11-Uyku

417 31 24
                                    



Multiamedia: Derin Azrak

🌊

Uykunun çöktüğü ruhum yavaşça ayılmaya başladığında dışarıdan gürleyen şimşek ve yağmurun sesi zihnimde çınlıyordu. Birbirlerine girmiş kirpiklerimi kırpıştırarak görüntü kazanmaya çalıştım. Gözlerimin odağına önce tavan ardından da gri birkaç saç tutamı girdiğinde yutkunmuştum. Gri saç tutamı?

Görkem...

Çıplak ayaklarımın çıplak ayaklarına değdiğini hissettiğimde kurumuş dudaklarımı yalayarak ayaklarıma bir bakış attım. Ben botlarımı çıkardığımı hatırlamıyordum? Botlarımı Görkem mi çıkarmıştı? Beynimdeki anlamsızlık kuyusu giderek derinleşirken dirseğimi bükerek kalkmaya çalıştım. Farkında olmadan yüzümü buruştururken bir an ayağa hiç kalkamayacağımı düşündüm. Görkem'i uyandırmak istemiyordum.

Olabildiğince yavaş hareket ederek doğrulduğumda yatağın üstünde döndüğünü hissetmiştim. Birkaç saniye bekledim. Sakinlik yine gündeme geldiğinde tam ayağa kalkacaktım ki elini belime yerleştirip beni yatağın içine geri çekti. Hiç zorlanmadan...
Kafam yastıkla buluştuğunda verdiği sıcak nefesini boynumu gıdıklamıştı.

Sanırım sıcaktan boğulacaktım.

"Görkem." diye fısıldadım belimdeki elini çekmesini dileyerek. Dudaklarını boynuma sürtüp homurdanırcasına bir ses çıkardığında irkilmiştim.
Nefesi nefesime karışıyordu şu an. "Görkem..."
Yüzünü boynuma gömüp beni kendine bastırdı. Belimdeki eli sıkılaşırken  "Görkem." diyebildim. Penceremi kırmak istercesine vuran yağmur damlalarının sesleri nefes alış verişlerimize bulaşıyordu, yutkundum. Beni kendi sıcaklığıyla öldürecekti. "Uyan hadi."

Dudaklarından hafif bir mırıltı döküldü ama boğuk sesinin içinde kaybolan harfleri işitememiştim. Ensemdeki terin kabardığını hissederken elimi havaya kaldırıp saçlarına daldırdım. Yumuşacık saçları parmaklarımın arasından süzülerek geçtiğinde "Görkem." diye fısıldadım. "Uyan."

Bana biraz daha sokulduğunda artık nefes alamayacağımı ve sıcaklıktan öleceğimi düşünmüştüm. Teninden yükselen sıcaklık bedenimi etkisi altına alırken tam onu iteceğim sırada "Anne." dedi kısık bir sesle. Hareketlerim durdu. İçimde aniden kopmaya başlayan fırtınaların dışarıdakiyle kıyaslanamayacağını fark ettiğimde dudaklarımı birbirine bastırarak saçlarındaki elimi çektim. Anne. Rüyasında annesini mi görüyordu?

Bu düşünce burkulmama sebep olurken gök sanki yırtılıyormuşçasına çığlık attı. Beyaz şimşek odamın duvarlarına mesken tuttuğunda Görkem'in kirpiklerinin hareketini boynumda hissetmiştim. Hareketsiz kalarak gözlerimi yumduğumda bunu neden yapmıştım? Tam olarak bir fikrim yoktu... Sanırım beni uyuyor sanıp geri çekilmesini istemiştim. Çünkü şu anda beni uyanık görürse saçma sapan düşüncelere kapılırmış gibi geliyordu. Yani... Onu uyurken izlediğimi falan düşünebilirdi. Böyle düşüncelere kapılmasını istemiyordum.

Uyanmıştı.

Bunu kirpiklerinin boynumdaki hareketlerinden anlamıştım. Kirpiklerini kırpıştırıyordu ama geri çekilmiyordu. Neden geri çekilmiyordu? Kafasını yavaşça çevirdi. Tam geri çekileceğini düşünürken nefes boşluğuma yanaşıp elini belimden çekerek karnımın üzerine koydu. Soluk alıp vermeye devam ettiğinde donmuştum. Neden geri çekilmiyordu? Çekilmemiydi. Geri çekilmeliydi!

Birden "Irzıma geçtin değil mi, Derin?" diye sordu, sesi uykunun tellerine kurban gitmişti. "Bana dokundun değil mi?" Burnunu yapay bir şekilde çekti. "Irzıma geçtin."

"He ırzına geçtim, koala kılıklı." diyip konuşmaya devam edecektim ki durdum. Gözlerimi yavaşça araladığımda yaptığım salaklığı fark etmem yalnızca iki saniyemi almıştı. Ah! Uyumadığımı anlamıştı! Siktir! Şimdi uyanıp onu izlediğimi falan düşünüyor olmalıydı. Ya hayır ya!

Küçük Bir MeseleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin