Bölüm atmak aklımdan çıktığı için bölüm geç geldi kusuruma bakmayın⚘⚘⚘
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar❤
Spor salonunun çıkışında Yekta'yı beklerken ayağımla yerde ritim de tutuyorum. Onunla birlikte çocukları görmeye gidecektik ve ben oldukça sabırsızım çünkü onları çok özledim. Burada çalışan Aras diye bir genç adam, Yekta'yı çağırmıştı ve Yekta hala daha gelmedi. Tam onların yanına gideceğim sırada arkamdan birinin bana seslenmesiyle kaşlarımı çatarak hızla ona döndüm.
Mert, tam karşımdaydı.
"Senin ne işin var burada?" Diye sordum kızgın bir şekilde. Ellerini cebine yerleştirdi ve bana bakmaya devam etti. Yekta'nın onun yüzünde açtığı yaraların bazıları hala daha iyileşmemiş.
"Konuşmalıyız, sen ve ben." Dedi. Bunun gereksiz olduğunu bir tek ben mi düşünüyorum?
"Aptal, hangi yüzünle karşıma çıkıyorsun?" Diye bağırdım kendimi tutamayarak. Aslında ona teşekkür etmeliyim, beni buraya getirerek yeni bir hayat kurmamda az da olsa bana yardım ettiği için. O beni buraya getirmeseydi ve burada terk etmeseydi ben Yekta'yı nerede ve ne zaman tanıyacaktım?
"İdil, o günden sonra seni aradım. Seni durağa bıraktığımdan beri seni aradım. Lütfen konuşalım." Dedi ve yüzüne de cümlelerine ek bir yüz ifadesi ekledi.
"Kimi kandırıyorsun?" Dedim nefretle ve devam ettim. "Seni o durakta altı saat bekledim! Gelmedin Mert! İsteseydin o gün oraya gelirdin. Sen beni yalanlarınla buraya getirdin ve aylar geçmiş karşıma geçip bana diyorsun ki; seni aradım!"
"Bak kafam çok karışıktı. Seni buraya getirirken ikimiz için çok iyi planlarım vardı fakat sonra aramızda ki ilişkiyi sorgulamaya başladım. Ben her anında yanında olmaya çalıştım, seni sevmiştim ama sen... sen beni bir kere bile sevmedin İdil. Aklın meşgul olsun diye benimle takıldın ama beni sevmedin, önemsemedin, yaklaşmadın." Diyerek açıklamasını yaptı.
Bu muydu yani?
"Mert, kes artık." Dedim dişlerimin arasından. Kendimi tutamayarak tekrar bağırmaya başladım. "Ben sana her zaman diyordum bunu. Benim o an yaşadığım acıdan yaptığım şeyler normal değildi. Normal olsaydı o anki aklımla buraya gelmezdim ama iyiki gelmişim. Üstelik ben sana sürekli ama sürekli arkadaş olduğumuzu söylüyordum! Sana karşı bir sevgi beslemiyordum, evet! Bunu o zaman da biliyordun, şimdi de biliyorsun. Bunu arkasına sığınma. Getirdin beni buraya ve terk ettin, bu kadar basit."
Bu kadar rahat konuşuyor olmam, etrafta o ve benden başka birinin olmamasıydı.
Ayrıca o yaptığı şeyin arkasında durmalı.
"İdil, çok pişmanım." Dedi ve umutla bana baktı. Boğazımı temizledim ve tane tane konuştum. "Mert git buradan. Ben burada mutluyum. Seninle mutlu olamam, seni sevmedim. Sen hep bir arkadaştın benim için. Zor günlerimde yanımda oldun ve bunun için teşekkür ederim sana ama daha fazlası olmaz. Terk eden taraf sendin ve o gün bittin benim için. Artık seni arkadaş olarak bile görmüyorum."
Yekta gelmeden gitmeli çünkü yeni bir kavga olmasını istemiyorum.
"Beni değil, o adamı seviyorsun ama!" Diye bir anda. Yekta'dan böyle bahsetmesine izin veremem. "Evet çünkü sen onun yanından bile geçmezsin!" Diye bağırdım bende. İçime derin bir nefes aldım. "Onu çok seviyorum! Yekta benim her şeyim. Git buradan, istemiyorum seninle görüşmeyi." Diyerek ekledim.
Kendisi hayatımda önemli bir yere sahipmiş gibi davranıyor.
Tam o benim kolumdan tutacağı esnada ben onu hızlıca geriye ittim. "Dokunamazsın sen bana! Derhal git!" Çıkış kapısını gösterdim. Birkaç saniye bana baktıktan sonra nihayet buradan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Edilenler Durağı
Teen FictionKaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan bir adamla bu Dünya'da yalnız kalmıştım. O günü hatırlıyorum da, üzeriyle yarışacak derecede dağılm...