35-Yılbaşı

308 21 19
                                    



❄️

"Kız! Önüne bak!" Olduğum yerde durup halının üstündeki yastığa baktım. Koltuk yastığının holdeki halıda ne işi olduğunu sorgulama gereksimi duymadan yastığın üstünden atlayarak balkondaki masaya doğru yürüdüm. Elimdeki sarma dolu tabağı kuş sütü eksik olan masanın üzerine koyarak mutfaktaki Jülide'ye doğru döndüğümde "Sonra niye geberdik!" diye tısladı Kerimcan Durmaz havasıyla. "Geber!"

Asık yüzümü onun gülen yüzüne sergileyip gözlerimi devirdim. Bugün yani bu akşam yeni yıla giriyorduk; evdeki herkes çok mutluydu. Yılın bu zamanları mutluluktan kalbi kulaklarında atan ben ise bu sene bir rutin değişikliği yapmış, somurtmayı tercih etmiştim. Çünkü neden somurtmayayım?

"Ben var ya efsaneyim," diyerek mutfaktaki tezgahın üzerinden tahta kaşık alan Tuğberk'e bakışlarımı çevirip balkondan çıktım ardından ağır adımlarla mutfağa yöneldim. Balkonumuz uzun camlarla kaplı, şömineye yakın -sıcak- ve evin beş katı büyüklüğünde olmasından dolayı Yılbaşı masasını burada hazırlamayı uygun görmüştük. Pardon, Jülide uygun görmüştü. "Ben var ya harikayım. Önceki hayatımda Arda Türkmen falan olmalıydım." Elindeki tahta kaşığı ocaktaki sosa daldırıp salçalı sosu karıştırdı ve yanına gelmem için parmağıyla bir işaret yaptı.

Homurdanarak yanına gittiğimde "Tat bakayım şunu, Drama Queen." diyip kaşığın üstündeki sosu bana doğru çevirdi. Bir süre sosa somurtarak baksamda onun kötü bakan elalarının hedefi olmaktan kurtulma amaçlı sosu tatmıştım. Ekşi bir aroması olsa da güzel olmuştu. "Nasıl olmuş?"

"Yiyen kişiyi zehirlemez. Bu da bir şey."

Tuğberk gözlerini yapay bir sinirle kıstı. "Iy! Kıskanç. Def ol git gözümün önünden! Etrafa negatif enerji saçan şirret seni." Normalde bu cümlelerin ardından ona vurmaya başlamam gerekiyordu ama yine göz devirmekle yetinmiştim. "Git! Çatal, kaşık, bıçakları düzenle. Hadi bir işe yara. Tembel teneke."

Fırının başında hindinin pişmesini bekleyen Jülide bize bakarak kıkırdadığında Tuğberk'in laf sokmasına ağzımı açmayarak mutfaktan geri çıkıp balkona girdim. "Jülide bu ciddi ciddi dediğim şeyi yapmaya gitti ya la."

Balkondaki sehpanın üzerindeki kaşık ve çatalları alıp servis tabaklarının yanlarına dizlemeye başladığımda Jülide'nin, Tuğberk'e doğru bir şeyler fısıldadığını duymuştum ama umursamadım. İstesem fısıldadığı şeyi dinleyebilirdim, dinlemek bile istemedim. Bugün moralim o kadar bozuktu ki çevremde olan hiçbir şeye tepki dahi veremiyordum.

Evet yılbaşına sayılı saatler kala benim moralim bozuktu. Morelimin bozukluğuda tam olarak şundan kaynaklanıyordu; Dün akşam komşumuz olan Rasim amcadan öğrendiğim her şeyi bizimkilere anlatmıştım, en ince ayrıntısına kadar hemde. Hepsi beni şok içinde dinlemiş, çıtını dahi çıkarmamışlardı. Daha sonra anlattıklarım bittiğinde mantıklı olarak bir tepki, reaksiyon ya da fikir vermelerini beklemiştim.

İlk beş dakika birbirlerine şok içinde bakmalarının ardından Jülide ciddiyete bürünerek 'İyi hoş da yarın yılbaşı, Derin. Şu an bu tehditçi zırvıntısının yaptığı saçma işlerle uğraşamayız. Lütfen bu önümüzde iki günü eğlenerek geçirelim sonra bir şeyler düşünürüz.' demişti. Vermeleri istediğim tepki bu değildi! Kesinlikle bu değildi.

Tamam, eyvallah. Yılbaşına giriyoruz. Yeni yılı kutlayacağız, bilmem ne falan ama sırf yeni yıla giriyoruz diye dibimizde olan olayları yok mu sayacaktık?

Yahu yürüyerek yarım saatlik uzağımızda olan adamın evinden psikopat tehditçi zamanında hayvan kaçırıp o hayvanların sakatatlarıyla ailemizi tehdit etmişti. Hadi bunu umursamamayı seçtik diyelim. Peki diğer öğrendiklerimiz? Tehditçinin kolunda çapa dövmesi vardı diyorum, gemiyle alakalı ailemizin işleriyle alakalı diyorum, bildiğimiz kadarıyla ortada üç tehditçi var diyorum, Seçkin ile gittiğimiz evin eski sahiplerinin 1995 yılında o evde oturduğunu ve evin içindeki adamın mühendis olduğunu anlatmaya çalışıyorum ama tüm bunlara rağmen aldığım cevap 'Yeni yıla giriyoruz, Derin. Şu an bunları yaşanmamış kabul edip iki gün sonra Fulya ablayla konuşalım.' oluyordu.

Küçük Bir MeseleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin