20.BÖLÜM

28 4 1
                                    

Taehyung

Saate baktığımda öğlen olmuştu bile.
Hemen ceketimi alıp şirketten çıktım.
Pera'yı öğle yemeğine çıkaracaktım.
Dünü telafi etmek istiyordum.
Heyecanla kliniğe gittim. Arabamı park ettikten sonra kliniğin kapısına ilerledim. İlk kez Pera'nın odasına girecektim. Odayı buldum ve tıklayıp içeriye girdim.
-Sürpriz yapayım ded...

Bana bakan iki yüzle duraksadım. Pera ve Seyeon denen adam duruyordu.
-Ahh Taehyung geleceğini söylemedin.
Yanıma geldi ve yanağıma bir öpücük bıraktı.
Şaşkınlıktan donakalmıştım. Pera beni mi öpmüştü.
-Ahh sevgilin bu adam mı?
-Hıhı evet. Yemeğe mi çıksak.
Şaşkınlığım daha da artıyordu.
Peraya baktım ve gözleriyle işaret etti.
Tam anlamasam da ona uydum.

Beraber bir restoranta oturduk. Seyeon da bizimleydi.
Sürekli bana bakıyordu.
-Pera'ya iyi bakıyorsun değil mi? Sonuçta o hamile ve evli bile değilmişsiniz.
-Tabikide iyi bakıyorum. Sormana gerek yok bu bizimle ilgili.

-Taehyung Seyeon kötü birşey demiyor sakin ol.
-Gayet sakinim sevgilim merak etme.
Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi ve yemeğine geri döndü.
-Ahh boğazım kurudu.
Pera'nın sessizce söylenmesiyle ayağa kalktım ve portakal suyu istedim.
Bardağı onun önüne bıraktım.

-Taehyung Pera Şeftalili meyve suyu sever.
O an ne diyeceğimi bilemedim. Bu herif çok gevşek ve rahat konuşuyordu.
-Hayır hayır portakal suyunu da seviyorum. Hatta daha çok seviyorum.
Pera beni kurtarmıştı ama yinede çok bozulmuştum.
O neyi sevdiğini biliyordu ama ben bilmiyordum. Pera benim çocuğumu taşıyordu ama ben onun sevdiği meyve suyunu bile bilmiyordum.
-Aa öyle mi? Üniversitedeyken sana sürekli şeftalili meyve suyu alırdım. Hatta benimkini de içerdin. Demek artık portakal seviyorsun.
Elimi yumruk yapıp sıktım. Neden yaptığımı bilmiyordum ama rahatsız hissediyordum. Bu Seyeon'dan hiç hoşlanmamıştım.
-Ahh evet artık portakal seviyorum. Taehyung bana her akşam portakal sıkıyor.
Bana baktı ve gülümseyerek konuştu.
Yüzüne bakmak beni rahatlatıyordu.
Yemekten sonra restoranttan çıkıp hastaneye geri döndük.
Aslında şuan eve gidip laptobumdan son verileri girmem gerekiyordu ama bekleyebilirdi.
Eve gitmeyi istemiyordum.
Mesai başlamak üzereydi. Perayla beraber odasına girdik.
-Ohh ucuz atlattım. Üzgünüm Taehyung şaşırmış olmalısın. Ama Seyeon'a değer veriyorum. O benim arkadaşım. Bizim bu halimizi anlamayacaktır. Rol yapmana sebep olduğum için üzgünüm.

-Onun seni arkadaş olarak gördüğünü zannetmiyorum. Diye fısıldadım.

-Efendim??
-Aah önemli değil sen de benim için rol yapmıştın. Sorun değil.
Geçip kenardaki koltuğa oturdum.

-Ne yapıyorsun? Burda kalmayı düşünmüyorsun herhalde. Seyeon dan pek hoşlanmadın sanırım. Ama yinede kalamazsın.

-Nee? Saçmalama birsürü işim var neden burada kalacakmışım ki?
Biraz dinlenmek için oturmuştum şimdi gidiyorum.
Ayağa kalktım ve kendimi dışarıya attım.
Aslında kalmayı düşünüyordum. Ama neyi neden yaptığım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
Tek elimle saçlarımı karıştırdım ve klinikten çıktım.

Eve gittim ve üzerimdeki ceketi hızlıca çıkardım. Mutfağa geçip bir bardağa su doldurup başıma diktim. Bardağı sertçe masaya koydum.
Neden sinirli hissediyordum ki?
Kendi kendime söylenirken masanın köşesindeki akvaryumu farkettim. Seyeon balığı yüzeyde duruyordu.
Hemen akvaryuma ilerledim.

-Hey Seyeon sana ne oldu? Bakıyorum da fazla dayanamadın.
Gülerek ordan uzaklaşacağım sırada aklıma birşey dank etti.
-Ya Pera Seyeon'dan hoşlanmadığım için balık Seyeon'u öldürdüğümü düşünürse?
Aiişhhh hayır hayır olamaz. Ne yapsam ki? Şimdi onu öyle görünce çok üzülür. Sonuç olarak şu dönemde çok hassas.

Train Tracks To Serendipity [KTH]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin