Kamerayı kaptığım gibi aşağı indim. Kapıyı açtım ve bahçeye çıktım. Nefes nefese kalmıştım. Hem kızgın olduğumdan hem de koştuğum için.
"Al bunu. İçindekileri de sil. Senin hiç bir şeyini istemiyorum" dedim. Elini tutup kaldırdım ve kamerayı sertçe eline bıraktım. Sonra arkamı döndüm.
"Bekle" dedi. Tekrar ona dönüp baktım ve hiç bir şey demedim. Devam etti. Ellerini sitresle saçlarının arasından geçirirken,
"Bak ben bugün için üzgünüm. Bir anda kendime hakim olamadım" dedi.
"Bu kadar mı? Bu kadar basit mi? Ben bunca sene özel birini bekledim. İlk öpücüğümünde özel olmasını istedim. Ama sen ne yaptın. Senin saçma egon yüzünden beni öptün. Ve ilk öpücüğüm öylesine saçma, öylesine özel olmadı. Uzak dur benden tamam mı? Gidene kadar seni bir daha görmek istemiyorum" dedim. Hiç bir şey demeden kaşlarını çatıp hızlıca çekip gitti. Bu öpücüğün gerçekten özel olmasını istiyordum. Romantik bir ortamda, sevdiğim adam gözlerimin içine bakarken her ne kadar utansamda içimden onu öpmek için içim içimi yemesini ve ben bunlar düşünürken o beni bir anda öpmesini isterdim mesela. Bunun yerine sıradan tanımadığım bir adam sırf birini sevmediğini kanıtlamak için sıradan anlamsız bir öpücük vermemeliydi. Canımı bu kadar yakan neydi. İlk öpüğümü alması mıydı yoksa bana karşı hiç bir şey hissetmeden öpmesi miydi? Yani benden de hoşlanmayıp, umursamadan öyle sıradan birini öpüyor gibi beni öpmesimi canımı yakmıştı. Hem neden benden hoşlansın ki. Yani Ben onun tipi değilim. O bence manken gibi mükemmel fiziğe sahip olan kızlardan hoşlanıyordur. Kısa boylulardan hoşlanmadığına eminim. Peki neden sürekli aklıma o geliyordu ve her geldiğinde içimde tuhaf bir şey hissediyordum. Yoksa ondan hoşlanmaya mı başlamıştım.
"Ne diyorsun Yağmur. Saçmalama. O her ne kadar sevmesede Ally'nin ona ne kadar aşık olduğunu biliyorsun. Böyle bir şeyi nasıl düşünürsün" dedim seslice kendi kendime.
"Kendi kendine konuşmaya mı başladın sen?" Diana'nın sesiydi. Hemen arkamı telaşla dönüp
"Sanırım" dedim sahte bir gülüşle.
"Kapıdan girerken Harry'le karşılaştık. Selam bile vermedi. Çok kızgın görünüyordu. Bir sorun mu var?"
"Biraz tartıştık" dedim.
"Siz mi? Hangi konuda? Tartışacak kadar samimi olduğunuzu bilmiyordum" dedi.
"Değiliz zaten. Boşver. Ee sen ne yaptın? Konuşabildin mi Liam'la?"
"Evet. Ben tam konuşmaya başlamışken birden beni öptü. Neredeyse kalbim duracaktı" dedi heyecanla.
"Sizin adınıza çok sevindim"
"Sana teşekkür borçluyum. Sen olmasan açılamazdım. Ve Harry'e de. Liam'a benim için çok güzel şeyler söylemiş. Beni mutlaka kaçırmamasını ve bir an önce açılması gerektiğini demiş. Tabi şimdilik sadece ikimiz biliyoruz. Bir de sen" dedi.
"Gitmeden önce sizin birlikte olduğunuzu gördüğüm yani duyduğum için mutluyum" dedim ve birden gözleri doldu.
"Keşke hiç gitmesen" dedi ve bana sarıldı.
"İnternetten görüntülü konuşuruz artık"
"O zaman nasıl sarılacam sana nasıl göz yaşlarımı sileceksin. Burada arkadaşlarım var ama seninle özel bir bağ oldu sanki. Sana açıklama yapmadan bile ne hissettiğimi anlıyorsun. Ve senin sayende aylardır hoşlandığım adamla birlikteyim. Hep böyle bir dostum olsun istemiştim. Şimdi buldum ama sen gideceksin" dedi bende dayanamayıp ağlamaya başladım. Bir süre ağladık ve,

ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Türkçe) First Love! Harry Styles)
FanfictionYağmur hayatında hiç âşık olmayan üniversiteli Türk bir kızdır. İki arkadaşıyla 2 haftalığına İngiltere'ye giderler. Ve hayatlarında ki ilk deneyimleri yaşarlar. Bu maceraya siz de katılın ve hikaye kahramanlarını kendi hayal gücünüzde oluşturun.