)54(

548 55 15
                                    

"Yekta, kalk önce üzerini değiştir. Hadi canım benim." Onun saçlarının üzerini öptükten sonra ondan bir hareket bekledim fakat o gözlerini bile açmadı. Yekta ve ben eve geldikten sonra Yekta hemen kendini yatağın üzerine bırakıp, yüzüstü yattıktan sonra bir daha hiç kalkmadı ve bu kısa süre içinde uykuya dalmıştı.

Çantasını yere atıp, üzerini değiştirmeden direkt olarak yatağa geçiyorsa oldukça yorgun demek ki.

"Yekta," Diye seslendim ve omzunu dürttüm. "Hımm?" Dedi kısık bir sesle.

İçimi çektim. "Üstünü değiş ve öyle yat diyorum." Sonunda gözlerini açtı ve içine derin bir nefes çektikten sonra gözlerini bana çevirdi. Ben, ona gözlerimle üzerinde ki kıyafetleri işaret ederken, o da hızlı bir hareketle yatakta ki pozisyonunu değiştirip otururken tişörtünü hızlıca üzerinden çıkardı.

İdil sakın manzaraya kapılma kızım.

Boğazımı temizleyip bakışlarımı kaçırırken, onun -yorgun haliyle bile- benimle eğlendiğini görebiliyorum. Onu ilk defa böyle görmüyorum ama her seferinde aynı tepki oluşuyor içimde. Tekrar boğazımı temizledim.

"Çıkardım işte güzelim." Konuşmasından bile güldüğünü anlayabiliyorum.

"Ama böyle de olmaz ki!" Diye çıkıştım birden ve o an gözüm vücudunun güzelliğine kaydı. Beni kollarının arasına çektikten sonra yanağımı öptü. Sesimi biraz kıstım. "Niye bir anda çıkartıyorsun ki?" Homurdanmama karşı güldü. Gülüşü çok güzel.

Onun konuşmasından önce tekrar ben konuştum. "Reklamlarda ki adamlar gibi... Tövbe tövbe."

Kaşlarını çatarak bana baktı. "O adamlara baktığını söyleme bana. Nasıl bir reklammış o?" Birazcık kıskançlık seziyorum.

"Yekta, onlar da bir an da çıkardıkları için gözüm çarpıyor, yalan yok. Ama şey, kimse senin kadar müthiş görünmedi gözüme." Yanaklarım kızarsa da yine de sonda ki itirafımdan vazgeçmedim. Dudakları yine kıvrıldı ve, "Öyle mi?" Diye sorduktan sonra yüzüme birkaç öpücük bıraktı.

Yanaklarım kızarık şekildeydi ve ben onları saklama gereği duymadım. Çünkü Yekta yanaklarımın bu halini de seviyor. Başparmağı yanağımda yerini alırken kıvrılan dudaklarıyla konuştu. "Yanaklarının bu haline bayılıyorum."

Gözlerimi kapatıp açtım sadece ve bir süre bu anda takılı kaldık. Onunla olmak hayalin ötesinde, çok güzeldi. Bir süre sonra bir şey hatırlamış gibi kaşları hafiften çatıldı ve bunu benimle paylaşmak için konuşmaya başladı. "Sana söylemem gereken bir şey var."

Önceden kolay kolay bir şey paylaşmıyordu benimle ama şimdi ne olduysa zamanla bana anlatması kısmına geçiş yapabilmiştik. Kaşlarım merakla çatıldı ve dudaklarımı araladım. "Dinliyorum." Dedim kısık ve ciddiyetle.

Beni bekletmeyerek konuşmaya başladı. "İkinci ailemle sahip olduğum ve değer verdiğim bir halam var. Bana tıpkı abime yaptığı gibi büyük bir sevgi besliyordu ve ben uzun zamandır onunla görüşmedim. Benimle görüşmek istediğini ve bunu iletmesi için abime söylemiş. Abim de beni geçenlerde aradı, hep birlikte onu ziyaret etmenin ve seni onunla tanıştırmanın iyi olacağını söyledi. Bunu yapmalıymışız. Ben kesin bir cevap vermedim. Çünkü senin kararın da önemli. Sana uygunsa gidelim mi?"

Vücuduma ufaktan bir heyecan hissi yayıldı. Onun hakkında yeni şeyler öğrenmek, ailesinden insanlarla tanışmak bende hep bu duyguyu ortaya çıkaracak galiba. Üstelik benim isteyip istemediğimi, bir şeyleri yaparken bana uygunluğunu sorması kendime ve ona daha da değer vermemi sağlıyor. O, benim her şeyim.

Terk Edilenler Durağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin