Pera
Hastaneden ev eksiklerimi almak için erken çıkmıştım. Henüz hasta bakmıyordum yani yeni geldiğim için bana istisna tanımışlardı.
Hastanenin yakınlarında kafelerle dolu bir cadde vardı. Yılbaşı yaklaştığı için ışıl ışıldı.
Yolda yürürken küçük bir kız çocuğu gördüm. Sokağın kenarındaki yavru köpeklerle oynuyordu. Ve işaret diliyle birşeyler söylüyor gibiydi.
Etrafında kimse yoktu. Yavaşça onun yanına ilerledim. Onu korkutmamak için eğildiği yerin yanına ben de eğildim.
Beni görünce biraz tereddüt etti. Buralı da değildi. Asyalı olduğu belli oluyordu. Çoğu ülkelerin işaret dillerine ilgim vardı. Korece işaret dilini de biliyordum.
Belki doğru tahmin ederim diye işaret diliyle
"Merhaba adın ne güzellik.""Mi Sol"
"Ailen nerde peki burda neden yalnızsın.""Babamın sekreterini takip ediyordum ama sonra köpekleri görünce onlarla oynamaya başladım. Nasıl geri döneceğimi bilmiyorum."
Dudakları büzülmüş ve gözleri dolmuştu.
"Aileni bulmamda yardım edeyim mi?"
Usulca başını salladı. Gözlerinden birer damla yaş akmıştı.
"Ağlama güzelim. Şimdi gidelim ve aileni bulalım"Doğrulur doğrulmaz Mi sol elimi tuttu. Bana güveniyordu. Başka birisi onu bulsa belkide kötü birine de inanacaktı. Caddede yürüyüp tek tek Mi sol ün dediği gibi kafelere baktık. Sanırım fazla uzaklaşmış olmalıydı.
Sonunda büyük ışıltılı bir cafenin önüne geldiğimizde Mi sol camdan birkaç kişiyi isaret etti. Gözüm önce dün takside karşılaştığım adama takıldı. Mi sol'ün beni çekiştirmesiyle içeriye girdik.
Ailesine açıklama yaptıktan sonra Mi sol ile vedalaşıp dönmeye karar verdim.
Kalkmıs ve kapıya yönelecekken taksideki adamın bana ve mi sol e dikkatle baktığını gördüm.
Umursamadan dışarıya çıktım.Mi sol gerçekten çok şeker ve masum bir kızdı. Ailesi de onun için çok endişelenmişti.
Bana küçüklükten beri arkadaşım olan Gilbert'i hatırlattı. Üniversiteyi bitirir bitirmez 3 yıllık kız arkadaşıyla evlenmişti. Çok istemelerine rağmen bebekleri olmamıştı. Buraya gelmeden bir ay önce Gilbert karısının sonunda hamile kaldığını söylemişti. Gözlerindeki mutluluk paha biçilemezdi.
Gilbert benden 5 yaş büyüktü bana abi gibi davranırdı. Ama çok yakındık. 4 yıl sonunda çok istediği bebeğinin haberini almıştı. Tüm zorluklara değmişti.Akşam olmak üzereydi ve gökyüzü mor pembe arası soft renklerini almaya başlamıştı.
Tüm alışverişimi yapmış ve taksiyle eve varmıştım. Sanırım bir araba edinmem gerek. Taksiyi bekleyerek ömrümden ömür gidiyor.
Eve girince aldığım malzemeleri mutfağa hızlıca yerleştirdim. Daha gidip yatak odasına kıyafetlerimi yerleştirdim.
Sanki sürekli bu evde yaşıyormuşum gibi rahattım evi incelemiyordum bile. Mutfağa dönüp kendime çorba kızarmış tavuk ve salata hazırladım.
Masaya servisi kurup oturduğum sırada nedense o an içimde bir boşluk oldu. Yalnızlık.
O sırada çalan telefonumla dikkatim dağılırken annem yazısını gördüm.
Ahh anneler hep hisseder değil mi?
Yani sürekli öyle olduğunu söylerler.Açtım ve hopörlere verdim.
-Kuzum ne yapıyorsun?
-Yemek hazırladım annecim yemek yiyorum. Sen peki?
-Ben de evdeyim babanla. Sana selam söylüyor. Şimdiden izledik seni birtanem
-Bende sizi çok özledim.
-Peki yeni evini beğendin mi? Kanada'ya alışmak zor olacak değil mi?
-Biraz öyle görünüyor annecim. Kanadada trafik fena.
Evi pek inceleme fırsatım olmadı. Biliyorsun bugün kliniğe gittim.-Ahh doğru kuzum. Neyse bakalım sen yemeğini ye ve güzelce dinlen. Uykunu iyi al tamam mı annem?
-Tamam annem iyi geceler.
Telefonu kapatıp masaya koydum.
Annem ben ne kadar büyürsem büyüyeyim beni kuzum diye seviyordu.
Ona bazen artık ben büyüdüm neden hala bana bebek gibi davranıyorsun dediğimde annelik içgüdüsü olduğunu ve anne olmadan öğrenemeyeceğimi söylerdi. Bu konuda hiçbir fikrim yok.Arin mesaj atmıştı.
-Yarın akşam bana gel pera hem bogum ile tanışmış olursun birkaç arkadaşımızı da davet ettik. Film gecesi gibi birşey yapacağız.Arin bana hep erkek arkadaşı Bogum dan bahsederdi ama hiç sahsi olarak onunla tanışma firsatım olmamıştı.
Hem burda Arin den başka arkadaşım da yoktu. Birkaç arkadaş edinmenin ne zararı olabilirdi ki.Arin'e geleceğime dair mesaj attıktan sonra masayı toparlayıp bulaşıkları hallettim.
Saat daha 9 du ve şuan yapacak hiçbirşeyim yoktu. Evde henüz televizyonda yoktu.
Biraz telefonumla oyalandım. Ne uykum geliyordu ne de yapacak birşey buluyordum.Aklımda bir ampul yandı. Evde her sıkıldığımda yapacağım şeyi yapacaktım.
Gidip üzerime kırmızı eşofman takımımı ve içine beyaz bir tişört giydim. Kırmızı eşofman altımın parçalarını dizlerime kadar kıvırdım. Evet temizlik yapacağım.
Hemen telefonumu son ses verip müzik açtım.
Gidip elektrikli süpürgeyi aldım ve elin tüm yerini süpürdüm.
O kadar müzik aradıktan sonra süpürgenin sesinden duymamam da yüzümde ifadesiz bir bakış bıraktı.Süpürmeyi bitirdikten sonra banyoya gidip viladanın kovasına su doldurdum. Dolaptaki lavanta kokulu kolonyadan suyun içine karıştırdım.
Salondan başlayıp tüm evin parkelerini sildim. Evim mis gibi lavanta kokuyordu.
Silme işini de bitirince mutfağa geçtim. Dolaplardaki tüm tabakları bardakları ve tencereleri indirip tezgaha koydum.
Elime bir ben alıp temizleme spreyiyle dolapları güzelce sildim. Son olarak eşyaları yerleştirip mutfaktaki işimi bitirecektim.Tencereleri ve tabakları yerleştirdim önce.
Daha sonra bardakları yerleştirecekken elime aldığım iki bardak kaydı yere düştü.
Aferim pera çok güzel yaptın. Diye söylenerek eğildim ve kırık parçaları toplamaya başladım.
Parçanın birinin çok sivri olduğunu farketmeden alime aldığımda baş parmağımı kestim. Kanıyordu ve acıya teloransın düşük olduğu için canım çok acımıştı.Hemen banyoya parmağımı suya tuttum. Biraz derin bir kesikti ve hala kanıyordu. Kanaması durunca ilk yardım çantasından mikrop önleyici bir krem alıp sürdüm. Sonra küçük bir yaralandı yapıştırdım.
Pera için herşey yolunda gitse dünyanın sonu gelir.
Diyerek söylendim ve mutfağa geri döndüm. Süpürgeyle kalan kırık parçaları süpürdüm ve kalan bardakları hızlıca yerleştirdim.Temizlik malzemelerini topladım ve yatak odama geçtim. Kıyafetlerimi özenle askılara adıp dolabıma yerleştirdim. Keyfim kaçmıştı. Ama buraları da öylece dağınık bırakamazdım.
Iki büyük valizimi iç içe koyup odanın köşesindeki büyük dolaba kaldırdım.
Diğer bakım makyaj vs eşyalarımı da yerleştirdikten sonra tüm işim bitmişti.
Üzerimi değiştirip kendimi yatağa attım. Yarın klinikte hastalara bakmaya başlayabilirdim bile. Biraz heyecanlıydım. Heyecanımı bastırmak için komodindeki ışığa uzanıp kapattım ve gözlerimi sıkıca yumdum.
Yarın güzel olacak....
Eveeett yeni bölüm geldi.Karakterlerimizin kişilerini az çok kafanızda kurabilmişsinizdir diye tahmin ediyorum.
Lütfen hikayemi çok sevin.
Oy vermeyi unutmayın😇😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Train Tracks To Serendipity [KTH]
Romance"Eliyle gözyaşlarımı sildi. -Pera biliyorum tam bir aptalım. Ama bundan sonra bana yalan söyleme. Açsan açım de, kızdıysan kızdım de, yanına gelmemi istiyorsan gel de. Sizi asla yalnız bırakmayacağım."