49-Sevgi

243 24 28
                                    



"Yanlış bir şey yapmanı bilmem ama saatler önce çok hatalı bir şey yaptın. Evden tek başına çıkıp, kimseye haber vermeden buraya gelmen bana göre hatalıydı. Hemde çok hatalıydı, Derin Azrak."

Fısıldaması zihnimin duvarlarına çarparak bir anlam kazandığında aralık duran dudaklarımdan bu sefer yardım çığlığı çıkmamıştı. Dudaklarım, beynime aniden bir mızrak gibi saplanan düşünceyle benden bağımsız bir şekilde kapanırken, arkamda olan şahıs donduğuma kendince kanaat getirmiş olacak ki bunu bir fırsata çevirmek istedi. Belimi sıkıca sardığı sağ kolundan destek alarak beni çiftliğe doğru sürüklemeye başladığında sesimi çıkarmadan, donmuş taklidi yapmaya devam ettim.

Oysaki ben donmamıştım.

Biraz önce vücudumda ağırladığım korkuyu, dehşeti ve şoku sadece sessize almış, tek bir şeye odaklanırken, yirmi yıldır yanımda bana eşlik eden soğuklanlılığımı geri kazanmıştım. Bu benim için büyük bir artıydı.

Ayağımdan çıkmak üzere olan botlarım çakıl zeminde geriye doğru sürüklendiğim için uğursuz bir ses çıkartırken, gözlerimi botlarımdan alarak giderek uzaklaştığım açık bahçe kapısına diktim. Arkamdaki yabancının kim olduğunu biliyordum. Hayır hayır. Kimlik olarak değil. Şahsiyet olarak. O ailemi ve diğer aileleri tehdit edenlerden biriydi. O, tehditçiydi.

Ve az önce kendisi hâlâ farkında olmasada yanlış bir hareket yapmıştı. Aslında buna yanlış demek az kalırdı. Bir hareket yapmıştı; bu hareket onun için yanlıştan daha fazlaydı. Başlı başına hataydı. Hatalı bir hareket yapmıştı. Tıpkı benim bir anlık sinirle buraya gelip kimseye konumumu söylemeyerek saatlerce burada çalışıp dolanmamdaki gibi büyük bir hata yapmıştı hemde.

Kulağıma fısıldamıştı.

Sesini bana duyurmuştu.

Ve sesi bana çok tanıdık gelmişti. Sesi çok tanıdıktı. Sesi oldukça kalın bir erkek sesiydi ve o ses çok tanıdıktı. Ben bu sesin sahibini tanıdığıma emindim. Nasıl ki Ecrin Sancaktar ismini bir yerlerde duyduğuma adımın Derin olduğu kadar eminsem, bu sesin sahibinide tanıdığıma emindim.

Ses, zihnimde vardı. Zihnimde kayıtlıydı fakat sesin sahibine ait hiçbir şey yoktu. Ses tanıdıktı fakat sesin sahibinin görüntüsü yoktu.

Anladığım şeyle birlikte gözlerimin şüpheyle kısıp, alt dudağımı kanatmak istercesine dişledim. O, yabancı biri değildi. Şu anda beni çiftliğin en ücra köşesine doğru sürükleyen şahsiyet yabancı biri değildi. Aylardır bizi tehdit eden bu şahsiyet benim için yabancı değildi. Tanıdığım biriydi. Yemin ederim ki tanıdığım biriydi! Kimdi?

Görüntüyü kafamda oluşturamıyordum.

Siktiğimin hafızası yine iptal olmuştu.

Ses zihnimde kayıtlıydı, görüntüsü yoktu!

Ah, harika!

Tam sırasıydı şu an zaten hafızamın parça parça dağılmasının! Tam sırasıydı!

Bir umut yüzünü görmek için boynumdaki kolundan kafa hareketlerimle kurtulmaya çalıştığımda hareketlenmem onun garip bir homurtu çıkarmasına ve kısık sesle küfür etmesine neden olmuştu. Anlık boşluğundan faydalanarak gözlerimi açıkta olan kollarında gezdirdim. Belimle birlikte iki elimi hapsetmeyi başaran uzun sağ kolunu süzüp bileğine baktım. Çapa dövmesi yoktu. Çenemi hafifçe eğerek boynuma kıpraşmamam için doladığı sol kolunada  hızlıca bir bakış attım. Yine çapa dövmesi yoktu.

Küçük Bir MeseleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin