74. Bölüm

114 6 3
                                    

Harry üstünü değiştirdikten sonra birlikte aşağı indik ve yemeğini yedi. Gayet keyfi yerinde görünüyordu. Bütün geceyi birlikte geçirdik ve bunun tadını çıkardık.
Sonunda gitme vakti gelmisti. Uçakta yan yana oturduk. Çok stresliydim. Harry teselli etmek için sürekli sarılıyor yada elimi tutuyordu. Uçak yolculuğu oldukça rahat geçmişti. Türkiye ye indik sonunda. Derin bir nefes verdim. Sonunda bildiğim yerlere tekrar gelmiştim. Burayı özlemiştim. Burası benim ülkemdi. Birlikte Ankara'ya vardıktan sonra Çankaya'ya gittik. Kapı da oldukça derin bir nefes aldım, verdim. Elimi tutan Harry'nin elini bıraktım ve kapıyı çaldım. Açan kardeşimdi. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Hemen boynuma atladı.

"Abla" dedi ve üstüme atladı.

"Seni bir daha göremeyeceğim sandım bayan Hobbit" dedi. Ağlarken gülümsedim. İçeri seslendi.

"Anneeee. Ablam geldi" dedi. Koşarak gelen annemin ayak seslerini duydum.

"Yağmur" dedi ve boynuma atladı. O sarıldığında aslında pek de sıcak olmayan bir sarılmayla karşılık verdim. Bende çok özlemiştim ama kızgınlığım belki de kırgınlığım bu hissimi bastırıyordu.

"Seni öyle çok özledim ki kızım. Her gün her saniye seni düşünür oldum. Dönmene çok sevindim" dedi.

"Temelli değil" dedim. Hemen ayrıldı ve

"Ne?" Dedi.

"Sonra konuşuruz" dedim.

Annemin hiç bir şey olmamış gibi davranmasından hiç hoşlanmamıştım. O bana yalan söylemişti ve bu küçük beyaz biz yalan değildi. Bu yüzden öylece görmezden gelerek hiç yaşanmamış gibi davranamazdım.

Bir an Harry'nin yanımızda olduğunu unutmuştum. Anneme sevgilim olduğunu söylemeyecektim. Yabancı bir sevgilim olduğunun açıklamasını yapmak için ve annemle savaşmak için yeterince yorgundum. Türkçe konuştuğumuz için bize hiç bişey anlamamış gibi bakan şaşkın Harry'i işaret ettim.

"Bu Harry. Arkadaşım" dedim.

"Merhaba" dedi Harry ingilizce.

"Merhaba" dedi annem ve kardeşim. İngilizce Merhaba demeyi bilmeyen yoktur her halde.

"Kızım bu oğlan da kim? Türkçe biliyor mu?" Dedi annem.

"Hayır. Ona yabancı bir maddeymiş gibi bakmayı keser misin? " dedim

"Hadi geçin içeri. Gel oğlum" dedi annem. Sanki Harry anlayacakmış gibi. İçeri girerken Harry'e sessizce fısıldadım.

"Arkadaşım olduğunu söyledim. Sakın çaktırma"

"Neden?" Dedi

"Böylesi daha iyi. Güven bana" dedim. Harry kaslarını çatmış bana bakıyordu.

"Gülümse" dedim ve yürümeye başladım. Oda arkamdan geliyordu. Birlikte içeri girip oturduk. Ben Harry'nin karşısına geçtim.
"Abla onun dövmeleri var. Bu kadar dövme canını yakmamış mıdır acaba?" Dedi kardeşim.

"Şunun kollarının haline bak. Mahvetmiş tenini" dedi annem

"Oha o kolunda ki saat orjinal mi onun?" Dedi kardeşim.

"Şöyle bakmayı ve konuşmayı keser misiniz artık? Rahatsız olacak. Sizi anlamadığı için sükretmeliyim" dedim. Harry ise her şey den bir haber gülümsüyordu.

"Niye bu oğlanla geldin?"

"Türkiye'yi görmek istediğini söyledi"

"Burada mı kalacak?" Dedi kardeşim

"Anne?" Dedim anneme bakarak.

"Evet. Ablanın misafiri bizim de misafirimiz" dedi annem gülümsedim. Ayağa kalktım.

"Ben Harry'ye odamı göstereceğim" dedim

"Ne?" Dedi annem

"Sadece odayı göstereceğim anne. Bu onlarda çok normal. Lütfen memleket meselesi haline getirme" dedim.

"Hadi canım sana odamı göstereyim" dedim Harry'e ingilizce. Harry ayağa kalktı ve onlara gülümsedi. Yanıma geldi. Birlikte yürürken kardeşimin sesini duydum.

"Sanırım onları takip edeceğim" dedi sessizce kardeşim, anneme.

"Aklından bile geçirme ufaklık" dedim arkama bakmadan.

"Kulakların hala çok sağlıklı' dedi

"Beş kardeş de öyle. Senin için hazır da bekliyor olacaklar" dedim.

Of'ladığını duydum.
Odanın kapısını açıp içeri girdim. Içeri girdiğimde burayı ne kadar özlediğimi fark ettim. Öylesine eşyalarıma bakmaya dalmıştım ki, bir an yine Harry'i unutmuştum. Yatak örtüm, yastığım, kitaplar ve bir kaç biblo hala yerinde duruyordu. Odam her zaman ki gibi çok temizdi. Aynamın önünde duran aile resmimi aldım elime. Bir kaç saniye bakıp yerine bıraktım. Harry odanın kapısını kapattığında düşüncelerimden kurtuldum. Dönüp Harry'e baktım. Arsızca gülüyordu.

"Ne?" Dedim gülerek.

"Sence de bana zaman ayırma vakti gelmedi mi?" Dedi

"Buradayken dikkat etmelisin?"

"Neye?" Deyip dudağımdan öptü.

"Buna mı?" Dedi. Başını boynuma yaklaştırıp boynuma küçük bir öpücük kondurdu.

"Yada buna mı?" Dedi. Belime sarıldı. "Yoksa buna mıydı?" Dedi gülerek.

"Evet bunların hepsini kapsıyor. Ama şuan bu kural geçerli değil" dedim. Gülümsedim. Yaklaşıp dudağından öpecektim ki kapı çaldı. Hemen ayrıldık birbirimizden. Ardından kapı açıldı.

"Abla, annem diyor ki; aç mısınız? Yoksa biraz dinlendikten sonra mı yiyeceksiniz?" Dedi kardeşim.

"Aç mısın Harry?  Yoksa dinlenmek mi istiyorsun?" (Ing) dedim

"Sana sarılmak öpmek hatta seninle uyumak istiyorum. Belki biraz yaramazlık yaparız" dedi gülerek. Çaktırmadan dirseğimi karnına geçirdim.

"Dinlenecekmiş ablacım" dedim. Ardından annem geldi.

"O dinlenmek istiyormuş anne" dedi kardeşim.

"Tamam o zaman. O kardeşinle aynı odada kalırmıymış bi sor kızım"

"Kardeşimle aynı odada kalman senin için sorun olur mu?" (Ing) dedim. Harry anneme dönüp.

"Evet. Kızınızla aynı odada kalmayı çok isterim efendim" dedi. Ona gözlerimi büyüttüm. Bana baksaydı görürdü. Annem de ona gülümsedi.

"Ne diyor?" Dedi

"Sorun olmayacağını söyledi" dedim.

"Pekala. Kardesin bavulunu koydu odaya" dedi. Dediklerini Harry'e ilettim. Örtü ve yastık verdikten sonra odadan çıkarken öpücük gönderdim ve göz kırptım. Birlikte annemlerle salona geçtik.

(Türkçe) First Love! Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin