"Begüm, bir şeyde karar ver artık." Bir elinde askısında duran turuncu renkli elbise diğer elinde de sadece yakasında hafif işlemesi olan aynı model mavi elbise vardı ve bunları üzerine tutup, dudaklarını bükerek kafasını eğiyor üzerinde nasıl durduğuna bakıyordu.
"Yaa seçemiyorum işte İdil! Sen söyle, hangisi?" Diye sordu ve göz kırptı. Ufak detaylar haricinde rengi farklı modeli aynı olan elbisede gidip o ufak detaylara takılıyordu Begüm.
"Hangi rengi daha çok seviyorsan onu al bence." Düşünüyormuş gibi mırıltılar çıkardıktan sonra on beş dakikadır baktığı elbiselerin ikisini de yerine geri koydu. Anlamazca ona bakarken omuz silkti. "İkisi de sevdiğim renk değildi."
Sinirle gülümsedim. Eğer ben bu haldeysem kim bilir az ilerimizde pufların üzerinde oturan Yekta ve Uraz nasıl bir haldeydiler?
"İdiiil!" Dedi ve bu sefer eline aldığı gömleğe büyüttüğü gözlerle baktı. "Uzun zamandır bu gömlekten istiyordum." Bunu bakışlarından da fark etmiştim zaten canım.
Yüzümde yorgunluğumu belli eden silik bir gülümseme oluştu. "Al da gidelim o zaman."
Ben bu cümleyi kurar kurmaz eline alırken kullandığı nazikliğin üçte birini bile kullanmadan geri yerine koydu, ay pardon fırlattı! "Yok almam ben bunu! Elif'de vardı bundan. Zaten bende onun üzerinde görmüştüm. Hiç de yakışmamıştı haspama." Saçlarını savurdu ve kollarını göğsünde bağladı.
Elif deyince zaten yorgunluğu zor taşıyan bedenimin üzerine bir ağırlık daha çöktü. Geçmiş karşıma, Yekta ile olan ilişkimi sorguluyordu. Gerçi aramızda onun söylediği bir ilişki söz konusu değildi. O kimdi, daha önce hangi konuma sahipti bilmiyorum fakat bana karşı öyle çıkışınca onu sevmedim.
Çok kısa sürede tanışmıştık, ki sadece adlarımızı söyleyip geçmiştik, fakat ben bir kere sevmeyince de bir daha sevemiyordum.
"Madem durum öyleydi, niye daha fazla bekliyoruz ki burada değil mi?" Ne kadar yorulsamda ona karşı ılımlı davranıyordum. Çünkü benim en iyi arkadaşım olmuştu. İçim ister istemez ona karşı yumuşuyordu. Bir insanla dost olabilmen için yıllarca vakit geçirmene hiç gerek yoktu. Begüm benim için bir dosttu.
"Kızım onlar beklemeye alışıklar." Elini hava da boşver anlamında sallayınca bileğini yakaladığım gibi Yekta ve Uraz'ın bulunduğu yere yürümeye başladım. Begüm'de bileğini kaptırdığı için peşimden geliyordu. "İdil ya dursana, şu elbisenin kumaşına bakalım. Sana da çok yakışır ha! Resmen kıyafetlerle aşk yaşıyorum. Ne güzel ciciler bunlar!"
Sözlerine aldırış etmeden sağ salim ikimizi de erkeklerin yanına getirdim. İkisi de susmuş, etraflarını izliyordu ve sağ tarafta da iki tane kız pufun başında gülerek konuşuyorlardı. Begüm'de sonunda elbiselerden bakışlarını çektikten sonra ciddileşti ve Uraz'a kaş göz yaparak başlarında dikilmiş olan kızları işaret etmeye başladı.
O an Yekta ve ben de sessizdim.
Begüm ve Uraz mimikleriyle konuşunca ben de bir sağa bir sola bakarak onların yüzlerine odaklıyordum bakışlarımı. Begüm tekrar kızları işaret edince, "Vallaha bilmiyorum." Dedi Uraz. Bunun üzerine Yekta'nın etrafta dolaşan ilgisiz bakışları bize doğru döndü.
Ne oluyor dercesine göz kırpınca içimde ki minik hareketlilikle kaşlarımı çattım ve bakışlarımı etrafımda gezdirmeye başladım. Bir anda ne olmuştu öyle?
"Hii, Uraz koş koş! İdil yoruldu, sen dinlendin nasıl olsa gel de birlikte bakalım şu cicilere." Diyerek heyecanlı heyecanlı konuşan Begüm'e karşı Uraz kafasını olumsuzca sağa sola salladıktan sonra kaşlarını da iki kez havaya kaldırıp indirdi. Bu hareketine gülmeden geçemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Edilenler Durağı
Fiksi RemajaKaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan bir adamla bu Dünya'da yalnız kalmıştım. O günü hatırlıyorum da, üzeriyle yarışacak derecede dağılm...