süre öptü.
"Sonunda bununla ödüllendirileceksem, bunu daha sık yapabilirim"
"Rüşvet sayılır bu"
"Yada dinlemem ve her zaman bunu yapabilirim" deyip tekrar öptü.
"Çabuk karar veriyorsun"
"Tavsiye ederim" dediğinde gözlerimi devirdim. Birlikte arabaya bindik ve yine o sevimli kafeye geldik. Burası gerçekten çok sevimliydi ve anılarımız vardı. İçeri girdik birlikte. Yine o kısa ve kilolu sevimli kadın belirdi.
"Merhaba adını söyleyemediğim kız. Tekrar hoşgeldin. Seni burada görmek harika" dedi Martha bana samimi bir kucaklaşma verirken.
"Merhaba Martha. Seni de öyle" dedim gülümseyerek.
"Merhaba kıvırcığım"
"Merhaba Martha. Bugün yine güzel görünüyorsun"
"Her zaman aynı şeyi söylüyorsun"
"Çünkü her zaman öyle görünüyorsun"
"O haklı. Gerçekten çok sevimli ve güzelsin" dedim.
"Ah! Teşekkür ederim hayatım. Harry'nin senin gibi bir güzelliğe aşık olmasına şaşmamalı" dediğinde gülümsedim
"Ve şimdi bu güzelliğin karnını doyurması gerekiyor" dedi Harry elimi tutarak ve yürüyüp bir masaya oturduk.
"Ne getirmemi istersiniz?" Dedi Martha.
"Hamburger yemek ister misin? Müthiş bir hamburgerleri var" dedi Harry
"Tatmayı çok isterim" dedim.
"Pekâlâ. Hemen getiriyorum" dedi Martha ve gitti.
"Ne zamandan beri tanıyorsun onu?"
"Kıskandın mı?" Dedi ukala gülmesiyle
"Saçmalama Harry. Merak ettim"
"Neredeyse kendimi bildim bileli. Çocukluğumdan beri hep buraya gelirim. Ve o gerçekten iltifattan hoşlanıyor"
"Belli oluyor" dedim Martha'yı işaret ederek. Bir adamla konuşuyor ve gülerek saçlarıyla oynuyordu. Ikimizde güldük. Kısa süre de hamburgerlerimiz geldi. Yemeye başlamıştık.
"Buraya Ally ile geldiğimiz gün ki yaptıklarını unutmadım" dedi gülerek
"Sadece tesadüftü"
"Sahi mi? O alışveriş merkezinde kaç tane kafe olduğunu bildiğine eminim"
"Belki buradakileri daha çok sevmişimdir"
"Buraya Ally ile olduğum için gelmiş olabilir misin?"
"Hayır. Dedim ya bişeler almaya gelmiştim"
"Neden o zaman buraya hiç gelmediğini söyledin? Ayrıca telaşın yüzünden okunuyordu"
"Gerçekten bunları mı konuşacağız?"
"Sanırım birilerinin işine gelmedi"
"Neyse ne. Hadi yemeğimizi yiyelim" dedim işaret ederken. Tabi ki de anlamıştı ve buna gülmüştü.

(Türkçe) First Love! Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin