37-Eğlence

270 23 17
                                    


Multiamedia; Derin Azrak

🌊

"Tüh be! Umduğum gibi çakıllı yollarda yürürken üstünden yanlışlıkla beş tane ATV geçmemiş. Yine hayattasın, bebe."

Salondan içeri bavuluyla giren Tuğberk'e ithafen gülümsediğimde arkasından gelen Jülide'nin kahkahasını umursamadan bana doğru ses çıkartacak şekilde el hareketi çekti. Beni çok seven kankalarımda başı çekiyordu kendisi. Hiç tartışmayalım.

Pis pis gülerek "Ayağı kalkarsam o el hareketini bir yerine sokarım yalnız." diyen Görkem beni göğüsüne çektiğinde gülümsememi hiç bozmadan ona doğru yanaştım. Kucağında Karmen uyuyordu ama bu ona yanaşman için bir engel barındırmamıştı. Havada, karada, denizde nerede olursak olalım her türlü ona yanaşırdım zaten.

Çünkü mükemmel sevgim ve teninden yükselen tatlı kokuyu soluma isteğim engel mengel tanımıyordu.

Ayrıca o tatlı kokusunu bir gün bile alamazsam krize girdiğim henüz kimsenin bilmediği büyük bir gerçekti. Herif beni kokusuna bağımlı yapmıştı.

Lanet olası.

"Sarışın yellozuna söyle o zaman. Bana bulaşmasın. Aşırı yorgunum." Burnundan kayan siyah çerçeveli gözlüklerini işaret parmağıyla düzelten Tuğberk babaannemin yatağı gitmeden önce çıkardığı birkaç homurtuyu çıkardıktan sonra mutfağa yöneldiğinde holün ortasında bıraktığı bavulu süzdüm. "Bir günlük geziye gittiniz. Neden yanına bavul aldın?"

"Sen sor diye, Drama Queen." dedi buzdolabına yönelirken. Gülerek yanağımı Görkem'in göğüsüne bastırdığımda o da benimle birlikte gülmüştü.

"Ay huysuz şey!" Sırt çantasını çıkartıp köşeye bırakan Jülide önüne gelen uzun kahverengi tutamları geriye atarak salona doğru yürüdü. Tuğberk'in aksine oldukça mutlu görünüyordu. Sanırım Görkem'in ayarladığı Atv turu ona iyi gelmiş olmalıydı.

"Dün kıçını ATV koltuğundan indirmediği için beli ağrıyor şimdi. Ondan böyle huysuz. Siz onu takmayın." Jüjü gülümseyerek çaprazımıza oturdu. "Efsane geçti! Efsane! O kadar eğlendim ki! Hele ormanlık alandaki yarışlarda bir eğlenmişim. Tuğberk'i üst üste iki kere yendim bu arada. Söylemeden geçmek istemiyorum." Güldüğünde mutfakta tıkınan Tuğberk 'Ihı' dermişçesine bir ses çıkarmıştı. "Oteli canlı müziği, yemekleri, içecekleri... Her şey mükemmeldi! Görkem bundan sonra bütün tatillerimi sen ayarlıyorsun. İtiraz etmeni istemiyorum, kanka."

"Bunu duyduğuma çok sevindim, bacımsu. Tabii ki ayarlarım. Rahat ol, sen." Sağ kolunu belime atan Görkem'in tebessümünü izledikten sonra gözlerimi Jülide'ye çevirdim.  "Siz tatilinizi yaptınız. Oh ne güzel! Darısı benim başıma..." Gerçekten darısı lütfen benim başıma. Kısada olsa bir tatil için neredeyse her şeyimi verirdim. Bu aralar hiç olmadığı kadar kısada olsa bir tatile ihtiyacım vardı ama işte hayat şartları.

"Aman ne tatil!" diye homurdandı mutfaktan Tuğberk. "Belim kırılırcasına ağrıyor, aminyum."

"Kim dedi sana onca saat boyunca ATV sür diye?" Kaşlarını yapay bir sinirle çatan Jülide ona düz bir bakış atıp bize geri döndü ve saniyesinde sıcak bir şekilde tebessüm etti. "Onu bunu boş verin şimdi. Siz anlatın biraz bakalım! Dün biz evde yokken ne yaptınız? Var mı ekşınlı bir gelişme?"

Ee dün evde onlar yok iken ne mi yaptık? Hiçbir şey yapmadık açıkçası. Her şey oldukça sıradan geçmişti. Aslında tam olarak her şey sıradan geçmemişti. Şimdi düşününce...

Yanağımı Görkem'in göğüsünden çekerek kucağında uyuyan Karmen'i rahatsız etmeden omuzlarımı dikleştirdim. Koyu kahverengi gözlerin odağı olurken "Dün Rezan'a Katar'dan hisse satın aldırdım. Petrol hissesi. Yarın sözleşmenin yüz yüze yapılması için Katar'a gidecek." dedim düz bir sesle. "Bunun dışında pek önemli bir şey olmadı. Görkem bütün gün hastanedeydi."

Küçük Bir MeseleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin