28. Bölüm

222 9 0
                                    

Buraya kadar okuduysanız, mutlaka bir fikriniz oluşmuştur. Lütfen benimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yorumlarınız benim için çok önemli. Lütfen kısa da olsa, kötü veya iyi bir yorum yapın. Okuduğunuz içinde ayrıca çok teşekkür ederim.

Sabah kızların dün gece yaşadıklarımla dalga geçmesiyle uyandım. Ben ve Harry'nin taklidini çıkarıyorlardı. Kafamın altında ki yastığı çıkarıp fırlattım. Üçü birden üstüme atlayıp gıdıkladılar. Biz gülüşürken kapı tıklandı ve açıldı. Içeri giren Jesy'di.

"Günaydın tatlım" dedi.

"Merhaba Jesy. Seni yeniden görmek çok güzel" dedim

"Biraz daha kalmış olmanıza sevindim. Ve şimdi kahvaltı zamanı" dedi elini çırparak. Kızlar aşağı indi. Bende hazırlanıp indim ve birlikte kahvaltı yapacakken telefonum çaldı. Harry olduğunu ima edercesine Dilek pis pis gülüyordu. Bende o olduğunu düşünüyorum. Elime aldığımda annem olduğunu gördüm. Ayağa kalktım, uzaklaşmak için.

"Birileri fazla ayrı kalamıyor galiba" dedi Dilek. Bozuntuya vermeden gülümsedim ve yukarı, odama çıktım.

"Merhaba anne"

"Merhaba tatlım nasılsın?"

"İyiyim anne sen?"

"Pek iyi sayılmaz. Dilek'in ailesine bizde yardım ettik ama hala eksiğimiz var" dedi.

"Ne kadar?"

"8 bin kadar. Biliyorsun bizimde ev ve araba kredimiz var bu yüzden kredi çekemiyoruz. Ece'nin aileside aynı şekilde"

"Buna üzüldüm anne"

"Ben düşündüm ki, belki sen bulabilirsin"

"Burada nasıl bulabilirim? Sana bulabileceğimi düşündüren nedir?" dedim.

"Belki Diana-" dedi ama sözünü kestim.

"Hayır anne. Asla Diana'dan isteyemem"

"Gurur meselesi yapma hayatım. Bunu arkadaşın için yapacaksın"

"Olmaz anne. Bunu yapmayacağım" dedim. Odada ayağa kalkmış bir ileri bir geri gidiyordum ve sitresle ellerimi saçlarımdan geçirdim.

"Dinle canım. Gerçekten kötü durumdalar. Dilek bunu öğrenirse çok üzülür. Sen her zaman yardım severdin. Şimdi ne değişti? Neden bunu yapamıyorsun?" Dedi. Geçip yatağa oturdum ve sakinleşmeye çalıştım. Derin bir nefes aldım ve konuştum.

"Haklısın anne. Tamam ben bir şekilde bulmaya çalışacağım" dedim

"Senden haber bekliyor olacağım. Hoşçakal" dedi ve telefonu kapattı. Telefonu yatağın üstüne attım ve düşünmeye başladım. Ben nereden bulacaktım o kadar parayı. Diana'dan istemeyeceğime emindim. Yerimden kalktım ve cüzdanımı alıp odadaki masanın koltuğuna oturdum. Cüzdanımı masanın üstüne boşalttım. 200 liradan da az para vardı. İki elimle paralarla oynayıp düşünüyordum. Bilekliğim gözüme çarptı. Harry'nin bana aldığı altın bileklik. Kendi kendime konuşmaya başladım.

'Hayır. Hayır bunu yapamam. Bu bileklik çok özel. Ama Dilek'in ailesine de yardım etmek zorundayım' Bildiğim kadarıyla Ece'nin de pek parası yoktu. Ondan istemek onu da sıkıntıya sokacaktı. Bu yüzden ona söylememeye karar verdim. Sanırım bu bilekliği satmak zorundayım. Biliyorum 8 bini tamamlamayacak ama ne kadar tutarsa üstünü tamamlamaya çalışacağım. Nasıl tamamlayacağımı da bilmiyorum ama şuan da aklıma gelen tek şey bu. Bilekte biten kot pantolonumun altına biraz yüksek spor topuklu ayakkabılarımı giydim. Aslında ne giydiğimi umursamadım. Bu yüzden elime geçen ilk ayakkabımı giydim. Telefonumu alıp aşağı indim.

(Türkçe) First Love! Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin