19.BÖLÜM

26 5 0
                                    

Taehyung

Şirkette gerçekten yoğun bir gündü. Dün gece de fazla uyuyamamıştım.
Pera da kliniğe kendim gideceğim deyince çok fazla zorlamak istemedim.
Dün geceki olaylardan dolayı biraz mesafeli durmak istediğini düşündüm.
Mesafeli durmak daha iyi olacak gibiydi. Pera'yı düşecekken son anda tutmuştum.
O an telaştan ya da koştuğumdan nefes nefese kalmıştım.
İtiraf etmeliyim ki çok güzeldi.
Onu odasına itip fazla bakmak istemedim.
Odama gidip kapıya yaslandım.
Kalbim hala hızlı atıyordu.

-Telâşlandığın için nefes nefese kaldın Taehyung kalbin o yüzden bu kadar hızlı atıyor. Diyerek yatağımın üzerindeki Laptobu alıp çalışma odama geçtim.
Bu olanlardan sonra çizgileri çizmeye karar verdim. Yani tabikide ona aşık olmazdım. Olmazdım yani.
Beraber olduğum diğer kadınlara çok yoğun hisler beslememiştim. Onların da bana karşı yoğun şeyler hissettiklerini sanmıyordum.
Pera'nın tek farkı bebeğimin annesi olacak olmasıydı. Ona gerçekten çok değer veriyorum. Bana yeni bir hayat veriyor gibi sanki.

Düşüncelerimden sıyrılıp elimdeki kalemime odaklandım. Üniversiteden beri çok çalışırdım ve sürekli parmaklarımın kenarları morarırdı. Şimdi de öyleydi.
Telefonumun çalmasıyla odağıma oraya çevirdim.
Ekranda Kang Mirae yazıyordu.
Elime alıp açtım.

-Taehyung-ah ne yapıyorsun? Rahatsız etmiyorum değil mi?
-Şirketteyim birazdan eve geçeceğim Mirae. Rahatsız etmiyorsun. Sen ne yapıyorsun?

-Bende az önce çıktım kreşten.
Şuan bir kafenin önündeyim. Biraz oturabiliriz diye düşündüm. Kafeyi hatırlayacaksın.

-Merak ettim şimdi. Hangi kafe?
-Konum atacağım.

-Tamam çıkıyorum.
Bugünki yapmam gerekenler zaten bitmişti. Şirketten çöktüm ve arabama atladım. Mirae'nin attığı konuma doğru sürdüm.
Konuma geldiğimde. Gördüğüm kitap kafeye biraz baktım. Uzun zaman olmuştu buraya gelmeyeli.
Arabadan indim ve kafenin kapısından içeriye girdim. Hiç göz gezdirmeden arka taraftaki kitaplıkların yanındaki masaya ilerledim.
Düşündüğüm gibi Mirae ordaydı.
-Seni bulmak çok kolay oldu.
-Bulacağını biliyordum zaten Taehyung.

Gülümseyerek karşısına geçip oturdum.
-Uzun zaman oldu değil mi?
-Evet uzun zaman oldu. Peki nereden aklıma geldi burası.

-Hmm kreşteki çocuğumun birini annesi almaya gelemedi. Acil bir işinden dolayı başkasını göndereceğini söyledi. Bende onu getirebileceğimi söyledim. Ve bu mahalledeymiş.

Mirae çok temiz kalpli bir kadındı.
-Çok iyi yapmışsın Mirae.
-Burası güzel anılarla dolu. Ve hala hiç değişmemiş olması çok güzel.
Başımla onayladım.
Bu kitap kafe Üniversitede Mirae'den hoşlandığım zamanda onun sürekli ders çalışmaya geldiği kafeydi. Onu ders çalışırken izlemek için bende buraya gelip ders çalışırdım.
Yani ders çalışmayı o zamanlar sevmeye başlamıştım. Belkide Mirae olmasaydı şuan olduğum durumda olamazdım.

Kahve siparişlerimiz gelmişti. Elime kahvemi alacakken Mirae elimi tuttu.
-Taehyung yine mi çok çalışıyorsun?
Parmağın mosmor olmuş.
Elimi yavaşça çektim ve enseme götürdüm.

-Ahh evet şirkette işler biraz yoğun. Daha fazla çalışmam gerek.

-Zaten çok çalışıyorsun.
-Mirae ben baba oluyorum.
Biraz şaşırmış ve yüzü düşmüştü. Ama gülümsemeye devam etti.
Ona Pera'dan bahsettim.
Üzülmüş olmalıydı. Ne de olsa hoşlandığım kişinin bir bebeği olacaktı.
Ama yinede ona söylemem gerekiyordu. Ondan hala hoşlanıyordum ama eskiden olduğu gibi aşk değildi. Bir arkadaş olarak seviyordum onu.
-Taehyung umarım Pera ile güzel bir bebeğiniz olur. Adına çok sevindim. Sonunda sana istediğini verebilecek birini buldun.

Konuyu dağıtıp başka şeylerden konuştuk. O kadar derin bir sohbete girmişiz ki saatin farkına varamamıştım.
-Saat geç oldu Taehyung kalksak iyi olacak.
Onu onayladım ve hesabı isteyip kalktık. Mirae ile tekrar buluşacağımıza dair sözleştik ve arabama geçtim. Eve geldiğimde salonun ışıkları kapalıydı ama mutfaktan ışık geliyordu.
Pera bu saatte mutfakta ne yapıyordu ki? Ağır adımlarla mutfağa ilerledim.
Yemek masasında yemekler ve servis tabakları vardı. Ve kolunu uzatmış uyuyan Pera.
Endişelendim ve yanına gittim.
Ayak seslerimden uyandı. Ve beni görünce sevindi.
-Taehyung geldin mi? Sana birşeyler hazırlamıştım yemek yemedin değil mi?
Saat 00.00 dı. Pera telefonunun güç tuşuna basarak açtı.
-Saat çok geç olmuş. Şirkette işin mi uzadı? Ahh bilseydim..

-Pera ben arkadaşlarımla dışarıya çıktım. Ve yemek de yedim.
-Ahh öyle mi?
-Sen beni beklemedin değil mi? Birşeyler yemişsindir.
-Evet evet yedim ben beklemedim.
-Emin misin? Yalan söylemiyorsun değil mi?
-Taehyung ben hamile bir kadınım. Aç kalamam tabikide yemek yedim.
Ama şuan çok uykum var. Buraları toplarsın değil mi?

Dedi ve mutfaktan çıktı.
Geç geldiğim için kızmış olmalıydı. Ama yemek yediğini söylediğinde en azından rahatlamıştım. Yemekler gerçekten güzel görünüyordu.
Yapmamasını söylediğim halde benim için yemek yapmıştı.
Keşke eve gelseydim. Neden böyle hissettiğimi bilmiyordum ama çok pişman olmuştum.

Masayı toparlayıp yatak odamın kapısına geldim.
Karşı odaya baktım. Pera uyumuş muydu acaba?
...

Pera
03.17
Karnımın gurultusundan uyandım.
Yemek yedim diye yalan söylemiş ve hemen yatmıştım. Ama çok acıkmıştım işte.
Dayanamayıp yataktan çıkıp küçük adımlarla merdivenleri indim ve mutfağa geçtim.
Telefonumun ışığını açtım ve hazır noodle'ın olduğu çekmeceyi açtım. Kettle'a su koydum ve kaynamasını bekledim. Işığı açmak istemiyordum. Taehyung'un girmesini de istemiyordum. Su kaynayınca makarnamı hazırlayıp yanıma bir bardak su koydum.
Işık çatalımı makarnama daldırdım ve ağzıma alacakken ağzım yandı.
-Çok sıcak.
Gerçekten aç ve üzgün hissediyordum.
Tüm gece boyunca Taehyung'u beklemiştim.
Gözlerim dolmaya başladı.
-En azından haber verseydi. Ne kadar merak ettim haberin var mı? Yok tabi.
Bebeğim baban tam bir aptal.
Evde hamile bir kadının olduğunu bilmiyor mu?
O kadar hazırlık yapmıştım. Bide yemek yedin mi diye soruyor. Aptal seni bekledim.
Ağlamalarım küçük küçük hıçkırıklara dönüyordu. Ağlamak istemiyordum ama gözyaşlarım ve hormonlarım bana yardımcı olmuyordu.
-Bende onun çok çalıştığını düşünüp yemek hazırlıyorum.
Ama onun arkadaşlarıyla yiyesi tutmuş. Haber bile vermemiş.
Tam bir aptal
-Haklısın öyle.
-Haklıyım tabi. Ben başına birşey mi geldi acaba diye düşünmekten deli olmuştum.
Bebeğimle beni bırakır diye çok korktum. Ya ona birşey olsaydı.
Ne yapardık o zaman.
-Sizi asla bırakmam
-Bırakmaz değil mi?
Ağlamalarım iyice şiddetlenmişti. Bir yandan ağzıma makarnadan alıp ağlamaya devam ediyordum. Elimden çatalı bırakıp başımı ellerimin arasına aldım. Ağlarken ağzımdaki makarnayı yemeye çalışıyordum.

Bir anda etrafıma sarılan kollarla irkildim ve başımı kaldırdım.
Taehyung tam yanımda bana sarılıyordu.
Kendi kendime konuştuğumu zannediyormuşum ama Taehyung'muş. Ağlamaktan yorulmuştum.
Geri çekildi ve önümde diz çöktü.
Eliyle gözyaşlarımı sildi ve
-Pera biliyorum tam bir aptalım.
Ama bundan sonra bana yalan söyleme. Açsan açım de. Kızdıysan kızdım de. Yanına gelmemi istersen gel de.
Sizi asla yalnız bırakmayacağım.

Sakinleştiğimi hissediyordum.
Taehyung kalktı ve ışığı açtı.
Buzdolabından çıkardığı yemekleri mikrodalgaya koyup ısıttı.
Masaya iki servis tabağı koydu ve yemekleri getirdi.

-O makarnayla doyamazsın. Hadi beraber yiyelim.
Hala burun çekiyordum. Ve önümdeki yemeğe baktım.
Tekrar Taehyung'a baktığımda kaşığını yemeğe daldırdı ve bana uzattı.
Saşkınlıkla ona bakmaya devam ettim.
-Aaa bak uçak geliyooorr.
-Taehyung saçmalama kendim yiyebilirim.
Ağladığım için sesim kısık çıkıyordu.
-Hayır küçük hanım ben yedireceğim.
Am....

Ağzımı açmamla kaşığı ağzıma soktu.
Halim komik görünüyor olmalıydı ki gülüyordu. Daha önce bu kadar içten güldüğünü görmemiştim.
Dayanamadım ve bende gülmeye başladım.

Yeni bölüm de geldi.
Bugün benim doğum günümmm millettt🎉🎊🤗

Yorumlanızı ve oylarınızı bekliyorum.

Train Tracks To Serendipity [KTH]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin