60-İhtimaller

255 21 154
                                    


Evet evet evet geldi geldi!

Bölüm geldi.

Aşırı kötü bir depresyon, sıkıntı sürecinde yazdım, her şeyi patlattım. Muhtemelen iğrenç oldu ama ne yapalım? Ruh halim berbattı.

Umarım beğenirsiniz ama benim içime hiç sinmedi.

Neyse eğer kötü bir bölüm olmuşsa özür dilerim, iyi okumalar.



Multiamedia: Derin Azrak

Bende yürüyorum kendisine, yeap.

🌬

"Zıkkımın kökünü iç, Derin!"

Ağlamaklı bir ses çıkartıp önümdeki kahve fincanını kendime çektiğimde başımda dikilen anannem enseme bir şaplak atmıştı. Zonklayan başım yediğim darbe sonucunda daha çok zonklarken yanımda oturan Tuğberk yapay bir şekilde ağlamama kıyamamış olmalı ki saçımı okşayıp bana sevgi gösterdi. Kancık kardeşim bile bana sevgi gösteriyorsa durumumun boktanlığını konuşmak dahi istemiyordum.

"Ben sana içki içilmeyecek demedim mi?! Babası kılıklı! Alkolik enik yavrusu!" Anannem bu seferde omzuma vurduğunda burnumu çekip Tuğberk'e yaslandım. Kahvaltı masası benim için darp masasına dönüşmüştü. "Saçını başını yolmadığıma dua et! Rezil ettin beni elaleme!"

"Ay ne yaptım?! Ne yaptım? Alt tarafı birkaç kadeh bir şey içtim!"

"Bu arada birkaç kadeh dediğide birkaç şişe." diyerek beni düzelten Tuğberk'e elimin tersiyle vurduğumda anannemde hırlayarak benim ağzıma geçirmişti. Burnumu bir kez daha çekip ağlamaya kaldığım yerden devam ettiğimde "Geri zekalı!" diye hırladı anannem. "Dinsiz! İmansız! Bir de ne yaptım diye soruyor?! Düğündeki herkese rezil olduk! Herkese!"

"Sizi bilmem Melek teyzeciğim ama biz rezil olmaya alışkın insanlarız." diyip anlık sırıtan Tuğberk çatalla kendini ve beni işaret ettiğinde bir an güleceğimi sanmıştım; sanmakla yetindim. "Bize rezil olmak pek koymuyor."

Anannem gözlerini belertti. "Size şimdi buradan ben koyacağım! O olacak! Böyle bir şeyi bir daha görmeyeceğim! İstemiyorum! Yok içki miçki size! Başta Derin olmak üzere bitti! İçki yok! Tamam mı?!"

Sessiz kalmayı tercih ettiğimde anannemin sinir katsayısı yükselmişti. "Tamam mı?!"

Asla tamam demeyi düşünmüyordum.

"Tamam tamam! Melek teyzeceğim bence Derin dersini aldı. Bir daha yapmayacağından eminim." diyen karşımdaki Rezan ağzına zeytin atarak ayakta çay koyan anannemi süzdü. O çaydanlığı bana koymadığına şükrettiğim sırada demliği sallamaya başlayınca çığlık atarak kafamı Tuğberk'in omzuna yasladım. Çok şükür ki beklediğim olmamış anannem dün içki içtiğim gerekçesiyle beni demlikteki çayla yakmamıştı.

"Annesinden sokak ortasında darp yiyen çocuklar gibi zırlama sende be! Başımı ağrıtıyorsun! Al salatalık ye." Tuğberk salata tabağından bir salatalık alıp elime tutuşturduğunda "Nasıl zırlamayayım? Bende ananemden bahçe ortasında dayak yiyorum." dedim yapay bir şekilde ağlarken. "İkisi aynı şey!" Ağlamam yapay olsa bile gözyaşlarım çoktan yanaklarıma ulaşmıştı. Sanırım o kadar çok yapay bir şekilde ağlamıştım ki bu sonunda gerçek ağlamaya dönüşmüştü.

"Yok bir daha içki içmek falan! Yemin ediyorum, parçalarım seni! Cimcikliye cimcikliye morartırım o etlerini!" Anannem üstündeki çiçekli elbisenin kol detayını kıvırarak bana bir iki tane daha yapıştırdığında çığlık atıp salatalığımın ucunu kemirdim. Aslında vuruşları canımı yakmıyordu; sabahın köründe ağlayasım geldiği için canım acıyormuş gibi davranıp ağlıyordum.

Küçük Bir MeseleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin