Keyifli Okumalar⚘⚘Karanlığa alışması için gözlerimi birkaç defa kırptım ve boğazımın rahatlaması için yutkunduktan sonra uyanık bir şekilde, Yekta'nın güçlü kolları arasında durdum birkaç saniye. Gece içmemiz için yanımıza su almayı unutmuşuz ve şuan su içmek için acilen mutfağa gitmem gerek.
Kararsızlıkla bir kapı tarafina, bir de Yekta'ya baktım. Dayanamayınca omzundan hafifçe dürttüm onu. "Yekta," Diyerek ondan bir hareket bekledim fakat ilk seferinde başarısız oldum. İkinci seferde hafif bir mırıltı çıktı dudaklarından ve gözlerini açtı. "Efendim güzelim?" Daha sonrasında uykusundan tamamen arınmış bir şekildeydi. "Bir şey mi oldu, bir yerin mi ağrıyor?"
Kafamı iki yana doğru salladım. "Hayır."
Bana bakmaya devam etti. "Kötü bir rüya mı gördün?"
"Hayır, öyle bir şey değil... Ben çok susadım. Birlikte mutfağa gidelim mi?" Normalde olsa -yani evimizde- onu hiçbir şekilde rahatsız etmezdim ve kendim giderdim. Ama burada tek başıma mutfağa gitmek düşüncesi biraz tuhafıma gitti. Kendimi yabancı hissediyorum burada ve bence Gül Hanım'a göre kesinlikle bir yabancıyım.
Elini saçlarının arasına daldırdı ve onları geriye yatırdıktan sonra ayağa kalktı. "Gidelim, hadi gel." Bana elini uzattığında dudaklarım kıvrıldı ve onu bekletmeyerek elimi avucunun arasına bıraktıktan sonra yataktan ayrıldım.
Onu uyandırdığım için açıklama yapma gereği duydum. "Yekta, normalde seni uyandırıp rahatsız etmezdim ama burada tek başıma gidemem." Şahsen onun yerinde ben olsam, gecenin bu saatinde biraz zor kalkardım.
"Sorun değil, iyi oldu uyandırdığın." Dedi ve kapıyı açıp benim geçmemi sağladı ve ikimizde koridordayken bana doğru iyice yaklaşıp hızlı bir şekilde beni kucağına aldı. Şaşkınlıktan hafifçe kaşlarımı çattım. "Bu ne içindi?" Diye sordum onun yüzünü incelerken. Baktıkça kapılıyorum, öyle bir yüz.
"Karanlıkta yürümeyi sevmiyorsun ve şuan uykulusun, sağa sola çarpıp da kendine zarar verme diye." Mutfağa yaklaştığımızda yanağına bir öpücük kondurdum. Onun da uykusu var ama öncelik olarak hep bana yer veriyor.
Onun doldurup elime verdiği suyu içerken gözlerim onun üzerindeydi, onunkilerde benim. Suyumu bitirip bardağı tezgâha koyduktan sonra, "Sen içmiyor musun?" Diye sordum ona. Dilini damağına vurup onaylamadığını belirten bir ses çıkardığında başımı salladım.
Dudaklarında bir tebessüm oluştu. "Çok güzelsin." Söylediği cümle karşısında kalbim normal hızını biraz arttırdı ve dudaklarımda bir gülümseme daha oluştu. Onu o kadar çok seviyorum ki, bunu tarif etmek bile bana zor geliyor.
"Gece gece bir anda şöyle güzel şeyler söyleyip de kalbimin hızını arttırmaz mısın lütfen?" Diyerek ona takıldım biraz. Tek kaşını kaldırdı ve dudaklarında ki kıvrımlar ile konuştu."Minik kalbinin hızı arttı demek?"
"Konu sen olunca hızı hep artıyor ki." Cevabım onu mutlu etmiş olmalı ki, dudaklarında daha büyük bir gülümseme oluştu. Onun mutlu olması benim mutlu olmamla eşdeğer. Onu öpmek için biraz daha yaklaştım bedenine. Dudaklarım tenine değeceği sırada mutfağa birisi girdi ve ben panik olarak başımı hızlıca onun boynuna gömdüm.
"K-kusura bakmayın." Gelen, Gül Hanım'ın yardımcısı ve burada kalan Ayşe'ydi. Neyse ki Gül Hanım değildi! Tek gözümle onu görmek için hafifçe başımı yana doğru eğdim. Onun da benim gibi yanakları kızarmıştı ve bakışlarını yerden kaldırmayarak hızlıca mutfağı terk etti.
Sadece Yekta'nın duyabileceği şekilde konuştum. "Çok utanç verici bir an." Ve başımı Yekta'nın omzuna vurdum, bu hareketim onu yerinden bile kıpırdatmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Edilenler Durağı
Teen FictionKaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan bir adamla bu Dünya'da yalnız kalmıştım. O günü hatırlıyorum da, üzeriyle yarışacak derecede dağılm...