Mutfakta kahvaltı hazırlarken arkamdan belime sarılan kollar ile dudaklarım kıvrıldı ve başımı Yekta'nın omzuna yasladım. "Günaydın." Diyerek yanağıma bir buse kondurdu. Ben de ona aynı şekilde cevap verdim ve tekrar konuştum. "Çocuklar uyanmadı mı?"
"Uyanmadılar daha." Diye mırıldanarak saçlarımın üzerini öptü. Omuzlarımı düşürerek ona doğru döndüm ve içime derin bir nefes çektikten sonra konuşmaya başladım. "Onlara alıştım. Gittikleri zaman evde bir sessizlik olacak."
Begüm olsa der ki; o zaman kendi çocuğunuzu yapın ve ben en kısa zamanda yeğen istiyorum!
"Ben burada olacağım hala, evimizde." Diyerek tek kaşını kaldırdı. Dudaklarım kıvrılırken sağ elimi yanağına yerleştirdim. "Öyle değil, evet sen hep varsın ve iyiki varsın ama bizden başka iki minikle paylaştık evimizi. Onları sevdiğimi biliyorsun."
Bugün onlarla üçüncü ve son günümüzdü.
Bana cevap verdi. "İstediğin her an, özlediğimiz her an onlarla tekrar birlikte olabiliriz. Bunu dert etmene gerek yok, sıkma canını. Eğer bu ev sessizken duramıyorsan kızları çağırırsın."
Ait olduğum yerde, onunla ve her koşulda durabilirim.
"Peki, öyle olsun bakalım." Diye mırıldanınca odadan gelen seslerle tekrar gülümsedim. "Sanırım uyandılar." Dedim ve elini tutarak birlikte onların yanına geçmemizi sağladım.
Uyanmış olamalarına rağmen iki kardeş birbirlerine sarılmış bir şekilde duruyorlardı. "Günaydın!" Diye seslendim onlara kocaman bir gülümseme eşliğinde.
Arkamdaki Yekta beni dürttü ve kulağıma doğru eğilerek konuştu. "Bana niye bu kadar enerjik bir şekilde söylemedin o kelimeyi?"
"Niye böyle yapıyorsun ki bebeğim?" Diye mırıldandım ve ona döndüm. İşte böyle olur olmadık şeylerde huysuzluk yapabiliyor. "Onlarla uğraş sen." Dedi ve kaşlarıyla yeğenlerini gösterdi.
Gülmeme engel olamadım ve ona cevap verdim. "Onlar senin yeğenlerin. Üstelik senin olan her şeyi sevdiğimi de biliyorsun." Sonra da birkaç adımda Emir ve Hayat'ın yanına gittim.
Hayat bana yandan yandan -oldukça sevimli oluyor bunu yapınca- bakıp gülümsedi ve, "Lili!" Diyerek konuştu. "Bebeğim." Diye mırıldandım ve üzerine eğilerek yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Uyandığı haliyle bir başka oluyor.
Sol elimi Emir'in saçlarının üzerinde gezdirdim ve, "İyi uyuyabildin mi canım benim?" Diye sordum. Bana gülümseyip başını sallarken Emir'in tarafına da Yekta oturmuştu ve hemen yatağın üzerinde boğuşmaya başladılar. Böyleler işte.
Hayat'ın, onların arasında ezilmesini istemediğim için onu hemen kucağıma aldım. Amcası ve abisinin bu hallerine oldukça çok heyecanlanıyor ve bazen aralarına katılıyor. Mesela Emir yenik düştüğünde ona, Yekta bilerek Emir'e yenildiği zaman da amcasına yardım ediyor.
Yekta sırt üstü kendini yatağa attığında, Hayat kucağımdan ayrılarak hemen abisine karşı amcasını savunmaya geçti ve ben olanları mutlulukla izlerken Yekta beni kolumdan tuttuğu gibi kendine doğru çekti. "Çok güzelsin." Diyerek bir anda yanağımı öptüğünde mutlulukla içimi çektim.
"İyiki varsın." Diye mırıldandım gözlerinin içine bakarak. "Lili!" Hayat'ın kızgın sesini duyunca doğrularak ona baktım. Yatağın üzerinde ilerleyerek geldi ve uzanan Yekta'nın göğsünün üzerine yatarak, "Amcam!" Dedi ve Yekta'yı gösterdiği elini kendi göğsüne bastırdı. Amcasının onun olduğunu söylüyor, yine.
"Bu sefer beni çeken amcandı hayatım." Dedim ve güldüm. Çattığı kaşlarıyla amcasına baktı ve işaret parmağıyla beni göstererek kızgın ve soru şeklinde benim adımı söyledi. "Lili?" Yani benim söylediğimin doğruluğunu sorguluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Edilenler Durağı
Teen FictionKaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan bir adamla bu Dünya'da yalnız kalmıştım. O günü hatırlıyorum da, üzeriyle yarışacak derecede dağılm...